The Guardian’da yer alan habere göre, ABD’de kürtaj hakkını koruyan mahkeme kararının Yüksek Mahkeme’de tartışmaya açıldığına ilişkin sızan belge, sosyal ve siyasi ayrımlar konusunda ciddi bir krize sebep oluyor. ABD Başkanı Joe Biden, 1973 tarihli kararın Yüksek Mahkeme yargıçları tarafından bozulması yönündeki çoğunluk görüşünü “radikal” olarak değerlendirdi. Biden, kararın bozulması durumunda ABD yargısında büyük bir değişim anlamına geleceğini, eşcinsel evlilik ve korunma yöntemlerine erişim gibi hakları da tehdit eden bir yolu açabileceğini söyledi.
ABD’de çok sayıda kadın Yüksek Mahkeme önünde toplanarak sızan taslağa tepkisini gösterdi. Protestolar ABD’nin New York, Boston, Nashville, Dallas, New Orleans gibi pek çok şehrinde gerçekleşirken kürtaj karşıtlarından da çeşitli eylemler gerçekleşti.
Demokrat Partili senatör Elizabeth Warren, Yüksek Mahkeme önündeki eylemde “Öfkeli, üzgün ve kararlıyım” diyerek ABD Kongresi’nin Roe v Wade kararını korumak için kanunlaştırması gerektiğini belirtti.
Warren, “Cumhuriyetçiler yıllardır bugünler için çalışıyorlar. Yüksek Mahkeme’deki yargıçları yetiştirerek, ABD’lilerin çoğunluğunun istemediği bir kararı alacak çoğunluğu sağlamalarına çalışıyorlar” dedi.
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris de bir açıklama yayımlayarak “Tüm Amerikalıların hakları tehdit atında. Eğer özel yaşam hakkı yavaşlatılırsa herkes bir gün kişisel hayatıyla ilgili aldığı kararlarda devletin müdahalesiyle karşılaşabilir. Bu, her şeyimizle kadınlar ve ülkemiz için mücadele etme zamanı” dedi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama ve Michelle Obama da bir ortak açıklama yayımladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bu kararın sonuçları yalnızca kadınlar için değil, özgür bir topluma inanan hepimiz için kötü olur. Devletin kişisel hayatımıza ne kadar karışabilecğeinin sınırları var”
Roe vs Wade kararı neydi?
1969 yılında, 25 yaşındaki Norma McCorvey, “Jane Roe” takma ismiyle kürtajı suç kapsamına alan yasalara karşı Teksas eyaletinde dava açtı. Teksas kürtajı, eğer annenin hayatı tehlike altında değilse, yasak kapsamına alıyordu.
Dallas bölge savcısı Henry Wade, bu davada kürtaj karşıtı yasayı savunan taraftaydı.
“Jane Roe” takma ismini kullanan McCorvey, üçüncü çocuğuna hamileydi ve bu çocuğun tecavüz sonucu olduğunu savunuyordu. Ancak davası reddedildi ve çocuğu doğurmak zorunda kaldı.
1973 yılında bu dava ve Georgia eyaletindeki bir başka kadının davaları, ABD Yüksek Mahkemesi’ne taşındı. İki eyaletteki kürtaj yasalarının, ABD Anayasası’na aykırı olarak, kadınların kişisel haklarını ihlal ettiği savunuluyordu. Yüksek Mahkeme kararı, 7’ye karşı 2 ile kadınların lehine çıktı.
Hakimler, kadınların hamileliklerini sonlandırma haklarının ABD Anayasası ile güvence altında olduğu sonucunu açıkladı.