Bugünlerde, bazı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için en önemli haber, azınlık vakıfları için hükümetin hazırladığı yeni seçim yönetmeliği…
Cumhuriyet döneminin başında vatandaşlıktan çıkarılan gayrımüslimlerin mülklerine el kondu. Ardından yıllar içinde kültürel varlıkları tahrip edildi, vakıf mallarına devlet tarafından el kondu ve cemaatler fakirleştirilip sindirildi.
Son otuz yılda devlet bir baskı aracı daha geliştirdi: azınlık vakıflarında seçim yaptırmamak. Bu sayede devletin ‘makbul’ saydığı kişiler uzun yıllar vakıfların başında kaldılar ve yolsuzluklara, rant paylaşımına kapı açıldı.
Nihayet şimdi devlet azınlıkların kendi vakıflarını nasıl yöneteceklerine dair bir seçim yönetmeliği hazırladı. Devlet, vakıfların kendi seçim yönetmeliklerinin olmasını istemiyor ve bu kurumlar hemen her adımda Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağımlı hale getiriliyor…
Yani devletin azınlık stratejisi iktidar farkı tanımadan aynen devam ediyor…
İnsan Hakları Ortak Platformu’nda (İHOP) Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği ve Yurttaşlık Derneği’nin ortak imzasıyla yayımlanan “Azınlık Vakıflarının Yeni Seçim Yönetmeliği Bu Vakıfların Özgür ve Demokratik Seçim Yapmasını Engelleyecek Niteliktedir” başlıklı metinde yeni seçim yönetmeliği eleştiriliyor.
Ortak açıklamanın tam metni şöyle:
Azınlık vakıflarının seçimlerini düzenleyen yönetmelik 19 Ocak 2013 tarihinde iptal edilmişti ve azınlık toplumları dokuz yılı aşkın süredir vakıf yönetim kurulu seçimlerini yapamamakta idi. Bu da azınlık toplumlarının kurumlarının idaresini zorlaştırmış, azınlık vakıfları yönetim kurullarını yenileyememiş ve bu da örgütlenme özgürlüğü açısından önemli hak kaybına yol açmıştır.
2 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilan edilen İnsan Hakları Eylem Planı’nda bu yönetmeliğin Nisan 2022’de yayınlanacağı belirtilmişti. Nihayet dokuz yıldan fazla bir süre Anayasa, her türlü yasa ve yasa yapma tekniğinin ihlali ile geciktirilen bu seçim yönetmeliği 18 Haziran 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu yönetmelikle birlikte iyileştirme yerine daha da vahim sorunlar ortaya çıkmıştır. Beklenenin aksine bu yeni yönetmelik eskisinden daha kısıtlayıcı olmuş, seçim tertip komitesinden başlayarak aday ve seçmen listelerinin tamamı Vakıflar Genel Müdürlüğünün onayına bağlanmıştır. Bu yeni yönetmelik ile azınlık toplumlarının demokratik ve özgür seçim yapmalarının önüne kalın bir set çekilmiştir. Ve neredeyse azınlık toplumlarının kendilerini özgürce seçme, seçilme ve yönetme hakları ellerinden alınmıştır.
Bu yönetmelik hem Anayasa’nın eşitlik ilkesine hem de zaten Türkiye’nin azınlıklarına hiçbir zaman tam uygulamadığı Lozan Antlaşması’na aykırıdır. Türkiye resmi olarak zaten dar anlamda yorumladığı azınlıkların haklarını koruyup her türlü kolaylığı göstermekle yükümlü olduğu halde, bu yönetmelikle yeni bir eşik atlayıp azınlık toplum kurumlarının her türlü yönetimine ve seçimlerine karışmaktadır; belki de bazı azınlık vakıflarının zapt edilmesine veya tayinle idare edilmelerine kadar gidecek bir yol açılmıştır. Bu asla kabul edilemez!
Ayrıca yönetmelik, azınlık toplumlarının yüzyıllardır kendilerine ait hastanelerin de idaresini bir nevi Sağlık Bakanlığının idaresine sokarak, bu bakanlığın onayını alan başka bir Yönetmelik ile düzenleme esası getirmiştir. Ve diğer vakıfların aksine hastane seçimlerinin tamamlanması için 2023 sonuna kadar süre tanımıştır. (Madde 15 ile getirilen istisna). Azınlık vakıfları bir bütündür ve bütün vakıflar o toplumların tamamına aittir, istisna yapılamaz. Zaten 5737 No’lu Vakıflar Yasasında da belirtildiği gibi vakıf yöneticilerinin seçim ve usul esasları TEK bir yönetmelikle belirlenir. İdare bu kurumları istediği gibi ayıramaz, yasal olarak da istisna getiremez. İdarenin azınlık kurumlarını kafasına göre bölme/ayırma gibi bir tasarrufu olamaz.
Yeni yönetmelik özellikle İstanbul’daki vakıflar için yeni bir güçlük daha getirmiştir; vakıf seçimleri için milletvekili seçimlerini esas alan “bölgesel seçim sistemi” getirilmiştir ve seçmenler ve seçilecekler için de seçim tarihi itibarıyla en az altı aydan beri seçim çevresinde ikamet etme şartı aranmaktadır. Nüfusları zaten az olan azınlık toplumları için o seçim bölgesinde en az altı ay yaşamış olma şartı en azından düşüncesizlik veya kötü niyetliliktir. Yönetmeliğe göre İstanbul ili dışındaki cemaat vakıfları, gerekçelerini hazırlayarak seçim çevresi değişikliği talebinde bulunabilirler. Ancak bu değişiklik ve talepler de bütün diğer koşullarda olduğu gibi yine Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından incelenerek karara bağlanacaktır.
Bütün bu çerçeve içinde ve yönetmelikte yer alan diğer kısıtlayıcı hükümler göz önüne alındığında, bu yönetmelik iptal edilmeli ve azınlık toplumlarıyla istişare edilerek yeniden ve çağdaş ihtiyaçları göz önüne alınarak demokratik seçimleri mümkün kılan yeni bir yönetmelik hazırlanmalıdır.
Türkiye Avrupa Konseyi’nin Ulusal Azınlıkların Korunmasına dair Çerçeve Sözleşmesini bir an önce imzalamalıdır.