ABD’de başkanlık için Trump’la yarışan Demokrat aday Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’a ait olduğu belirtilen yazışmalara göre, Demokrat başkan adayının oğlu, Ukrayna Enerji şirketi Burisma ile ilişki içerisindeydi ve yönetim kurulundaydı. Mail’ler ayrıca Joe Biden’ın da şirket yetkilileriyle doğrudan temasa geçtiğini gösteriyor.
Adım adım mail’ler
Nisan 2014: Joe Biden’ın Ukrayna ziyaretinden bir hafta önce Hunter Biden, iş arkadaşı ve aynı zamanda Burisma Yönetim Kurulu üyesi Devon Archer’a şunları yazıyor:
“Benim adamın gelecek ziyaretinin duyurusu, bizim fikir ve önerilerimiz doğrultusunda değerlendirilmeli ama ne diyeceği ve ne yapacağı konusunda biz bir şey yapamayız. Başka bir deyişle gerçekten iyi bir şey olabilir, muazzam bir beklenti yaratacak düzeye de gelebilir.
“Anlaşmanın başlangıcı şimdi olmalı, benim adamımın ziyaretinden sonra değil.”
New York Post, “Benim adamım” lafının kesinlikle Baba Biden’ı işaret ettiği kanaatinde.
Mayıs 2014: Burisma yönetim kurulu üyesi Vadym Pozharskyi Hunter’a yazıyor: “Nüfuzunuzu şirketimizin faydasına nasıl kullanabilirsiniz?” Hunter Biden ise “Archer’la Katar’dayım, Burisma’ya yönelik resmi bir suçlama var mı?” diye cevap veriyor.
17 Nisan 2015: Pozharsky: “Sevgili Hunter, beni Washington’a davet ettiğin, babanla tanıştırdığın ve onunla vakit geçirme fırsatı tanıdığın için teşekkür ederim.”
Aralık 2015: New York Post’a göre Baba Biden, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko ve Başbakan Arseniy Yatsenyuk’a, Başsavcı Viktor Shokin’i görevden alması için baskı yapıyor. Sebebi ise savcının Burisma’yı soruşturması.
Gazete Biden’ın 2018’de bu olayı teyit edip “Onlara baktım ve ‘6 saatiniz var, Başsavcıyı kovmazsanız yardımları geri çekeriz’ dedim” cümlesini sarf ettiğini hatırlatıyor. Biden aynı hikâyeyi şöyle bitiriyor: “Ve tabii, o*** çocuğu kovuldu.”
Biden ise bu sözleri, Shokin’in yolsuzluğa karıştığı gerekçesiyle ABD tarafından kovulmasını talep ederken kullandığını savunuyor. Bu konudaki sorulara ise “Ben hiçbir zaman oğlumla deniz aşırı iş anlaşmaları hakkında konuşmadım” cevabını veriyor.
Mail’ler nasıl sızdı?
The Daily Beast’e göre sızma hikâyesinin baş kahramanı, John Paul Mac Isaac adlı bir bilgisayar tamircisi. Mail’lerin yer aldığı Macbook Pro’nun Nisan 2019’da Biden’ın memleketi Delaware’de kendisinin sahibi olduğu bilgisayar tamircisine bırakıldığını söylüyor.
Tamirci, bilgisayarın sudan hasar gördüğü için kendisine bırakıldığını, fakat bırakan kişinin bir daha da gelmediğini anlattı.
Bu kişinin Hunter Biden olup olmadığından emin olmadığını belirten tamirci, bilgisayarın üzerinde Joe Biden’ın vefat eden oğlu Beau adına kurulan vakfın etiketi olduğunu belirtti.
Bilgisayarı geçtiğimiz Aralık ayında FBI’a teslim ettiğini belirten Isaac, teslimattan önce bilgisayarın içindeki bilgileri kopyalayarak, bunu Donald Trump’ın avukatı Rudy Giuliani’nin avukatı Robert Costello’ya verdiğini söyledi.
Mail’ler sahte mi?
Brian & Eddie Krassenstein kardeşler, mail görsellerinde yer alan gariplikleri Medium köşesinde yazdı ve montaj olabilecek ayrıntıları sıraladı.
Mesela bazı mail’lerde ekran görüntüsü normal çözünürlükte olmasına rağmen, gönderenin isim amblemi garip bir şekilde pikselli şekilde yer almış. Krassensteinler görselleri bir deneme mail’iyle karşılaştırmış:
FBI, New York Post’a yaptığı açıklamada, yayımlanan belgelerin doğruluğu veya yanlışlığı konusunda yorum yapamayacağını belirtti.
Twitter ve Facebook’tan habere erişim kısıtlaması
Twitter, haberle ilgili bağlantıların ya da görsellerin paylaşılmasına kısıtlama getirdi, haberi tvitlemek isteyenlere, şirketin “hacklenme yoluyla elde edilmiş belgelerin paylaşılmaması” ilkesini hatırlattı:
Habere ulaşmak isteyen Türk kullanıcılar da linke tıkladığında bu yazıyla karşılaştı:
LA Times bu gelişmeyi “Facebook ve Twitter dezenformasyon yasağı çerçevesinde, Hunter Biden haberinin yayımlanmasını engelliyor” diye verse de, birçok yorumcu, bunun bir haber değil, “Giuliani gibi vekilleri sayesinde yayılan Rus propagandası” olduğunu savunuyor.
Cumhuriyetçiler ve Trump kampanya ekibi ise Twitter ve Facebook’un tavrını Silikon vadisinin siyaseti dizayn etme girişimi olarak değerlendiriyor.
Missouri Senatörü Josh Hawley, Twitter’da şu cümleyi kullandı:
“İnanılmaz. Twitter da Facebook’un New York Post sansürüne katıldı. Büyük teknoloji firmalarının bu seçimleri satın almak istediği fikrine kapılıyor insan.”