Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali ve yeniden yargılama kararı vermesine rağmen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay serbest bırakılmadı.
İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin TİP’in tutuklu milletvekili Can Atalay hakkındaki “hak ihlali” kararına uymadı ve kararı Yargıtay’a gönderdi.
Bunun üzerine Can Atalay avukatları aracılığı ile twitter hesabından şu açıklamayı paylaştı:
“Basına ve Kamuoyuna,
- 25 Ekim günlü Anayasa Mahkemesi kararının yerine getirilmediği her bir dakikanın bu ülkede yaşayan herkesin hak ve özgürlüğünü korumakla yükümlü devletin niteliklerine zarar verdiği açıktır. Ancak “ikili devlet” anlayışını kabul etmiyoruz. Buna alışmayacağız.
- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine neredeyse bir kılavuz açıklığında yazılan Anayasa Mahkemesi kararını, başka bir merciye “gereği için” göndermesinin açık hukuka aykırılığının HSK tarafından soruşturulmasını talep ediyorum.
- Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasına ilişkin bir “irade” var ise bu iradenin 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanına ait olamayacağı açık olduğundan hukuka bağlı olmayan Devlet hayalinin sahipleri kimlerdir?
- Üyesi olduğum TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu yargı kararıyla oluşan hak ihlalinin giderilmesi için verilen karara uyulmayarak ihlalin devam ettirilmesinin araştırılması başlıklı gündemle toplantıya davet ediyorum.
- TBMM’yi yargının yerine geçerek karar verenlerin kim olduğunu araştırmaya ve Anayasal düzeni askıya almaya teşebbüs edenleri tespit etmeye davet ediyorum.”
Atalay’ın avukatları, arkadaşları ve partililer de Çağlayan Adliyesi önünde protestolarını sürdürüyor.
AYM kararının uygulanmamasına ise tepki büyük. Açıklamalardan bazıları şöyle:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Yargı talimatla karar verdi”
“Can Atalay niye içeride? Hangi gerekçeyle? Yargıtay talimatla karar verdi. Bu kişi başka bir partinin milletvekili ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir özelliği var: Nerede bir haksızlık, adaletsizlik varsa, CHP kapı gibi onların yanındadır.”
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: “Can Atalay’ın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz”
“Can Atalay şahsında, mevcut olan hukuk katledilmeye çalışılıyor. 13. Ağır Ceza Mahkemesi AYM kararını hiçe sayarak Can Atalay’ın serbest kalmaması için dosyayı Yargıtay’a iletti. Can Atalay’ın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz ve bu konuda üzerimize düşen bütün mücadeleyi cezaevinde bulunan bütün arkadaşlar için ortaya koyacağımız belirtmek istiyoruz.”
Prof. Dr. Adem Sözüer: “Yargıtay’ın bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verme yetkisi bulunmamaktadır”
“Anayasa Mahkemesi daha açık nasıl yazabilir ki!
Yerel mahkemeye Can Atalay’ı serbest bırak ve yeniden yargılama yap diyor.
Enis Berberoğlu, İlker Başbuğ vb. tüm dosyalarda AYM’nin ihlal kararları ilk derece mahkemesine gönderildi ve mahkemeler tutukluluğa ilişkin bir karar verdi. İhlal kararının Yargıtay’a gönderilmesi şeklinde bir usul hiç izlenmedi.
AYM; verilen mahkumiyet kararının Anayasanın 19. maddesi uyarınca özgürlük ve güvenlik hakkına aykırı olduğunu belirterek ihlal kararı verdi. İhlal kararının sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi. Ayrıca kararın son paragrafında, başvurucunun tahliyesinin gerektiğini ve kesin hükmün tüm sonuçlarıyla kaldırıldığını açıkça belirtti.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi, nihai tutukluluğa itiraz kararını Yargıtay’ın verdiği gerekçesi ile başvuruyu Yargıtay’a havale etmiş ise de, AYM’ye başvuru için başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğinden yüksek mahkemeye giden dosyaların neredeyse tamamı zaten Yargıtay’ın verdiği son karardan sonra AYM’ye gitmektedir. Yargıtay, denetim makamı pozisyonda olup, ihlal kararı 13. Ağır Cezanın verdiği mahkumiyet kararına ilişkindir. Dolayısıyla, AYM’nin ihlal kararının sonuçlarını ortadan kaldırma görevi ilk derece mahkemesine aittir.
Yargıtay mahkumiyet kararını onamak suretiyle dosyadan el çekmiştir. Yargıtay’ın bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verme yetkisi bulunmamaktadır.”
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu: “Yerel mahkemenin AYM kararına direndiği kaçıncı örnek bu?”
“Bir yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararına direndiği kaçıncı örnek bu…
Kararı beğenmezsiniz, eleştirirsiniz ayrı ama Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağladığına ilişkin Anayasa’nın 153. maddesini yok sayarsanız hukuk devleti adına elde hiçbir şey kalmaz!”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal: “Türkiye’de doğrudan iktidarın talimat ve gözetimi altında yürüyen bu tür siyasi davalarda mahkemelerin iradesi yoktur”
“Tip Mv Can Atalay üzerinden yürüyen Yargı süreci, Türk Adalet Sistemi için bir turnusol testidir!
Anayasa Mahkemesi, oybirliğiyle ‘hak ihlali’ kararı vermesine ve Başkan Zühtü Aslan’ın uyulmadığı takdirde ‘yorum kakafonisi olur’ uyarılarına rağmen ilgili Ağır Ceza Mahkemesi sürüncemede bırakarak hukuksuzluğu uzatma yolunu tercih etmiştir.
‘Erdoğan’ın müsade ettiği kadar hukuk ülkesi’ Türkiye’de doğrudan iktidarın talimat ve gözetimi altında yürüyen bu tür siyasi davalarda mahkemelerin iradesi yoktur ve hiçleşmiştir!
‘Herkes eşittir ama birileri daha fazla eşittir’ anlayışının yansıması olarak Türk Yargısı’nın zamana, şartlara ve kişilere göre değişen karar ve uygulamaları Türkiye’nin kamu düzenini tehdit eden en birincil tehlikedir!
Şimdi ‘büyük demokrat ve hukuk devleti sevdalısı’ Hukuk’u çürüten Erdoğan, ‘Yeni Anayasa’ yapacakmış!
Şair Eşref’in veciz ifadesiyle ‘suları hariç heryeriniz akıyor!’”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ: “Can ATALAY ne düşünürse düşünsün, hangi fikirde olursa olsun ortada Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş bir hak ihlali kararı bulunmaktadır”
“Zafer Partisi’nin ne Can ATALAY, ne de TİP ile siyasete ve hayata bakışı benzer değildir. Zafer Partisi için TİP; vatan ve Türk düşmanı HDP/PKK’nın kanatları altında siyaset yapan, Türkiye’nin demografik işgalini onaylayan, neoliberal rant-sömürü düzenine ve ucuz sığınmacı işçi üzerinden, Türk işçisinin işini kaybetmesine karşı çıkmayan çakma solcu, sosyete sosyalisti bir partidir. TİP ile hukuk zemini haricinde hiçbir zaman aynı çizgiye gelmemiz de mümkün değildir. (Buraya TİP’in milliyetçi gazeteci ve gençler Ergenekon benzeri operasyonlar ile tutuklanırken suskun kaldığını da ekleyelim) Ancak Zafer Partisi olarak her ne sebeple olursa olsun hukuk devletinden de taviz vermeyiz. Türk Milleti, İstiklal Harbi’ni dahi hukuk çerçevesinde gerçekleştirmiş devlet geleneğine sahip bir millettir. Bu sebeple; Can ATALAY ne düşünürse düşünsün, hangi fikirde olursa olsun ortada Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş bir hak ihlali kararı bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin kesin nitelikteki ihlal kararının gereği, kararın gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yerine getirilmelidir. Can ATALAY’ın hürriyet hakkı sınırlandırıldığından, ihlal kararının gereğinin bir an önce yerine getirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte kamuoyunda dosyanın mahkeme başkanı tarafından Yargıtay’a gönderildiği iddiası yer almaktadır. Yargıtay; ne tahliye kararı, ne de başka bir karar veremez zira dosyaya bakma yetkisi bulunmamaktadır. Eğer böyle bir durum söz konusu ise Mahkeme Başkanı açıkça görevini ihmal etmektedir. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Anayasa’nın 138. Maddesi kapsamında bağımsız bir şekilde hareket etmeli ve görevini yerine getirmelidir. Çünkü günü geldiğinde, bugün ihlal ettiği hukuk kendisine de lazım olacaktır. Adalet mülkün yani devletin temelidir. Adaletin yok olduğu düşüncesine neden olacak karar ve eylemler aslında devlete karşı düşmanlık eylemleridir. Adalet, sırtını saraya dayayan avukat gruplarının, tarikat ve cemaatlerin pazarlıklarının pençesine bırakılır ise devletin kurumsal kimliği çürümeye devam eder. Ülkemizin “Rabbim verdikçe veriyor” zihniyeti ile 15 Temmuz darbesine geldiği unutulmamalıdır. Sonuç olarak Zafer Partisi Adalet Mülkün Temelidir ilkesinin uygulanmasını talep etmektedir.”
ANAP Eski Genel Başkanı Nesrin Nas: “Bu karar hepimiz için verildi”
“Can Atalay’ın serbest bırakılmaması Can Atalay’ın sorunu değil. Can Atalay onuruyla dimdik durur ve o hapishanede yatar. Tıpkı Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak gibi. Bu karar hepimiz için verilen bir karardır. Bize haklarınız, özgürlüğünüz biz istersek var, istemezsek yok diyorlar. Hepimizin ellerinde tutsak olduğunu ilan ediyorlar. İçeride ya da dışarıda olmamız farketmez.”