Yemen’de Husilere karşı yıllardır aynı cephede yer alan Suudi Arabistan ve BAE, sahada artık farklı önceliklerle hareket ediyor. Riyad, Yemen’in parçalanmasına karşı çıkarken; Abu Dabi, güneydeki yerel aktörler üzerinden nüfuzunu derinleştiriyor. Son hamle, bu ayrışmanın askeri düzlemde ilk kez bu kadar net görünür hale gelmesi anlamına geliyor.
STC nedir, neden önemli?
Güney Geçiş Konseyi (STC), Yemen’in güneyinde, merkez üssü Aden olan ve ülkenin kuzeyinden ayrılarak eski Güney Yemen’in yeniden bağımsız olmasını savunan bir yapı. STC, sahada güçlü silahlı unsurlara sahip ve uzun süredir BAE tarafından destekleniyor.
Suudi Arabistan ise Yemen’de:
• tek merkezli bir devlet yapısını,
• uluslararası tanınmış hükümeti,
• ülkenin bölünmemesini
savunuyor. Bu nedenle STC’ye mesafeli duruyor. Son yaşananlar, Riyad’ın ilk kez bu mesafeyi doğrudan baskıya dönüştürdüğünü gösteriyor.
Yemen’deki hamle, BAE’ye mesaj mı?
Uzmanlara göre STC’ye yönelik bu adım, sadece yerel bir müdahale değil; BAE’ye verilen açık bir mesaj. Çünkü STC, Abu Dabi’nin Yemen’deki en önemli vekil gücü olarak görülüyor. Bu nedenle hamle, iki ülke arasında “aynı cephede ama farklı hedeflerle” yürüyen ilişkinin artık sürdürülemez hale geldiğine işaret ediyor.
Ortaya çıkan tablo, tarafların birbirini kilitlediği bir “stare-down” durumu yaratıyor:
• Suudi Arabistan STC’yi tamamen tasfiye edemiyor,
• BAE ise güney Yemen’i Riyad’ın onayı olmadan bağımsızlığa taşıyamıyor.
Bu kilitlenme, sınırlı ama maliyetli askerî ve siyasi adımların önünü açabilecek riskli bir eşiğe işaret ediyor.
Somali–Somaliland hattında da aynı ayrışma
Yemen’deki gerilimin bir benzeri Somali–Somaliland meselesinde de görülüyor. Somaliland, Somali’nin kuzeyinde yer alan ve fiilen kendi yönetimine sahip olmasına rağmen uluslararası toplum tarafından tanınmayan bir yapı. BAE, burada limanlar ve güvenlik işbirliği üzerinden etkisini artırırken; Suudi Arabistan, Somali Federal Hükümetini destekliyor ve ülkenin bölünmesine karşı çıkıyor.
Bu yönüyle:
• Yemen’de STC,
• Somali’de Somaliland
BAE’nin yerel aktörler üzerinden nüfuz kurma stratejisinin iki ayağı olarak görülüyor. Riyad ise her iki dosyada da “devletler parçalanarak istikrar sağlanmaz” tezini savunuyor.













