Programın tamamını izlemek için:
Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda çalışma yapan 6 siyasi partinin genel başkanı, 28 Şubat’ta Ankara’daki Bilkent Otel’de ortak bir deklarasyon metnine imza attı. Siz hem bu tabloyu hem de deklarasyon metnini nasıl buldunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Bu deklarasyonu tabii pozitif değerlendiriyorum. Hem simgesel olarak
işaret ettiği, ifade ettiği durum açısından, gelişmeler açısından, hem de içerik olarak.
Yani madde madde baktığımız zaman hazırlanacak bir anayasanın ya da elden geçirilecek bir siyasal sistemin, vadedilen siyasal sistemin ne olduğunu, nasıl bir siyasi tasavvura sahip olduğunu bize muhalefetin zihnini gösteren bir metin.
Tabii altı muhalefet partisinin genel başkanının ikinci toplantısı, HDP’nin olmadığı. Muhalefet partilerinin bir iki tanesi dışında tümünün olduğu birleşik bir muhalefet bloğunun oluşmasına doğru giden ikinci ciddi adım bu toplantı.
Bu adım atılırken ilk kez ifade edilen genel çerçevenin bu sefer biraz daha detaylandırıldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu toplantının simgesel anlamı, yani kamuoyuna vereceği mesaj önemli.
Siyasete doğru muhalefetin yol aldığını söyleyebiliriz. Her ne kadar önerdikleri metin doğrudan bir siyaset metni olmasa da. Bunu önemsemek lazım. Türk siyasetinin hareketi bakımından bu önemli bir adımdır, belirleyici bir adımdır.
Bu siyasi partiler birlikte yol yürümeye kararlılar. Bunu bir kez daha görüyoruz.
Öne sürdükleri şey ne, diye baktığımız zaman biraz önce söylediğim şeyi görüyoruz: Nasıl bir Türkiye’yi arzu ettiklerine dair bir harita. Yani ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’den bahsedildiği zaman bir anayasal değişimden bir anayasal ufuktan bahsediliyor. Anayasal ufuk sadece bir hukuki metin değil, onun göndermeleri yani bu metnin göndermeleri fevkalade politik.
Bir tarafıyla devlet toplum ilişkilerinin, diğer tarafıyla devlet siyaset ilişkilerinin, üçüncü olarak da devletin işleyiş mekanizmalarının neler ve nasıl olacağına dair bir kanaat, bir bakış, bir tutum bu.
Bu tutumun politik olarak daha açık toplumcu, daha özgürlükçü ve demokrat nitelikli bir metin çerçevesinde ifade edildiğini söyleyebiliriz.
Bu önemli. Çünkü bir tepki anayasaları Türkiye’de malum çok öndedir her zaman. Bu bir etki tepki mekanizmasından çok bir özgürlükler ve demokrasinin liberal demokrasi anlayışının standartları etrafında ifade edilmiş bir çerçeve olarak karşımıza çıkıyor. Bu bakımdan kendi başına siyasi tabii. Çünkü bu zemin üstünden pek çok siyasi adım atılacak ve bu mevcut yürütülen siyasetin yön değiştirmesi ya da biçim değiştirmesi yine bu çerçevede mümkün olacak diye düşünüyorum.
Bu metinle ilgili son olarak şunu söyleyeyim. Metnin içinde iki tane kademe var diye düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi ilkeler, diğeri düzenlemeler.
İlkeler biraz önce söylediğim gibi daha özgürlükçü, hukuk devleti prensipleri etrafına yerleşen ama en önemlisi kuvvetler ayrılığı fikrinin çok kuvvetli bir şekilde yeniden altını çizen ilkeler bunlar. İkincisi ise düzenlemeler. Yani bu ilkelerin nasıl hayata geçirileceğine dair öneriler içeriyor.
Mesela kayyumların kaldırılması doğrudan bir anayasal mesele değil ama seçilmiş organların korunması ve ikame edilememesi prensibi bir düzenleme biçiminde ya da bir düzenleme önerisi biçiminde karşımıza çıkıyor. Ya da Anayasa Mahkemesi’nin mesela bugün aldığı biçime baktığımız zaman cumhurbaşkanının neredeyse kontrolü altında, onun atadığı kişilerden oluşan bu mahkemenin yapısının sayı arttırılarak değiştirilebileceği bir tedbir önerisi. Hakimler Savcılar Kurulu, ki son derece önemli malum, bunun ortadan kaldırılması ve ikiye bölünmesi, hakimler ve savcılara dair iki ayrı kurulun oluşturulması bir başka düzenleme ama mevcut HSK’yı da nasıl tedbiren devre dışı bırakacağını ifade eden bir düzenleme. Buna yönelik başka pek çok unsur görebiliyoruz.
Dolayısıyla ilkeler ve mevcut durumu da gözeten düzenlemeler bütünü olarak karşımıza çıkan bu metnin ben bu çerçevede, doğrudan kamuoyunu çok kuşatacak bir metin olmamakla birlikte, bir siyasi başlangıç noktası, zemin tarifi olarak önemli olduğunu düşünüyorum.
Bardağın dolu tarafına bakarak başarılı bulduğumu da söyleyebilirim.”