Recep Tayyip Erdoğan 2000’lerin başında iktidara yükseldiğinde, kendisini Avrupa Birliği üyeliğini önceleyen bir Müslüman demokrasinin lideri olarak tanıtmıştı. Yavaş yavaş ama aralıksız bir şekilde, rol modeli Şi Jinping ve Vladimir Putin olan bir sert adama evrildi. Binlerce siyasi tutuklu hapishanelerinde çürüyor. Ama hiçbir olay bu berbat dönüşümü, “hükümeti devirmeye teşebbüs ve ajanlıkla” suçlanan Osman Kavala meselesi kadar kuvvetli bir şekilde resmetmiyor.
Bay Kavala, 63 yaşında mülayim bir işadamı, hayırsever ve Türk-Ermeni biraradalığını destekleyen inisiyatifleri ile bilinen bir kültürel aktivist. Hiçbir zaman siyasetçi veya muhalefet lideri olmadı ama Erdoğan’ın nefret ettiği Türkiye’nin liberal, seküler yüzünün bir temsicisiydi.
Yaklaşık 3 yıl önce, yaka paça hapse atıldı ve iktidar medyasının mesnetsiz suçlama kampanyasına konu oldu; Sayın Erdoğan ondan Türkiye ve dünyada sayısız komplo teorilerine konu olmuş “meşhur Macar Yahudisi” George Soros’un yerli işbirlikçisi diye bahsetti.
Kavala nihayetinde 2013’te İstanbul’da patlayan hükümet karşıtı protestoları organize etmekle suçlandı. Türkiye’nin de tâbi olduğu AİHM ise geçtiğimiz Aralık ayında, derhal serbest bırakılmasına karar verdi.
İki ay sonra, Türk mahkemesi tarafından tahliye edildi. Ama Erdoğan’ın karardan şikâyetçi olmasıyla Kavala hakkında henüz hapishaneden ayrılmadan önce yeniden gözaltı kararı çıkarıldı.
Uçuk iddialara dayandırılan gülünç bir iddianame ile yargılanan Kavala, ABD’li üniversite hocası Henri Barkey’le birlikte Erdoğan’a karşı 2016’daki darbede yer almakla suçlanıyor.
Bu davayla ilgili tek rahatsız edici olan, tanınmış bir Türk entelektüeline ve seçkin bir akademisyene yapılan zulüm değil; Baş muhalifini zehirletmekle suçlanan Putin’in bile çılgınca bulacağı bir mantığın yerleşmiş olması. Bu dava, Erdoğan’ın istediği herhangi birini herhangi bir sebepten hapse atabileceğini gösteriyor.
ABD vatandaşlarını müdafaa etmekle övünen Dışişleri Bakanlığı’nın Barkey ve Kavala için de bir şekilde baskı uyguladığını düşünmüş olabilirsiniz. Alt seviye yetkililerin birkaç demeci dışında, hayır uygulamadılar.
Deli saçması iddialara dayalı suçlamalarla siyasi rakiplerini tehdit etmek Başkan Trump’ın da favori taktiği haline gelmeye başladı.