ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, Avrupa siyasetçilerini, kurumlarını ve mahkemelerini demokratik ilkelerden geri adım atmakla eleştirdi. Ayrıca aşırı sağcı AfD’nin kazanması halinde Almanya’da seçimlerin iptal edileceği yönündeki iddiaların endişe verici olduğunu belirterek, bu tür olayların Avrupa liderlerinin vatandaşlarının iradesini hiçe sayma eğiliminin rahatsız edici bir göstergesi olduğunu savundu. Vance konuşmasında göçmen politikası ile ilgili şunları söyledi:
“Kitlesel göçten daha acil bir şey olmadığına inanıyorum. Bugün bu ülkede yaşayan neredeyse her beş kişiden biri yurt dışından buraya göç etmiştir. Bu elbette tüm zamanların en yüksek rakamı. Bu arada Amerika Birleşik Devletleri’nde de benzer bir rakam söz konusudur ve bu da tüm zamanların en yüksek seviyesidir.
AB üyesi olmayan ülkelerden AB’ye giriş yapan göçmenlerin sayısı sadece 2021 ve 2022 yılları arasında iki katına çıkmıştır. Ve elbette o zamandan bu yana çok daha yükseldi. Ve biz durumu biliyoruz. Bu bir boşlukta gerçekleşmedi. On yıl boyunca kıtanın dört bir yanındaki politikacılar ve dünyanın dört bir yanındaki diğerleri tarafından alınan bir dizi bilinçli kararın sonucudur.
Bu kararların yol açtığı dehşetini tam da bu şehirde gördük. Ve elbette, Münih’te güzel bir kış gününü mahveden korkunç kurbanları düşünmeden bu konuyu tekrar gündeme getiremem. Düşüncelerimiz ve dualarımız onlarla ve onlarla kalmaya devam edecek.
Peki ama neden böyle bir şey oldu? Bu korkunç bir hikâye, ancak Avrupa’da ve ne yazık ki Amerika Birleşik Devletleri’nde de çok kez duyduğumuz bir hikaye. Genellikle 20’li yaşlarının ortasında genç bir adam olan ve polis tarafından zaten tanınan bir sığınmacı, bir arabayı kalabalığın üzerine sürer ve bir topluluğu paramparça eder. Rotamızı değiştirmeden ve ortak medeniyetimize yeni bir yön vermeden önce bu korkunç aksilikleri daha kaç kez yaşamamız gerekiyor? Bu kıtadaki hiçbir seçmen, milyonlarca incelenmemiş göçmene kapıları açmak için sandığa gitmedi.
Avrupa’nın karşı karşıya olduğu en büyük tehdit ne Rusya, ne Çin, ne de herhangi bir dış aktördür. Beni endişelendiren şey içeriden gelen tehdit, Avrupa’nın en temel değerlerinden bazılarından geri çekilmesidir.
Romanya Anayasa Mahkemesi’nin kararı bunun bir örneği.
Eğer seçmenlerinizden korktuğunuz için kaçıyorsanız, Amerika bu konuda sizin için hiçbir şey yapamaz.
Avrupa mahkemeleri seçimleri iptal ediyor ve üst düzey yetkililerin diğerlerini iptal etmekle tehdit ediyor.
İnsanları düşünmeye, hissetmeye veya inanmaya zorlayamazsınız… Ne yazık ki bugün Avrupa’ya baktığımda, bazen Soğuk Savaş’ın kazananlarından bazılarının başına ne geldiğinin çok da açık olmadığını görüyorum.
Amerikan demokrasisi Greta Thunberg’in 10 yıllık azarlarına dayanabiliyorsa, siz de Elon Musk’ın birkaç ayına dayanabilirsiniz”
Alman gazetelerine göre Vance konuşmasının ardından ay sonundaki seçimlerde yüzde 20 ile ikinci sırada çıkması beklenen AfD’nin eş başkanı Alice Weidel ile görüştü. Vance, bu Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile görüşmemişti.
Almanya’dan ABD Başkan Yardımcısı Vance’e tepki: ‘Kabul edilemez’
Vance’in açıklamalarına Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Savunma Bakanı Boris Pistorius’tan tepki geldi. Scholz sosyal medya platformu X’ten yaptığı paylaşımda, “ABD Başkan Yardımcısı Vance’in Münih Güvenlik Konferansı’nda söylediklerini kesinlikle reddediyorum” dedi. Scholz ayrıca Almanya’daki demokratik partilerin Nasyonal Sosyalizm deneyiminden hareketle ortak bir konsensüse sahip olduğunu belirterek, “Bu, aşırı sağcı partilere karşı bir güvenlik duvarıdır” ifadelerini kullandı.
Savunma Bakanı Pistorius da Avrupa’da ‘demokrasi açığı’ bulunduğunu savunan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in bu konuşmasının ‘kabul edilemez’ olduğunu belirtti.
Boris Pistorius, konferansta, JD Vance’in sözlerine yanıt vermek üzere, daha önce planladığı konuşmayı değiştirdiğini açıkladı. Vance’in sadece Almanya değil, tüm Avrupa demokrasisini sorguladığını belirten Pistorius, “Kendisini doğru anladıysam, Avrupa’da bazı bölgelerdeki durumu, bazı otoriter rejimlerdeki durumla karşılaştırıyor. Bayanlar ve baylar, bu kabul edilemez. Bu benim içinde yaşadığım ve şu anda uğruna kampanya yürüttüğüm Avrupa ve demokrasi değil” değerlendirmesinde bulundu.
Demokrasinin ‘sesi çok çıkan azınlığın otomatik olarak haklı olduğu ve gerçeği belirlediği’ anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Pistorius, “Demokrasi, kendisini yok etmeye çalışan aşırılık yanlılarına karşı kendini savunabilmelidir” ifadesini kullandı.
Ukrayna’nın Rusya ile yapılacak barış müzakerelerinde aktif rol oynaması gerektiğini vurgulayan Pistorius, “Ukrayna’nın güçlü bir pozisyonda müzakere etmesi gerekiyor ve Almanya, bu konuda Ukrayna’ya yardımcı olmaya devam edecek” diye konuştu. Pistorius, transatlantik ittifakının Ukrayna’da olası bir barış için görüşmeler başlamadan önce hiçbir şeyi masadan kaldırmaması gerektiğini savunarak, Ukrayna’nın NATO’ya katılımının olası barış görüşmelerinin bir parçası olması gerektiğini söyledi.