Meloni’nin Cumartesi akşamı İstanbul’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından basın toplantısı düzenlenmedi, iki taraftan da görüşmenin içeriğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
Ancak Meloni’yi Türkiye’de takip eden İtalyan gazetecilere başbakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre göç alanında işbirliğinin güçlendirilmesi de görüşüldü.
İtalya, Libya üzerinden gelen göçmenlerin durdurulması için Türkiye’nin desteğini istedi.
İtalya’nın sağ koalisyon hükümetine yakın Il Giornale gazetesinde bugün yayımlanan bir haberde göç konusundaki bu işbirliği anlaşmasına odaklanıldı.
Il Giornale bir istihbarat analisti ile hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberinde, ‘Libyalı kaçakçıların durdurulması için Türkiye ile anlaşma’ başlığını kullandı.
Gazete, “Başbakan’ın imzaladığı anlaşma, ‘Sultan’ Erdoğan’ın büyük nüfuz sahibi olduğu Libya’dan çıkışları durdurmayı amaçlıyor” diye yazdı.
Il Giornale başbakanlıktan bir kaynağın verdiği bilgiye dayanarak, İtalya’ya gelen göçmenlerin ağırlıkla Trablusgarp bölgesinden denize açıldığını, bu bölgede ‘Türklerle işbirliği içinde sahada etkili olunabileceğini’ belirtti.
Aynı kaynak, “Erdoğan, Libya ile üçlü bir anlaşmayı tamamlama arzusunu teyit etti” dedi.
Habere göre bu yönde bir anlaşma, Meloni ile Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında geçen Eylül’de New York’ta yaptığı görüşmede gündeme gelmişti.
Ardından İtalya ve Türkiye’nin Dışişleri Bakanları bir araya geldi ve Ekim ayında da İtalya Dışişleri Genel Sekreteri Riccardo Guariglia, içerik üzerinde çalışmak üzere Türkiye’ye gitti.
Guariglia’nın ziyareti sırasında Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Orta Doğu ve Afrika’da işbirliği imkanlarının ele alındığı” belirtilmişti.
Il Giornale’ye göre iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları halen yazılı anlaşma üzerinde çalışıyor.
Eski bakan: Hata olur
Öte yandan henüz detayları kamuoyuyla paylaşılmasa da anlaşmaya İtalya’da tepkiler de gelmeye başladı. Eski İtalya İçişleri Bakanı Marco Minniti, Libya’dan göçü durdurmak için Türkiye ile bir anlaşma yapılmasına karşı çıktı.
Minniti, 2016-2018 yılları arasında içişleri bakanı olarak görev yaparken Libya’dan göçü durdurmak amacıyla bu ülke ile tartışmalı bir anlaşma yapmıştı.
La Stampa gazetesi, eski bakan ile yaptığı söyleşiyi bugün “Marco Minniti: Göçmenler konusunda Erdoğan’ın yardımı İtalya ve Libya açısından bir hata” başlığıyla yayımladı.
Gazetenin “Meloni’nin Libya’daki sorunların çözümü için yardım istemek amacıyla Cumartesi günü Erdoğan’la buluşması yanlış mıydı?” sorusuna Minniti, “Meloni’nin Erdoğan’la görüşmesinin faydalı olduğunu düşünüyorum” diye yanıt verdikten sonra şöyle devam etti:
“Eğer İtalya, Türkiye’den gelen göç akışlarının idaresi için Ankara ile bir anlaşma imzalamak istiyorsa bu iyi olur… Ancak Libya’dan çıkışların idaresi için yardım istemek başka bir şey. Bunu denemek bile dramatik biçimde hatalı bir seçim olur.”
Minniti, bu yöndeki olası bir anlaşmayı hata olarak niteleme gerekçesini de şöyle açıkladı:
“En az iki nedenden dolayı. Birincisi prensip gereği: Bu Libya’nın egemenliğini ihlal eder, dolayısıyla uluslararası hukukun dışında kalır. İkincisi içerik gereği: Birleşmiş Milletler elçisinin Libya’da yeni seçimler ve ülkenin kesin olarak ikiye bölünmesini önlemek için yürüttüğü diplomatik çabaların sorgulanmasına neden olur. “
İtalya-Afrika zirvesi hazırlıkları
Başbakan Meloni’nin Libya odaklı Türkiye ziyareti, Roma’da yapılması planlanan ‘İtalya-Afrika’ zirvesine bir hafta kala düzenlenmesiyle de dikkat çekti.
29 Ocak’ta Senato’da düzenlenecek “İtalya-Afrika. Ortak büyüme için bir köprü” isimli uluslararası zirveye, çok sayıda Afrika ülkesinin devlet, hükümet liderleri ve bakanlarının yanı sıra Avrupa Birliği, Afrika Birliği ve başlıca uluslararası kuruluşların temsilcilerinin de katılması bekleniyor.
İtalya hükümeti, “Avrupa ile Afrika arasında bir köprü olmak” amacıyla ‘Mattei Planı’ adını verdiği bir projeyi devreye sokmayı amaçlıyor. Proje adını, İtalyan enerji devi ENI’nin kurucusu Enrico Mattei’den alıyor.
Mattei Planı’nın amacı resmi belgelerde, “Afrika uluslarıyla işbirliği, kalkınma ve eşit ortaklık modeli yoluyla birlikte büyümek” şeklinde açıklanıyor.
Bu bağlamda ‘yalnızca siyasi ilişkileri güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda halklar arası temaslar ve ticaret-yatırım ilişkilerinin geliştirilmesi yoluyla sosyal ve ekonomik iş birlikleri’ öngörülüyor.