Financial Times’ın haberine göre bu karar, özellikle Arap ve İslam dünyasından gelen yoğun diplomatik itirazlar üzerine alındı. Birden fazla ülke, savaş sonrası Gazze’de kurulacak siyasi ve idari düzenlemelerde Tony Blair’in herhangi bir rol üstlenmesine kesin olarak karşı çıktı.
Gazetenin aktardığı kaynaklara göre Blair’in adı, Trump ekibinin gündeminde başlangıçta “deneyimli arabulucu” sıfatıyla yer alıyordu. Blair’in daha önce Orta Doğu Dörtlüsü’nün (ABD, AB, BM, Rusya) özel temsilciliğini yapmış olması ve Washington’la yakın ilişkileri bu tercihte etkili oldu. Ancak Arap ve İslam ülkeleri, Blair’in geçmişte İsrail’e yakın tutumu, Irak savaşı sicili ve Filistin meselesindeki yaklaşımı nedeniyle Gazze dosyasında “meşruiyet sorunu” yaratacağını savundu.
Diplomatik itirazlar sadece perde arkasında değil, doğrudan Trump yönetimine iletildi. Bazı ülkeler, Blair’in süreçte yer alması hâlinde savaş sonrası düzenlemelere destek vermeyeceklerini ve finansman, yeniden imar veya siyasi tanıma başlıklarında iş birliğinden uzak duracaklarını açık biçimde bildirdi.
Bu baskılar sonucunda Trump yönetiminin geri adım attığı ve Blair’in adının tamamen girişimden çıkarıldığı belirtildi. Financial Times’a konuşan kaynaklar, bunun “kişisel bir tercih değişikliğinden çok, uluslararası itirazların zorunlu kıldığı bir adım” olduğunu vurguladı.
Blair’in dışlanması, Trump’ın Gazze planının diplomatik kırılganlığını da ortaya koydu. Planın başarıya ulaşabilmesi için bölge ülkelerinin siyasi desteğine ve mali katkılarına ihtiyaç duyulduğu, bu nedenle tepki çeken figürlerden uzak durmanın tercih edildiği ifade ediliyor.
Öte yandan bu gelişme, Gazze’nin savaş sonrası yönetimi, güvenlik düzenlemeleri ve siyasi temsil konularında henüz uluslararası mutabakatın sağlanamadığını da gösteriyor.













