Ana SayfaDış HaberÇin’in davetiyle Uygur Özerk Bölgesi’ne giden Türk gazeteciler eleştirecek bir şey ‘bulamadı’

Çin’in davetiyle Uygur Özerk Bölgesi’ne giden Türk gazeteciler eleştirecek bir şey ‘bulamadı’

Türkiye’den bir grup gazeteci, Çin’in resmi davetlisi olarak Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ne gitti. Gazeteciler, Uygur bölgesinde baskı iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Erkin Öncan, heyetin rotasından çıkarak 'yüz tanıma teknolojisi ve turnikeyle girilen' mahalleyi görüntüledi. Muhtarlıklardaki online asistanlar, ‘iyi iş puanı’na göre hediyeler ve TikTok videosu çekmek için stüdyolar dikkat çekti. Gazeteciler, en büyük tepkiyi çeken “toplama kampları”nı ziyaret etmedi ve herhangi bir değerlendirme yapmadı.

Çin, İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya karşı kazanılan zaferi görkemli bir törenle kutladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’deki Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’nde Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan liderleri ile temaslarda bulundu. 20’den fazla ülkenin katıldığı Çin’in ‘Zafer Geçidi Töreni’ne ise Türkiye’yi temsilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da Fidan’a törende eşlik etti.

Türkiye’den bir grup gazeteci ise Çin’in resmi davetlisi olarak Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ne gitti.

30 Ağustos’ta Çin’e varan gazeteciler bir hafta boyunca bölgeyi dolaşacak.

“İsteyen camilerde ibadetini yapıyor, isteyen dans ediyor”

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller, Uygurca müzik eşliğinde dans eden bir grubun videosunu X hesabından paylaştı.

Bölgede olan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Güller’in videosunu alıntılayarak Uygurların durumuna ilişkin pozitif yorumlar yaptı:

“Burası Çin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin Başkenti Urumçi’nin tarihi çarşısı. Sıradan bir gün, pazartesi. Alışverişe ya da gezmeye gelen Uygur Türkleri ve kent sakinleri, yani sıradan insanlar müzik eşliğinde dans ediyor. Dans edenler sürekli değişiyor. Şarkı sözleri Uygur Türkçesinde.. İnsanlar gördüğüm kadarıyla hayatlarından memnun. Ben de M. Ali Güller ile Oradaydım… Şaşkınlık ve hayranlık arasında gidip geliyor insan. Doğuda modernleşmenin başarı alanlarından bir ülke burası. İsteyen camilerde ibadetini yapıyor isteyen dans ediyor. Laik bir ülke. İşsizlik yok canlı bir ticaret var. Kent son 30 yılda çağ atlamış.”

Demirağ, oteldeki yangın önlemini övdü

24 Saat gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Urumçi’de kaldıkları otelde yangın çıkması halinde kullanmaları için koyulan odalarına koyulan el feneri ile maskeyi fotoğraflayarak “Kartalkaya’da olsaydı, 65 insanımız can verir miydi?” dedi.

Çin ile iş birlikleri yapan Kırmızı Kedi Yayınevi’nin kurucusu Haluk Hepkon, Urumçi’de ziyaret ettikleri “Xinjiang’daki Terörizmle ve Aşırı Akımlarla Mücadele Sergisi”nden görseller paylaştı.

Sergide, Türkiye dahil çok sayıda ülkenin terör örgütü olarak kabul ettiği ve Çin’in yanı sıra Suriye ve Afganistan’da faaliyet gösteren Türkistan İslam Partisi’nin eylemleri gösteriliyor.

Muhtarlıkta TikTok stüdyosu, online asistan, hukuk danışmanlığı…

Çin’e yakın medya kurumlarında çalışan gazeteci Erkin Öncan, Türk heyetinin rotasından çıkıp kendi başına dolaştığı anlardan izlenimlerini paylaştı.

Türkiye’de tartışılan ‘yüz tanıma teknolojisi ve turnikeyle girilen’ mahallelerden birine giren Öncan, şunları söyledi:

“Nasıl girerim diye bakınırken benden önce giren bir dayının arkasından girdim. Kimse giremezsin vs demedi. İçeride konut binaları ve bazı dükkanlar dışında hiçbir şey göremedim, düz mahalle. Polis hiç göremedim. Biraz köpek sevip çıktım.”

Ziyaret ettikleri bir mahallede bulunan muhtarlığa giden Öncan, buradaki izlenimlerine dair şunları dedi:

“Hem resmi işlerin yapıldığı, hem de sosyal bir yer olarak kurgulanmış. Gelenlere görevliler dışında online asistan üzerinden de hizmet sunuluyor.”

“Bu kısım ilginç.

Mahallede kamusal alan temizliği, komşulara yardım etme vs gibi ‘iyi işler yapanlar’ ödül puanı topluyor. Daha sonra biriktirdikleri puanlarına göre raftaki ürünleri ücretsiz alabiliyorlar.”

“Bu oda da aynı tesiste bulunan hukuk odası. Herhangi bir hukuki sorun yaşayan vatandaşlar, buradan online avukata bağlanıp soru soruyorlar.”

“Tesiste vatandaşların kullandığı masaj odası, sağlık odası vb. yerler de vardı ancak en dikkat çekici olan oda bence ‘sosyal medya odasıydı’…

Muhtarlıkta TikTok için oda açmışlar yani. İsteyen giriyor, kostümünü giyiyor, yeşil perde önünde videosunu çekiyor.”

100 bin metrekarelik İslam Akademisi

Öncan, 100 bin metrekare üzerine inşa edilen Sincan İslam Akademisi’nden görüntüler paylaştı. Yetişkinlere yönelik Kuran dersi verilen Akademi’nin camisinin boş olması dikkat çekti.

Olumsuz izlenim yok

Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki yaşama dair övgü dolu yorum yapan gazeteciler, herhangi bir eleştirel ifade kullanmadı.

Özellikle gazetecilerin, Çin’e yönelik en büyük eleştiri konusu olan ve “toplama kampı”  şeklinde nitelenen “mesleki eğitim merkezleri” konusunda izlenimleri merak ediliyordu.

Çin’deki Uygurlar tartışması 

Çin’deki Uygurların durumu uzun süredir uluslararası gündemin en tartışmalı insan hakları meselelerinden biri. Özellikle 2017’den itibaren, Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygurların kitlesel gözaltı merkezlerine alındığı, Çin’in bunları “mesleki eğitim merkezi” olarak tanımlasa da uluslararası raporların “toplama kampı” şeklinde nitelediği kamplarda tutuldukları öne sürülüyor. Bu merkezlerde zorla ideolojik eğitim verildiği, işkence, cinsel istismar ve ağır disiplin uygulamaları yapıldığı yönünde çok sayıda tanıklık bulunuyor.

İddialar yalnızca kamplarla sınırlı değil. Uygurların günlük yaşamlarına ilişkin kısıtlamaların da yoğunlaştığı aktarılıyor. Bölgedeki seyahat özgürlüğü büyük ölçüde sınırlandırılmış durumda; birçok kişinin pasaportlarına el konulduğu ve yurt dışına çıkışlarının engellendiği bildiriliyor. Ayrıca dini ibadetlerin kontrol altına alındığı, camilerin kapatıldığı, Kur’an eğitiminin yasaklandığı ve dini sembollerin kamusal alanda kullanılmasının cezalandırıldığı öne sürülüyor. Dil ve kültür politikaları da yoğun tartışma konusu: Uygur Türkçesinin eğitimde ve resmi kurumlarda geri plana itildiği, çocukların devlet tarafından Mandarin Çincesi üzerinden asimile edilmeye çalışıldığı sıkça gündeme getiriliyor.

Bir diğer önemli iddia, zorla çalıştırma uygulamaları. Uluslararası araştırmalar, Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan fabrikalarda yüzbinlerce Uygur’un düşük ücretlerle ya da tamamen ücretsiz biçimde çalıştırıldığını, bu ürünlerin de küresel tedarik zinciri üzerinden dünya çapında satıldığını ortaya koydu. ABD ve bazı Batı ülkeleri, bu nedenle Çin’den gelen pamuk, domates ve güneş paneli gibi ürünlere sınırlamalar getirdi.

Çin yönetimi ise tüm bu iddiaları reddediyor ve uygulamaların terörle mücadele, radikalizmin önlenmesi ve yoksulluğun azaltılması amacıyla yapıldığını savunuyor. Pekin, Batı’nın eleştirilerini “siyasi motivasyonlu” olarak nitelendirirken, bölgedeki ekonomik kalkınmayı ve modernleşmeyi örnek gösteriyor. Ancak Birleşmiş Milletler’in 2022’de yayımladığı rapor da dahil olmak üzere birçok uluslararası kurum, Çin’in Uygurlara yönelik politikalarının “insanlığa karşı suçlar” boyutuna ulaştığını dile getiriyor.

- Advertisment -