Koalisyonu oluşturan aşırı sağ ve sağ partili bakanların kabine toplantısında Müslüman göçmenler hakkında ırkçı yorumlarda bulunduğunu belirten Fas doğumlu Devlet Bakanı Nora Achabar istifa etti.
Koalisyonda kilit konumda olan merkez sağcı Yeni Sosyal Sözleşme Partisi’ne (NSC) mensup diğer bakanların da istifa yönünde görüş bildirilmesi, krizi derinleştirdi.
Hollanda polisi ve muhalefet partilerine göre, Amsterdam’a gelen 2 bin 600 kadar Maccabi Telaviv taraftarının, karşılaşma öncesi bazı binalardaki Filistin bayraklarını indirmesi ve Araplar aleyhine slogan atması kentteki gerilimin artmasına neden oldu.
Amsterdam polisi 10’u İsrailli, toplam 62 kişiyi gözaltına aldı. Video görüntülerinin incelenmesinin ardından 5 kişi daha hafta içinde gözaltına alındı.
Hükümetin büyük ortağı aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) ile Dilan Yeşilgöz liderliğindeki liberal sağ Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD), olaylardan Müslüman toplumunu sorumlu tutarak, sert açıklamalar yaptı.
PVV lideri Wilders ile VVD lideri Yeşilgöz, “antisemitizm suçu işleyen çifte pasaporta sahip kişilerin Hollanda vatandaşlığından atılmasını” istedi.
Hollanda’da artık çifte vatandaşlık artık mümkün değil. Bu haktan, ağırlıklı olarak daha önce yasal kazanım elde eden Türkiye ve Fas kökenli göçmenler yararlanıyor.
Başbakan Dick Schoof da, uyum krizine vurgu yaparak, “antisemitizm suçu” işleyen çift uyruklu kişilerin Hollanda vatandaşlığından atılması önerisine olumlu baktıklarını açıkladı.
Wilders ve Yeşilgöz, Amsterdam’da yaşanan olayların “uyum krizi” nedeniyle yaşandığını ve sorumluların “Yahudileri düşman olarak kabul eden Müslümanlar olduğunu” savunması, hem muhalefet partilerinde hem de 20 sandalye ile koalisyonu ayakta tutan hükümet ortağı NSC’de rahatsızlık yarattı.
Lahey’deki siyasi kaynaklara göre, Pazartesi günü Amsterdam’daki olayları görüşmek için olağanüstü toplanan bakanlar kurulunda da, Müslüman göçmenlere yönelik “ırkçı” suçlamalar üzerine, Fas kökenli NSC üyesi Sosyal Yardım ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Nora Achabar’ın tepkisine neden oldu.
Achabar, dört kuşaktır Hollanda’da yaşayan ve toplumun bir parçası olan insanların, “uyum krizi” söylemiyle ayrıştırıldığını söyledi.
Achabar, Hollanda’da yayımlanan Parool gazetesine yaptığı açıklamada, uyum krizi kavramının, “Müslümanları disipline etmek, aşağılamak, disipline etmek ve cezalandırmak için kullanıldığını” söyledi.
Fas doğumlu 42 yaşındaki kadın bakan, Cuma günü yapılan olağan bakanlar kurulu toplantısında, bazı meslektaşlarının “ırkçı açıklamaları” nedeniyle istifa ettiğini duyurdu.
Nora Achabar ile aynı partiye mensup diğer altı bakanının da istifa eğiliminde olması nedeniyle, bakanlar kuruluna ara verildi. Koalisyonu oluşturan dört partinin liderleri olağanüstü toplantı kararı alırken bakanların hükümet binasından ayrılmamaları istendi.
Koalisyon partilerinin liderleri, hükümetin geleceğini görüşmek amacıyla Türkiye saati ile 20:00’de bir araya geldi.
NSC’nin desteğini çekmesi halinde, aşırı sağcı PVV öncülüğündeki koalisyon hükümetinin ayakta kalma şansı bulunmuyor.
Ana muhalefetteki sosyal demokrat İşçi Partisi – Yeşil Sol Parti ittifakı başta olmak üzere, muhalefet partilerinin çoğunluğu, ırkçı açıklamaların yapıldığı bakanlar kurulu tutanaklarının kamuoyuna açıklanmasını istedi.
Irkçılığın Hollanda yasalarına göre suç olduğunu ve bakanlar kurulunda bu tür açıklamaların kabul edilemeyeceğini vurgulayan sol partiler, anayasanın, tutanakların açıklanmasına olanak tanıdığını belirtti.
Muhalefet partileri, bu konuda Başbakan Dick Schoof’tan açıklama isterken, meclisi de genel görüşmeye çağırdı.
Sol partiler, Bakan Achabar’ın istifasını olumlu bir adım olarak değerlendirerek, aşırı sağcı PVV öncülüğündeki hükümetin, tüm Hollanda’yı kucaklayamadığını savunuyor.
Muhalefete göre, özellikle Wilders ve Yeşilgöz’ün Müslümanları hedef alan açıklamaları, toplumda ayrımcılığı körüklüyor.
Hükümetteki görevinden istifa eden Nora Achabar, daha önce Lahey Savcısı olarak görev yapıyordu. Achabar, geçen yıl kurulan NSC’ye katılarak milletvekili seçilmişti.
NSC üyesi Vergilendirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Folkert Idsinga da, PVV lideri Wilders’in, ticari faaliyetlerine ilişkin kapsamlı bilgi vermediği yönünde eleştirilmesi üzerine, “dürüstlüğüne saldırı” gerekçesiyle önceki hafta istifa etmişti.
Bu arada İsrail Diaspora ve Antisemitizmle Mücadele Bakanlığı’nın, Amsterdam’daki Maccabi-Ajax maçında yaşanan olaylarla ilgili Hollanda parlamentosundaki tartışmalar öncesinde Hollandalı siyasetçilere “özel rapor” gönderdiği ortaya çıktı.
Hollanda’nın etkin gazetelerinden Volkskrant’a ulaşan 27 sayfalık raporda, Amsterdam’daki saldırıların arkasındaki Hollandalı örgütlerin Filistinli militan örgüt Hamas ile yakın bağları olduğunu gösterdiği iddia ediliyor.
Parlamentodaki tartışmalar sırasında muhalefet partisi lideri Caroline van der Plas, İsrail raporunu göstererek Başbakan Dick Schoof’a sorular sordu. “Bu ortalıkta dolaşıyor. Resmi mi?” diye sordu.
Bakan David van Weel (Adalet ve Güvenlik) daha sonra raporun varlığını doğruladı.
SGP milletvekili Chris Stoffer İsrail raporunu kullanarak İsrail tarafından Hamas yanlısı olarak tanımlanan Hollandalı kuruluşların yaptırım listesine alınması ve terörist olarak nitelendirilmesi için bir önerge sundu.
Volkskrant’a konuşan güvenlikle ilgili bakanlıklarda ve çevresinde bulunan çok sayıda kaynak, Hollanda siyasetinde istenmeyen bir İsrail müdahalesi olduğuna inanıyor.
İki kaynağa göre bu konudaki endişeler en üst düzey yetkililere kadar ulaşmış durumda.
Bir içişleri bakanlığı sözcüsü İsrail’in müdahalesiyle ilgili sorulara yanıt vermek istemedi. Ulusal Terörizm ve Güvenlik Koordinatörlüğü (NCTV) de bir sözcü aracılığıyla yaptığı açıklamada İsrail raporunu incelemeye devam ettiklerini söyledi. ‘İçerik açısından henüz bu konuda bir şey söyleyemeyiz.
Belge, düzenli olarak Filistin yanlısı gösteriler düzenleyen Hollanda Filistin Toplumu Vakfı (PGNL), Hamas ve Amsterdam’da Maccabi taraftarlarına yönelik şiddet olayları arasında bağlantılar kuruyor.
İsrail’in Hollanda Büyükelçisi Modi Ephraim, de Volkskrant’ın sorusu üzerine, İsrail’in bu raporla Hollanda’daki adalet soruşturmasına müdahale ettiğini düşünmediğini söyledi. ‘Bakanlığın görevi antisemitizmi tespit etmek ve bununla mücadele etmektir. Bu belge ile bunu yapıyorlar. Hollanda’daki soruşturmayla tam bir işbirliği içindeyiz’ dedi.