Ana SayfaDış HaberSalih Müslim: Türkiye ile doğrudan görüşmelerimiz var, süreçten umutluyuz

Salih Müslim: Türkiye ile doğrudan görüşmelerimiz var, süreçten umutluyuz

PYD Yürütme Komitesi Üyesi Salih Müslim, “Türkiye ile doğrudan görüşmeler içinde olduklarını” belirterek sürece ilişkin “Türkiye ile ilişkilerimiz eskisinden daha iyi olabilir. Nasıl daha iyi? Kuzey'de (Türkiye’de) şimdi başlayan bu barış süreciyle ilgili Sayın Öcalan bir öneride bulundu ve bazı adımlar atıldı. Bu konudaki umutlarımız çok büyük” ifadelerini kullandı.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Yürütme Komitesi Üyesi Salih Müslim, Rûdaw sunucusu Dilbixwin Dara’nın konuğu oldu.

Müslim, Ortadoğu, Suriye ve Rojava’daki (Kuzey ve Doğu Suriye) gelişmelere dair sorulara yanıt verdi.

Rojava’daki siyasi güçlerin birliği sağlayıp sağlamadığı sorusunu yanıtlayan Müslim, şu ifadeleri kullandı:

“Anlaştılar ancak burada bazıları yanlış anlıyor; onlara göre bütün siyasi partilerin aynı şeyi söylemesi gerekiyor ama durum böyle değil. Mesele, ortak bir duruş sergilemektir. Yani bugün hangi ülke veya devlete bakarsanız bakın, partiler yasasını inceleyin; her partinin kendi tüzüğü vardır ve orada bu millete, bu devlete nasıl hizmet edebilecekleri yazar. Yani onların hedefleri var ama biz Kürtlerin yok. Bizim sorunumuz da burada.

“Rojava’daki partiler ‘Özerk Yönetim’i korumak istiyoruz’ diyor”

Yani biz ‘çizgilerimiz tanınsın ve partilerimiz bu çerçevede çalışsın’ derken bunu kastediyoruz. Şu an Rojava’da 22 partimiz var ve hepsi ‘Özerk Yönetim’i korumak istiyoruz’ diyor. Tamam, işte onların böyle bir koordinasyonu var. Biz bu koordinasyonun Kürdistan’ın tamamında oluşmasını istiyoruz.

Yoksa birlik sadece siyasi partiler için değildir; bunun yanında sivil toplum kuruluşları, ekonomik ve dini kurumlar da var. Hepsinin hedefi tek olmalı: Bu vatanı ve bu milleti nasıl koruyabiliriz?”

“Ahmed Şara şaşkın, ne yapacağını bilmiyor”

“Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Kürtlere ne vermeye hazır?” sorusunu yanıtlayan Müslim, şöyle konuştu:

“Vallahi biz bilmiyoruz. Çünkü Ahmed Şara şu ana kadar şaşkın, şaşkın kalmış ve ne yapacağını bilmiyor. Bir yandan Türkiye’den kendisine emirler geliyor, diğer yandan Suriye halkının ondan istediği şeyler var ama yavaş yavaş yola geliyor.

Eğer sözünün arkasında durursa, Suriye’de yönetime geldiği zaman kendisi ‘Bütün Suriye’nin bir olmasını, bütün Suriyelilerin bir arada olmasını istiyorum’ dedi ama demokrasi meselesini ağzına almadı.

Genel olarak ‘bir arada olun, onları tanıyın, kabul edin, onların kültürünü ve dilini ve bütün mülteciler geri dönsün’ dedi. Yani bizim bütün taleplerimizi dile getirdi ama bu işlerin pratikte olması gerekiyor. Biz de kendimizi onların söylediklerine göre hazırladık.”

“Suriyeliyiz, projemiz Suriye’yi parçalamayacak”

Kürtler olarak Şam’dan taleplerinin ne olduğuna yönelik soruya cevap veren Rojavalı siyasetçi, “Biz bu ülkenin insanlarıyız, biz Suriyeliyiz. Projemiz Suriye’yi parçalamayacak, biz çözümün Suriye içinde olmasını istiyoruz” dedi.

“Biz Kürtler bu vatanın ortağıyız”

Müslim şöyle devam etti:

“Biz Kürtler bu vatanın ortağıyız. İster Özerk Yönetim’de olsun, ister başka bir şekilde. Biz bu vatanın ortağıyız. Bizsiz hiçbir şeyin yapılmaması gerekir.

Yani sen seçim yapıyorsun, biz de içindeyiz; sen anayasa yapıyorsun, biz de içindeyiz; sen hükümet kuruyorsun, biz de içindeyiz; sen bir yönetim kuruyorsun, biz de içindeyiz; sen ekonomi (politikası) belirliyorsun, biz de içindeyiz. Her şeyde biz bu vatanın ortağıyız. Biz bunu istiyoruz. Artık bu ortaklığın şeklinin ne olacağını konuşabiliriz.

Biz Demokratik Özerklik diyoruz. Demokratik Özerklik en küçük birimden başlar, federalizme kadar uzanır.”

“Kürtler için en iyi sistem adem-i merkeziyetçiliktir”

“Suriye’ye ve orada yaşayan bileşenlere göre, size göre Kürtler ve Kürt siyasi tarafları olarak Kürtler için en iyi sistem nedir?” sorusunu yanıt veren Müslim, şöyle konuştu:

“Adem-i merkeziyetçiliktir. Bunu daha önce de söyledik. Zaten Yönetim’in kendi toplumsal sözleşmesinde bu var ve Suriye anayasası için de Demokratik Suriye Meclisi (MSD) bunu önermiş ve onaylamıştır. Onların çıkardığı anayasal deklarasyona karşılık MSD de bir alternatifini yayınladı ve kalıcı anayasa üzerine de tartışmalar yapıldı. Bu mesele öylece duruyor.

Tek başına ‘ben bunları yapacağım’ diyemezsin, diğerleriyle oturman lazım, bir kabul görmesi lazım, çünkü tek başına bir taraf değilsin. Diğer taraf da var, onunla müzakere etmeli ve kabul etmesini sağlamalısın. Biz buna hazırız; anayasa meselesi, anayasal deklarasyon ve ortak yaşam konusunda birlikte neler yapabileceğimizi ve yönetimin nasıl olacağını konuşmaya hazırız.

“Bölgelerimizde kurulan yönetimimizin kabul edilmesini istiyoruz”

Fakat bazı şeyler var; 10 yıldır biz bir sistemle yaşıyoruz, kurumlarımız var, toplumsal kurumlarımız oluştu. Örneğin kadın meselesi var; kadın bizde her alandadır, eş başkanlık sistemini kurduk.

Bu yüzden bizim bir özgünlüğümüz var. Bölgelerimizde kurulan yönetimimizin, adı ister Rojava olsun ister Kuzey ve Doğu Suriye, kabul edilmesini istiyoruz. Belki içinde bazı düzenlemeler yapabiliriz ama kendimizi diğer taraflara göre ayarlamayız.”

“Paris’te toplantının yapılması konusunda ısrar ediyoruz”

Paris’te Şam ile Rojava arasında yapılması beklenen toplantıya değinen Müslim, “Ertelendi. Çünkü toplantının Paris’te olmasını isteyen taraflar hala ısrar ediyor; Fransa ve Amerika. Ama İngiltere tereddütlü, istemiyor. Ancak biz toplantının yapılması konusunda ısrar ediyoruz. Bizim için yer önemli değil, bizim için en önemlisi garantör tarafların olması” dedi.

Şam’a güvenlerinin olmadığını belirten Müslim, şunları dedi:

“Sadece Şam’a değil. Şam bugün bir şey söylüyor, sonra başka bir şey söylüyor. Birbirimize söz verdik ama ertesi gün başka şeyler söylediler. Bu yüzden aramızda başka bir tarafın olmasını istiyoruz. Örnek olarak, şimdiye kadar ‘10 Mart Anlaşması’na göre hareket edeceğim’ demedi. Neden demedi? Amerikalılar o anlaşmanın üzerindeydi.

Doğru, biz oturduk ve imzaladık ama Amerika’nın desteğiyle oldu ve yarın onlar bundan çekilemezler. Amman’da yapılan toplantıda da Tom Barrack o anlaşmanın uygulanması gerektiğini söyledi.”

“Kürdistan Bölgesi bütün Kürt halkı için çok büyük bir kazanımdır”

Soru üzerine Kürdistan Bölgesi’nin büyük bir kazanım olduğunu belirten Müslim, “Herkes bilsin ki, Kürdistan Bölgesi bütün Kürt halkı için çok büyük bir kazanımdır, çok büyük bir fırsattır. Hataları var, eksiklikleri var, anlaşmazlıklar var, bizim siyasi anlaşmazlıklarımız da belki çoktur ama buna rağmen burada ortaya çıkan şey Kürt halkı için bir kazanımdır” dedi.

“Türkiye ile doğrudan görüşmelerimiz oluyor”

“Türkiye ile ilişkileriniz nasıl?” sorusunu yanıtlayan Müslim, şöyle konuştu:

“Türkiye ile ilişkilerimiz eskisinden daha iyi olabilir. Nasıl daha iyi? Kuzey’de (Türkiye’de) şimdi başlayan bu barış süreciyle ilgili Sayın Öcalan bir öneride bulundu ve bazı adımlar atıldı. Bu konudaki umutlarımız çok büyük.

Türkiye’nin meselesine gelince; ortaya çıktığımız günden beri bizi terörizmle suçluyorlardı, ‘siz PKK ile birliktesiniz’ diye. Ama sen kendin PKK ile oturuyorsun ve barış yapmak istiyorsun, artık bu (suçlamanın) üzerimizden kalkması lazım. Bahane ettikleri o şeyler, biz ona Kürtfobisi diyoruz, (umarız) Kürtfobisi biraz azalır. Gerçekten de biraz azaldı ama henüz tamamen ortadan kalkmadı. Kalkmadı çünkü bazıları var, Türkiye’deki iktidarın bazı kesimleri sanki bu barıştan rahatsızlar ya da çıkarlarını bunda görmüyorlar ya da çıkarlarını başka yerlerde görüyorlar.

Hatta dediğimiz gibi, bunu baltalamak (bozmak) istiyorlar. Gerçekten de bazıları hâlâ engeller çıkarıyor. Yani bu Şara meselesi de, onun da üzerine gidiyorlar. Bu da, tahmin ediyorum zamanla değişecektir. Çünkü duyduğumuza ve takip ettiğimize göre, eskiden şiddetle karşı çıkan Türkiye halkı, şimdi onlar da Rojava’yı destekliyor.”

“Türkiye ile ilişkilerin seviyesi nasıl?” sorusuna ise Müslim, “Duyduğumuza göre görüşmelerimiz oluyor, doğrudan görüşmeler. Tahmin ediyorum Dışişleri Bakanlığı düzeyinde. Bazı şeyler var ama gizli, açık değil” dedi.

“Görüşmelerimizden Davutoğlu ve Erdoğan’ın haberleri vardı”

Geçmiş dönemde Türkiye’den çok sayıda isimle görüştüğünü belirten Müslim, görüşmelerin 2014-2015 arasında olduğunu belirterek bazı görüşmelerin Kahire’de bazılarının Avrupa’da gerçekleştiğini kaydetti.

Müslim, “Aşağıdakiler, hepsi istihbarattandı, bilmem neydi, büyükelçiydi. Ulaştığımız seviye Feridun Sinirlioğlu idi; o zaman Dışişleri Bakan Yardımcısı’ydı, sonrasında da yanılmıyorsam Türkiye’nin Birleşmiş Milletler temsilcisi oldu ve bir süre önce de emekli oldu. Artık bizim muhatap olduğumuz, bizi ağırlayan kişi tamamen oydu. O zaman Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı’ydı. Recep Tayyip Erdoğan o zaman Türkiye Başbakanı’ydı, hepsinin (bundan) haberi vardı. Feridun Sinirlioğlu, ‘Senin bu gelişlerin, görüşmelerin ve konuştuklarımız, olduğu gibi onlara gidiyor, haberleri var’ dedi” ifadelerini kullandı.

“Gelecekte Türkiye ile ilişkilerinizin, Kürdistan Bölgesi ile Türkiye’nin ilişkileri gibi olacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna ise Müslim yanıt olarak “Belki daha fazla olur, bilmiyoruz… Neden? Çünkü ben oradaki durumu tam olarak bilmiyorum ama bizde, sen de o bölgedensin biliyorsun, köyleri bölmüşler, bir hat (sınır) var; o tarafta kuzen var, bu tarafta da kuzen var. Artık insanlar gidip birbirini görürse, birbirini tamamlar. Hayatın ve diğer konuların getirdiği sorunlar (vesilesiyle), gerçekten daha fazla ilişki içinde olacağız” karşılığını verdi.

“İstenirse Türkiye’ye giderim”

Dara, “Eğer sizden bir kez daha Türkiye’ye gitmeniz ve Ankara ile Rojava arasında bir diyalog vesilesi olmanız istense, gider misiniz?” sorusuna ise “Hiç durmam, koşar giderim. Ama resmi olması lazım. Eskiden gitme meselesi sadece benimle ilgili değildi, birçok kişi gitti. Örneğin, arkadaşımız İlham Ahmed gitti, o zaman Asya gitti. Ankara’ya gittiler, Amed’e (Diyarbakır) gittiler, her yere gittiler. Kastım, görüşmelere gittiler. Ben ve Sinem birlikte gittik, orada Dışişleri Bakanlığı ile oturduk. Yani eskiden de vardı, sadece bana özel bir durum değil” ifadelerini kullandı. (Rudaw)

- Advertisment -