Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ana hissedarı olduğu Bankalararası Kart Merkezi’nde (BKM) ihaleye fesat karıştırma, dolandırıcılık ve zimmet iddialarıyla yürütülen soruşturmada sekiz kişi tutuklandı.
Kurumdaki usulsüzlüklerin, TCMB’nin kendi iç denetimiyle ortaya çıktığı öğrenildi.
Bu ihalelerde kamu zararının 100 milyon TL’yi aştığı belirtildi.
Tutuklananlar arasında eski TCMB Başkan Yardımcısı Emrah Şener, eski BKM Genel Müdürü Baran Aytaş ve yardımcısı Bora Koç da yer aldı.
Mesele Ekonomi YouTube kanalında konuşan gazeteciler Erdal Sağlam ve Semih Sakallı, yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını masaya yatırdı.
Sağlam, özellikle tutuklu eski Başkan Yardımcısı Emrah Şener üzerinden yürüyen soruşturmanın perde arkasına dair dikkat çekici bilgiler paylaştı.
“Gaye Erkan usulsüzlükleri biliyordu ama soruşturma başlatmadı”
Sağlam’a göre, Merkez Bankası’nda Şener döneminde yapılan usulsüzlükler kurum içinde rahatsızlık yaratmıştı. Bu iddialar Gaye Erkan’a bildirildi, ancak Erkan herhangi bir adım atmadı: “Gaye Erkan’ın önüne dosya gitmedi ama kendisine sözlü olarak söylendi. Buna rağmen soruşturma izni vermedi. Yeni başkan Fatih Karahan göreve geldikten yalnızca birkaç gün sonra müfettişlerle yapılan görüşmelerin ardından soruşturmayı başlattı.”
Sağlam, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha sonraki aşamalarda haberi olduğunu tahmin ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Gaye Erkan’ın başkanlık konutunu Emrah Şener kullandı”
Erdal Sağlam, Hafiza Gaye Erkan’ın kullanmadığı ve parası Merkez Bankası tarafından ödenen konutu Emrah Şener’in kullandığını öne sürdü:
“Gaye Erkan, başkanlık lojmanını bıraktı, daha geniş bir daire tuttu, onun parası da verildi. Öyle olunca Emrah Şener başkanlık konutuna oturmuş. Ayrıldıktan sonra da 1 yıl Fatih Karahan’a bırakmamış orayı.”
“Emrah Şener 8-10 kişilik gruptan bir kişi”
Ekonomistler Kerim Rota ve Ömer Rıfat Gencal da değerlendirme yaptı.
Kerim Rota şöyle konuştu:
Bir kere 2015-2016’dan itibaren, yani yaklaşık 10 yıl öncesine gidelim, nepotizmden cesaret alan ve ekonomi yönetimini biz yapalım, ileride de biz yapalım, şu anda da etkili olalım diyen bir ekip ortaya çıktı. Artık buna ekip mi denir, takım mı denir, çete mi denir bilmiyorum. Ama amaçları o dönemdeki bütün kilit bürokratik atamaları yapmak, mümkün olduğunca buraya liyakatsiz insanları doldurmak, zeki ama güvenirlikten ve devlet adabından uzakta olanları da içine katarak bir ekip oluşturmaktı. Bence Emrah ikinci kısma giriyordu. Kendisini de gençliğinden beri tanıdığım için konuda biraz birkaç söz hakkına sahip olduğumu düşündüm. BDDK, Merkez Bankası, SPK, kamu bankaları oralarda bu ekipten habersiz bir daire başkanı bile atanamaz hale geldi. O zaman özel sektörde bir etkileri yoktu. Bu ekip özel bankaları etki etmenin yolunu da şöyle buldular. Bankacılık kanunu aykırı bir şekilde özel bankalardaki kendilerine göre oluşturdukları kar listedeki kişileri etkisiz hale getirmek için de bunları görevden almalarını söylediler. Bankacılık kanunu aykırı şekilde. İkimiz de bunun kurbanları olduk. Bir daha sektörde iş bulamaz hale getirdikleri 25, benim tahminime göre 25’e yakın bankacı oldu. Bu ekip en tepesinde bir 8-10 kişi sayabilirim. Bence Emrah da bunlardan bir tanesiydi diye şüpheleniyorum da tarzı güçlü kişilerle zamanında ilişki kurup ondan sonra onlardan görev ve proje almaya yönelik. Kamudaki ilk görevine atındıktan sonra da herkese irtibatını kesip telefonlarını değiştirip sosyal ortamlarda bile bir daha karşılaştığında görmezden gelen bir karaktere sahipti.
“KKM kararını bilip insider trading yapmaması mümkün müdür?”
Ömer Rıfat Gencal şu ifadeleri kullandı:
“8-10 milyon dolar civarında bir paraydı. KKM konusunda Merkez Bankası’nda KKM’yi bu şekliyle kurgulayıp ortaya koyabilecek bana göre tek bir kişi vardı. O da şu anda şüphelendiğimiz kişilerden bir tanesi. Bunu kurgulamış olup bu kurgudan sonra böyle bir şeyle ciddi bir düşüş olacağını bilmeyen yani burada içeriden öğrenenler tarafında insider trading yapıp yapmamış olması mümkün müdür diye düşünüyorum bir taraftan da. Yani şeytanın avukatlığını yapıyorum.”