Ana SayfaDış Haber“Şam Hükümeti, Mazlum Abdi’ye Savunma Bakanlığı teklif etti. Barrack Şam’la anlaşmamız için...

“Şam Hükümeti, Mazlum Abdi’ye Savunma Bakanlığı teklif etti. Barrack Şam’la anlaşmamız için çok acele ediyor”

Rojava Özerk Yönetimi Dış İlişkiler sorumlusu İlham Ahmed, Londra merkezli Arapça kanal Mecelle’ye konuştu: “Şam hükümeti 10 Mart Mutabakatı görüşmeleri sırasında Mazlum Abdi’ye Genelkurmay Başkanı veya Savunma Bakanlığı teklif etti. SDG’den birinin Genelkurmay Başkanlığı’nı üstlenmesi mümkün. Buna açığız. Ama şimdiye kadar bir yanıt almadık. Anlaşmazlık noktaları SDG’nin orduyla birleşme yöntemi ve Suriye’de yönetim biçimi. Bunlar anaysa ile çözülmeli. Entegrasyon aşamalı olmalı. Tom Barrack, Şam ile anlaşmamız için çok acele ediyor.”

Tabii ki görüşmelerin özü veya müzakerelerin merkezinde, geçtiğimiz 10 Mart’ta Başkan Ahmed eş-Şara ile “Suriye Demokratik Güçleri”nin (SDG) komutanı General Mazlum Abdi arasında yapılan anlaşma var… Taraflar arasındaki temel anlaşmazlık noktaları nelerdir?

– Esasen birçok anlaşmazlık noktası var. Açıkçası Şam’ın gündeme getirilen konularla ilgili bakış açısı hâlâ net değil. Tüm dosyaların komitelere havale edilmesi, yani görüşlerin esas olarak bu komitelerde tartışılması söz konusu. Biz de bunu görüşmelerde gözlemliyoruz.

Anlaşmazlık noktaları örneğin askeri güçler olabilir: SDG’nin orduyla birleşmesi, birleşmenin yöntemi ve yönetim mekanizması, Suriye’de yönetim biçiminin nasıl olacağı.

Bunlar iki temel noktadır; engel çıkarabilecek ve zorluklar barındıran meselelerdir. Beklenen ya da olması gereken şey, geniş kapsamlı diyaloglar ve teknik ihtisas komiteleri arasında toplantılar yapılmasıdır. Bu komiteler tarafların mevcut görüşlerini tartışacaktı.

Yani açık olmak gerekirse en önemli iki anlaşmazlık noktası şunlar mı: SDG ile yeni Suriye ordusu arasındaki gelecekteki ilişki ve Kuzeydoğu Suriye’deki özerk yönetimin geleceği ya da Suriye rejiminin doğası ile merkeziyetçilik/adem-i merkeziyetçilik meselesi? Doğru mu?

– Tamamen doğru.

Bu meseleleri tartışmak için ihtisas komiteleri toplandı mı?

– Bu ay içinde ihtisas komitelerinin toplanması ve toplantı takviminin belirlenmesi gerekiyordu. Ama biz Şam’dan yanıt bekledik ve hâlâ bu komitelerin toplanması için cevap bekliyoruz.

Başkan Ahmed eş-Şara’nın New York’a gitmeden önce Şam’da bir müzakere turu yapılması bekleniyordu…

– Olmadı, yani bu ay içinde toplantılar yapılmalı ya da komiteler toplanmalıydı, ama bu gerçekleşmedi. Ziyaret (İlham Ahmed’in Şam ziyareti) de gerçekleşmedi. Başkan’ın New York’a gitmesinden önce özel bir davet olmadı. Ama biz her zaman çaba sarf ettik, sürekli iletişim kurmaya çalıştık, belgeler ve fikirler alışverişinde bulunduk ki komiteler toplansın. Ayrıca bu komitelerin toplanacağı bir tarihin belirlenmesini bekledik. Sanırım New York’tan sonra bu komiteler toplanabilir.

SDG’den birinin Genelkurmay Başkanlığı’nı üstlenmesi mümkün mü?

– Evet, olabilir. Biz buna açığız ve bu konuları da onlarla konuştuk. Ama şimdiye kadar bir yanıt almadık.

Müzakere turlarından birinde Bakan Şeybani size hükümette bazı makamlar teklif etti mi? Ayrıca bazı ülkelerin de size makam önerdiği, örneğin General Mazlum Abdi’nin Genelkurmay Başkanı ya da Savunma Bakanı olabileceği söyleniyor. Bu doğru mu?

– Böyle öneriler oldu ve doğaldır ki devletler de bu şekilde düşünür. Ama bizim için önemli olan, Suriye toplumunun kültürel çeşitliliğini temsil edecek şekilde Şam’da bölgenin temsil edilmesi ve yönetime katılımıdır. Ayrıca anayasal bildirgeye dair anlaşmalara varmak da önemlidir. Bunlar bizim önceliklerimiz. Bu nedenle böyle öneriler masada ve biz gerçekten bu tür önerileri memnuniyetle karşılıyoruz. Açığız, değerlendiriyoruz. Ama kesinlikle anayasal bildirge güvenceleri de benim için önemlidir.

Yani, makamlar sizin açınızdan Suriye’nin geleceğine dair anlaşmaların tamamlayıcı bir parçası olmalı, öyle mi?

– Kesinlikle. Doğru.

Yani geleceğe dair bu tasavvurlar içinde, Genelkurmay Başkanlığı ya da Savunma Bakanlığı görevini SDG’den birinin üstlenmesi söz konusu olabilir mi?

– Evet, SDG’den birinin Genelkurmay Başkanlığı’nı üstlenmesi mümkün. Buna açığız ve bu konuları da onlarla konuştuk. Ama şimdiye kadar bir yanıt almadık. İdari sistem, askeri sistem ya da askeri entegrasyonla ilgili mutabakatların olması gerekir. Mutabakatların ardından kurumlara katılım sağlanabilir.

SDG’nin sayısı nedir?

– İç güvenlikle birlikte yaklaşık 100 bin.

Yani SDG, Asayiş (polis) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) toplamı?
– Evet, tamamen doğru.

Kadın Savunma Birlikleri’nde yer alan 12–13 bin savaşçının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

– Kadın birimlerinin varlığı başından beri bir amaca dayanıyordu ve bu amaç hâlâ var. Gelecekte de, bu birlikler tüm terörle mücadele operasyonlarında öncü rol oynadı. Bizim için kadınların savunma alanında rol alması stratejik ve önemlidir. Dolayısıyla kadınların askeri yapılardaki varlığından vazgeçmeyeceğiz. Şu anki bakış açısı, bu yapının kadınlara yer vermeyeceği yönünde olsa da bu birlikler bölgede kalacak, biz onları koruyacağız ve Kuzeydoğu Suriye’deki birliklerin bir parçası olarak rol oynamaya devam edecekler.

Peki SDG’nin gelecekte tek blok halinde, ordudan ayrı bir yapıda kalması mı söz konusu?

– Bu müzakerelerin konusudur. Anayasal bildirgeye göre ordunun kolordulardan oluşması mümkündür. Ortak birlikler, ortak komiteler olabilir. Geçiş dönemindeyiz; entegrasyonun aşamalı olması gerekir, doğrudan değil. Çünkü mevcut yapılarda ani değişiklikler olumsuz sonuçlar doğurur. Bunu önlemek için kademeli entegrasyon gerekiyor. Örneğin, terörle mücadele veya güvenliğin sağlanması için ortak askeri koordinasyon komiteleri kurulabilir. Bu çerçevede aşamalı bir entegrasyon olabilir.

Peki öngördüğünüz zaman çerçevesi nedir?

– Şu ana kadar hâlâ bu konular üzerinde görüşüyoruz.

Başkan eş-Şara, yıl sonuna kadar anlaşma sağlanmazsa Türkiye’nin askeri operasyon düzenleyebileceğini söyledi. Yani takvim yıl sonu gibi görünüyor…

– Ben bundan şüpheliyim. Böyle bir açıklamanın doğruluğundan emin değilim. SDG ile anlaşma sağlanmazsa doğrudan Türk saldırısıyla tehdit edildiğimizi düşünmüyorum. Doğru olmayabilir. Ayrıca, Suriye uzun bir savaş yaşadı. Bir yıl içinde her şeyin çözülmesini beklemek hayalciliktir. Ama diyalog kanalları açık kaldığı sürece, ciddi çabalar devam ettiği sürece, bu çabaların sonuç vereceğine inanıyoruz. Ancak anlaşmaya varılmazsa savaş olur gibi bir tehdit dili faydalı değildir. Bizim şu an ihtiyacımız Suriyeliler olarak anayasal maddeleri tartışmaktır; sadece Kürtler ya da başka bir topluluk olarak değil, bütün Suriyeliler olarak. İstikrarı sağlamanın, sakinliği korumanın yollarını konuşmalıyız. Bunlar doğru ve sağlam mutabakatlara ulaşmak için çok önemlidir.

Anayasal reformlar bağlamında, son Şam ziyaretinizde Bakan Şeybani’ye bazı öneriler sunduğunuz söyleniyor. Yeni anayasal bildirgede neler olmalı sizce?

– Biz adem-i merkeziyetçi bir sistemden yanayız. Bu özellikle geçiş döneminde çok gerekli. Suriye’nin birliğini korumak, tüm Suriyelilere güvence sağlamak, farklı toplulukların ve kültürlerin haklarını garanti altına almak için gereklidir. Geçmiş rejimlerin deneyimlerinden ders çıkarmalıyız. Merkeziyetçi sistem yerel kimlikleri bastırdı, siyaseti sınırladı, kalkınmayı engelledi. Bu yüzden geçici bile olsa iller ile merkez arasında yetkilerin dağıtıldığı, geniş yetkilerin illere verildiği bir sistem olmalı.

Biz Suriye’yi yeniden inşa sürecindeyiz. Tüm Suriyeliler mağdur oldu. Halkı rahatlatmak için, yönetim biçiminde anlaşmaya varmalıyız. Eğer merkeziyetçi Suriye’ye döneceksek, bunca fedakârlık neden verildi? O halde tüm çabalar boşa gitmiş olur.

Anayasal bildirgede şunlar olmalı: iki meclisli parlamento (biri illeri, biri halkı temsil eden), anadilde eğitim hakkı, kadınların karar alma mekanizmalarında temsili. Böylece Suriyeliler gerçekten yeni bir Suriye kurulduğunu görebilir. Bu maddeler çok değil ama yeni Suriye’nin üzerine inşa edilebileceği temel esaslardır.

Yani, yeni Suriye’nin şekli konusunda anlaşmak, diğer müzakerelerden önce gelmeli, öyle mi?

– Kesinlikle evet. Bu sadece bizim için değil, çoğu Suriyeli için de böyledir. Tüm Suriyeliler eski rejimin politikalarından, son yıllardaki acı savaşlardan zarar gördü. Şimdi Suriye’yi yeniden inşa etme aşamasındayız. Tüm Suriyelileri rahatlatmak için, ülkenin nasıl yönetileceği konusunda anlaşmalıyız. Eğer merkeziyetçiliğe döneceksek, bu tüm fedakârlıkları boşa çıkarır.

Kürtçe veya anadilde eğitim meselesine gelirsek; Suriye Eğitim Bakanı’nın Kuzeydoğu Suriye’yi ziyaret etmesi gerekiyordu, oldu mu?

– Sınav döneminde ortak komiteler kuruldu. Özerk Yönetim Eğitim Heyeti ve Eğitim Bakanlığı birlikte sınav sürecini denetledi. Ama bakan hâlâ bölgeyi ziyaret etmedi.

Ziyaret için anlaşma sağlandı mı?

– Hayır, ama eğer bakan bölgeyi yakından tanımak isterse elbette memnuniyetle karşılanır.

Yarın ikinci bölüm: İlham Ahmed “Al-Majalla”ya: Süveyda’da özerk yönetime destek veriyoruz… ABD temsilcisi Tom Barrack, Şam ile anlaşmamız için çok acele ediyor.

- Advertisment -