Siyasi sistemde büyük çaplı değişimlere girişeceğini duyuran Cumhurbaşkanı Said, bu süreçte ülkeyi kararnamelerle yöneteceğini duyurdu.
Tunus’un en büyük partisi En-Nahda lideri Raşid Gannuşi Said’in bu müdahalesini “2011’deki Tunus Devrimi’nde sona erdirilen otokratik yönetimi tekrar devreye sokarak Tunus’un bütün demokratik kazanımlarını baltaladı” diyerek yorumladı.
Ülke yönetiminde geniş yetkilere sahip Cumhurbaşkanı Kays Said, ülke siyasetinde ulusal bir acil durum olduğunu söyleyerek bu istisnai halin devam edeceğini tekrarladı.
Said, hükümete bir Başbakan ataması yapması ve siyaseti normale döndürmesi yönündeki uluslararası çağrıları da görmezden geliyor.
Son olarak çarşamba günü Resmî Gazete’de yayımlanan kararnamede Cumhurbaşkanı olarak kendine sınırsız yetkiler veren Kays Said, Temmuz ayında genişlettiği yetkilerinin çok daha ötesine geçmiş olacak.
Bu yetkilerle Kays Said, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yasama metinlerini düzenleyebilecek, Bakanlar Kurulu’nu tek başına tayin edebilecek ve ülke politikalarındaki temel kararları tek başına verebilecek. Üstelik Cumhurbaşkanlığı kararlarını denetleyebilecek herhangi bir mekanizma öngörülmüyor.
Bunların yanında Said, mevcut durumun ne zamana dek süreceğine dair bir bilgi vermekten kaçınıyor.
Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada, ülkeyi“tam anlamıyla halk egemenliğinin olduğu gerçek bir demokrasiye kavuşturmak için” ilerleyen günlerde geçici bir komite atayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Said’in siyasete temmuz ayındaki müdahalesinin ilk günlerinde, müdahaleyi reddettiklerini duyuran En-Nahda lideri Gannuşi, daha sonra Said ile müzakere kapılarını açmıştı. Ülke siyasetinin en güçlü partisi En-Nahda, “artık bu kadarının fazla olduğunu” ve Cumhurbaşkanının bu yetkilerini tanımayacaklarını ilan etti.
Parlamentodaki en büyük ikinci parti Tunus’un Kalbi de Cumhurbaşkanı Said’i önceden tasarlanmış bir darbeyi yürütmekle suçladı. Parti yetkilisi Usame el-Halifi Twitter’daki paylaşımında “Bu planlanmış darbeye karşı ulusal bir uyum çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Tepkiler üzerine açıklama yapan Said, diktatörlük emellerinin olmadığını, yaptıklarının anayasal sınırları içerisinde olduğunu ve Tunusluların haklarını koruyacağını söyledi.
Hemen ardından diğer dört siyasi parti de Cumhurbaşkanı Kays Said’in meşruiyetini yitirdiğini, yasama ve yürütme yetkilerini ele geçirerek bir darbe yaptığını ilan ettiler.
Demokratik Akım, Afak Tunus, Cumhuriyetçi Parti ve Tekettul partileri yaptıkları ortak açıklamada Said’in hareketinin mutlak bir güç tekeli oluşturduğunu söylediler.
Bu dört parti, Tunus siyasetine yön veren partilerden olmasalar da özellikle Demokratik Akım’ın Cumhurbaşkanı Said’e yakın oldukları biliniyordu. Bu açıklamayla Cumhurbaşkanı’nın üzerindeki baskı artacak gibi görünüyor.
Kays Said, temmuz ayında parlamentoyu yoğunluğu git gide artan halk protestoları ve ekonomik durgunluk sebebiyle dağıttığını açıklamış ve yasama yetkisini de üstlendiğini duyurmuştu.
Said daha önce Başbakan Hişam el Meşişi’yi de görevden almıştı. Hatta Meşişi’nin istifa etmesi için Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda darp ettirildiği dahi konuşulmuştu.
Raşid Gannuşi Cumhurbaşkanı’nın ekonomik durumdan ötürü parlamentoyu dağıtmasına karşılık olarak Independent’ta bir yazı kaleme almış ve şunları söylemişti: “2011 yılında haklarını talep etmek için diktatörlük karşısında cesaretle ayağa kalkan Tunus halkı için 10 yıl demokratik ve müreffeh bir ülke inşa etmeye çalıştık. Ekonomiler dalgalanır ve ekonomilerde reformlar yapılabilir – ancak özgürlükler bir kez elinizden alındığında geri kazanmak çok zordur. Yarattığımız şey mükemmel değil ama daha iyi bir Tunus için en iyi şansı sunuyor.”