İlham alınan sanatçıların şarkılarından bir sonraki neslin şarkılarına sızan melodiler; bugünün koşullarıyla yeniden yaratılmak istenen eski sound’lar; saygı duruşuyla kopyalama arasındaki çizgiye takılıp düşenler ve her şeyi kitabına göre yapmaya çalışsa da müzik endüstrisi içindeki canavarlara yem olanlar… Telif savaşlarında bu hafta Tom Waits’in sesini reklamcılardan korumak için verdiği mücadele var.
Bir dinleyicisinin “Üç gün uykusuz kaldıktan sonra bir gece çeyrek galon burbon ve bir paket sigara içip üstüne bir paket de jilet yutmuş gibi” diye tanımladığı derin ve çatallı sesi, Tom Waits’in alametifarikası. Waits, markaların bu sesten kâr etmesini engellemeye kararlı. 1981’de bir köpek maması reklamını seslendiren sanatçı, daha sonra pişman olmuş ve aynı hatayı tekrarlamamayı aklına koymuş. “Kendi sesini keşfetmek ve seni eşsiz yapan niteliklerin karışımını bulmak, bir sanatçının yolculuğunun parçası. Bu tıpkı yüzün gibi, kimliğin gibi,” diyor ve ekliyor, “birinin gösteri için sesimi taklit etmesi sorun değil, bundan keyif alıyorum. Sesi yaratıcı bir öğe olarak kullanan insanlarla, sigara ve iç çamaşırı satan insanlar arasında bir ayrım yapıyorum. Burada büyük bir fark var ve hepimiz bu farkı biliyoruz.”
Waits, 1988’de Los Angeles’ta katıldığı bir radyo programının reklam kuşağında, Frito-Lay’in SalsaRio Doritos cipsi için hazırladığı reklamı duyuyor ve reklamdaki sesin kendi sesine olan müthiş benzerliği karşısında şaşkınlığa düşüyor. Reklamdaki ses, Tom Waits taklidiyle bilinen Dallaslı müzisyen Stephen Carter’a ait. Waits, reklamdaki sesin kendisine ait olduğunun düşünüleceğini öne sürerek, Frito-Lay’e dava açıyor. Sanatçının, kendisiyle özdeşleşen belirgin ses rengi üzerinde hak sahibi olduğunu iddia eden avukatları, Bette Midler ve Ford Motor Company arasındaki bir davaya atıfta bulunuyor. Ford’un reklam ajansından gelen teklifi geri çeviren Midler, ajansın reklamda kendisini taklit eden bir oyuncuyu oynatması üzerine şirkete dava açıyor ve kazanıyor. Tom Waits’in davası da Midler’ınki gibi zaferle sonuçlanıyor ve Frito-Lay, sanatçıya 2,5 milyon dolar tazminat ödüyor.
Frito-Lay davası yeterince yankı bulmamış olacak ki, Audi ve Opel de aynı hatayı yapıyor. Audi’nin İspanya, Opel’in Almanya’da yayımlanacak reklamları için ajanslar önce Tom Waits’e teklif getiriyor; reddedilince de sesi ona benzeyen şarkıcılarla çalışıyor. Tahmin edeceğiniz gibi ikisi de açılan davaları kaybediyor. Waits’in Heartattack and Vine şarkısını kullanmak isteyen Levi’s ise, daha kıvrak bir manevrayla, şarkının başka bir sanatçının cover’ladığı ve lisans sahibi olduğu versiyonunu tercih ediyor. Marka, tazminat ödemekten kurtulsa da Waits’in girişimleri sonucu Billboard Dergisi’nde tam sayfa bir özür mektubu yayımlamak zorunda kalıyor.
Tom Waits, reklamların kendi şarkıları için “doğal olmayan” bir kullanım alanı olduğunu düşünüyor. “Bu, yüzüme inek memesi dikilmesi gibi bir şey. Acı verici ve küçük düşürücü.” Waits’in şarkılarına verdiği değer, onları neredeyse kendi iradelerine sahip varlıklar olarak görüşü, şu cümlelerinde açığa çıkıyor; “Bazen bir şarkı, bir anda çıkagelir. Diğer zamanlarda şarkıyı birkaç gün kovalarsınız ve elinize hiçbir şey geçmez. Sonra onları bulduğunuz yerden geri getirmeniz gerekir ve bazen sizden kaçarlar. Bazen ölürler. Bazen önce hastalanıp sonra ölürler. Bazen onlar sizi öldürür… Şarkılar ilginç, küçük, duygusal veri araçlarıdır ve onları bir bagel gibi cebinizde taşırsınız.”