Ana SayfaHaberlerKomisyonda Think Tank günü. Numan Kurtulmuş: "Dinleme faslının sonuna geliyoruz”

Komisyonda Think Tank günü. Numan Kurtulmuş: “Dinleme faslının sonuna geliyoruz”

Süreç komisyonu 12. toplantısında düşünce ve araştırma kuruluşlarının temsilcilerini dinliyor. Numan Kurtulmuş: "Dinleme faslının sonuna geliyoruz. Bunlarla ilgili çalışma dönemine gireceğiz." Roj Girasun: “Kürtlerin 3’te ikisinin süreçten beklediği ilk adım Demirtaş’ın serbest bırakılmasıdır.” Reha Ruhavioğlu: “Komisyon Amedspor, DEM milli maç izlesin.” Hatem Ete: “Sürece destek yüzde 60’ın altına düşmedi. Süreç henüz oy verme tercihlerini etkilemedi.”

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 12’nci toplantısını bugün yaptı. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığındaki komisyon, toplumun farklı kesimlerini ve sivil toplum örgütlerini dinlemeye devam etti.

Bugunkü toplantıda düşünce kuruluşları, ‘terörsüz Türkiye’ye ilişkin görüş ve önerilerini paylaştı. Toplantıya katılan kuruluşlar arasında SETA, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi, Ankara Enstitüsü ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi var.

Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Bizim açımızdan plan planladığımız gibi hatta planladığımızdan daha disiplinli bir süreç oldu. Kimsenin fikirlerine müdahale etmedik konuştuklarına müdahale etmedik. Ve her birisi de kayda geçti. Ortak olana söylenen hususlardan birisi eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak. Ve Türkiye siyaset bakımından da çok önemli bir eşik aşılmış olacak. Ümit ederim ki en kısa süre içerisinde şimdiye kadar getirdiğimiz disiplin ve çalışma bütünlüğü için çalışmalarımızı tamamlayarak Meclisi millet adına yattığınız bu vazifenin bir sonucu olan görüşlerimizi bir rapor olarak ifade etmek ve iletmek.

“Son iki gündür New York’ta tarihi oturumları şahitlik ettik. Bu kadar büyük katılımla Gazze oturumunun gerçekleşmiş olması ve on ülkenin BM genel kurulu münasebetiyle Filistin tanıma kararı almış olması her türlü takdiri üstündedir.

“20 Ağustos’ta kendisini komisyonda ağırladığımız çok değerli Vahdettin Kaygan Bey’i, İHH yönetim kurulu üyesini kaybettik. Allah rahmet eylesin.

“Çalışma döneminin içerisine gireceğiz”

“Bugüne kadar 80 arkadaşımız burada dinledik. Bazı STK‘lar bir bazıları birden fazla kişiyle temsil edildi. Yaklaşık 50 saati aşkın bir çalışma ortaya koyduk. 11 toplantıda fevkalade verimli çalışmalar yapıldı müzakereler yapıldı. Yaklaşık 830 sayfa tutanak tutulmuş oldu. Muhtemelen Ekim ayı içerisinde önümüzde gündemimizde olan gündemimizde olan sizlerden gelen tekliflerle diğer STK’ları da dinlenmeleri sağladıktan sonra artık meclisin genel kuruluna yapacağımız tekliflerin hazırlığını yapacağız. Gerekli yasal düzenlemeler gerek oluşturacağımız komisyonun çalışma raporu olsun bunlarla ilgili çalışma döneminin içerisine gireceğiz.”

Kurtulmuş’un konuşması sonrası Komisyon’da dinlenecek düşünce kuruluşları temsilcilerinin konuşmalarına geçildi.

Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun: “Kürtlerin sosyolojik değişimi kaçınılmaz olarak bir çözümü dayatıyor. Yani bugün içinde olduğumuz sürece sadece devlet ve örgüt arasındaki müzakereler olarak bakmamak gerekir. Kürt sosyolojisi artık yerleşik, şehirli, daha eğitimli ve Türkiye ile daha entegre. Kürtler hem Türkiyeleşiyor hem de Kürtlük bilinci artıyor. Bu ilk başta paradoks gibi görünse de aslında bu bir sentez. Türk ve Türkiyelilik tartışması bile bir ayrışma talebi değil, aksine Kürtler Türkiye’nin kimliğinin bir parçası olmaya çalışıyor. Bütün bu sosyal değişim Kürtlerin silahlı mücadeleye bakışını da değiştirdi. Kürtlerin yüzde 65’i silahla hak aranmasına kategorik olarak karşı olduğu görülüyor. Geriye kalan yüzde 35’i oluşturan yüzde 20’lik kesim ise kaygılı ve tereddütlü. Sadece kalan yüzde 15’lik kesim silahla hak aramaya onay veriyor. Ortada bir sosyal değişim ve bunun dayattığı bir çözüm var.  Siyaset bu sosyal değişime uyum sağlamalı, önünü açmalı, kendini ve devleti dönüştürmeli.”

Murat Yeşiltaş, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Merkezi Vakfı (SETA): “Örgütün feshi kritik bir kazanımdır ancak güvenlik alanında bir kazanım demek değildir. Silahların susması sadece ilk adımlardan biridir. Kalıcı barış için daha kapsamlı, dayanıklı bir mimari inşa edilmelidir. Sürecin başındayız. Riskler ve belirsizlikler elbet vardır ama Türkiye bu süreci avantaja dönüştürebilir. Türkiye’nin kendine has bir modeli hayata geçirmesi mümkündür. Devletin kapasitesi geçmişe nazaran çok daha güçlüdür. PKK’nın ciddi zayıfladığı dönemde bu süreç yaşanmaktadır. Uluslararası konjonktür Türkiye’nin lehinedir. Türkiye’nin bölgesindeki etkin diplomasisi de sürecin başarısında rol oynayacaktır. Toplumda barış beklentisi yüzde 77 oranını buldu. Toplumun süreci desteklediğini belirledik. Toplumun yarısı sürece dair samimi bir tutum olduğunu düşünüyor.”

Sedat Yurtdaş, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkan Yardımcısı: Umut hakkı herkes için uygulanmalıdır. Meclis şimdi çok daha cesur adımlar atabilir. Kürt kimliği anayasal düzeyde tanınmalıdır. Madde 42 ve 66’yı da kapsayacak şekilde Kürtçe’nin özgürce kullanılması anayasal güveneceye kavuşturulmalıdır. Geçmişle yüzleşme ve toplumsal hafıza çalışması yapılmalıdır. Arşivlerin açılmalıdır. Şeyh Said dönemi arşivleri de, sistematik faili meçhullerin yaşandığı dönemin arşivleri de açılmalıdır.

Reha Ruhavioğlu, Kürt Çalışmaları Merkezi (KSC): Bugün 103 yaşında bir cumhuriyetimiz var. Ancak bu cumhuriyet Kürt toplumunu yeteri kadar kapsayamadı. Önceki denemelerin başarısızlığı nedeniyle prestij kaybına uğraşan bir barış kelimesi var. Ayrımcılığın giderilmesinin vakti geldi. Silah bırakanların eve nasıl döneceğini tartışmamız gerekiyor. Ben silah yakma törenini izledim. O insanlar mağaralarına geri dönmemeliydi. Dönerken çok yavaş ilerlediler, ayakları geri geri gitti. Madem silahlar yakılıyor, o insanların geri dönüşü sağlanmalı. TBMM komisyonu bir icra makamı aynı zamanda. Meclis başkanı ve komisyon üyeleri Diyarbakır’da Amedspor’un maçını izleyebilir. DEM Parti heyeti de, komisyonla birlikte Türkiye’nin maçını izleyebilir. Böyle beklentiler var.

Resim

Hatem Ete, Ankara Enstitüsü Direktörü: “Toplum bu meseleyi siyasetin sosyal sorumluluk projesi olarak görüyor. Sürecin yönetilme tarzına bir güvensizlik var. Bu mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesine dönük diye düşünenler var. Somut gelişmeler olduğunda toplum, bu meselenin bir yerlere gidebileceğine inanacak. Bir yasal düzenleme meselesinin kapsamı ve boyutu çok önemli. Yasal düzenleme sadece PKK’nın silahsızlandırılmasıyla sınırlı kalmamalı, demokratik ve barışçıl adımların da temeli atılmalı.

”Yasal düzenleme için Suriye’deki süreç ön koşul olarak mı görülecek, yoksa PKK’nın silah bırakmasını sağlamaya öncelik verilip Suriye dosyası zamana mı bırakılacak? Bence sürecin kaderini etkileyecek soru bu. Ben Suriye’deki gelişmelerin kendine ait bir ritmi olduğunun farkına varılmasını ve önceliğin Türkiye’deki meseleyi sonuçlandırmaya verilmesini daha doğru buluyorum. Suriye işine müdahil olan aktörlerin çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’deki süreci Suriye takvimine entegre etmenin siyasal açıdan doğru ve pragmatik bir tutum olmadığını düşünüyorum. Altını çizmek istediğim son nokta, sizin de önümüzdeki günlerde gündeminize alacağınız yasal düzenlemeler ile ilgili. Devlet ile PKK arasında silah bırakma ile yasal düzenleme safhalarının eş zamanlı mı art arda mı yürütüleceği üzerine görüş ayrılığı mevcut. Bu görüş ayrılığı geride bıraktığımız 2 aylık sürenin durağan geçmesine yol açtı. Bu durağanlığı daha fazla sürdürmek birçok soruna yol açacağı için, bir şekilde meseleyi gündelik taktiklerden öte stratejik bir boyutla gören aktörlerin devreye girerek bu durağanlığı aşacağına inanıyorum. Bu çerçevede, Komisyon’un önümüzdeki dönemde nasıl bir çalışma yürüteceği önemli olacak.”

Yüksel Genç, Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi (Saham): “Sürecin toplumsallaştırılması ve toplumsal rızanın geliştirilmesi için güveni artırmak gerekiyor. Kürt nüfusu genelinde yaptığımız araştırmalar; PKK’nın kendini feshetmesinin bölgede destek gördüğünü gösteriyor. Sürecin kalıcı barışa evrilip evrilemeyeceği konusunda ise şüpheler var. Sürecin başarısı için meclise işaret ediliyor. Güven artırıcı önlemlerin hızlıca alınması gerekiyor. Bunlar da şöyle: Sahada yüzde 65 oranında infaz kanununda değişiklik var. (Doğu ve Güneydoğu). Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması (yüzde 60 beklenti), hasta tutsakların serbest bırakılması (yüzde 68), umut hakkı tanınmalı (yüzde 69), kayyım son bulmalı (yüzde 71.2), siyasi af hızla gelmeli (yüzde 70’i aşan oranda beklenti var). İstanbul’a yapılan operasyonlar süreci güveni düşürüyor.”

- Advertisment -