Hatimoğulları ve Bakırhan TBMM’de gazetecilerle biraraya geldi. Her iki isim de Öcalan’ın çağrısının tüm Türkiye’yi kapsadığını vurgularken çağrıda SDG’nin geçmediğini ama Türkiye’deki bir barışın Suriye’yi de etkileyeceğini söyledi.
DEM Parti; infaz yasası, yerel yönetimler ve kayyumlar konusunda iktidardan düzenleme beklediklerini söylerken, sürecin hızlı ilerlemesi için mecliste komisyon kurulmasını önerdi.
Tuncer Bakırhan “Henüz uzlaşma yok. Önkoşul, önşart da yok” derken, süreci provoke edecek en büyük kötülüğün “zehirli dil” olacağını söyledi.
DEM eş genel başkanlarının gazetecilerin sorularına yanıtları şöyle:
“Çağrıda SDG geçmiyor. Türkiye’deki barış süreci Suriye’yi de etkiler”
– Öcalan’ın çağrısı YPG’yi kapsıyor mu? Bu konuda görüş ayrılığı mı yaşıyorsunuz? Sırrı Süreyya Önder kapsadığını, siz kapsamadığını söylediniz? Niye öyle oldu?
Hatimoğulları: Ben Halk TV’deydim. Sırrı Süreyya Önder’in programıyla çakıştı. Bu soru orda da geldi. Yanıtımı vermiştim. Çağrı metni burada. Çağrıda SDG geçmiyor. Sırrı Süreyya Başkan’ın ifade ettiği şu: Metinde geçmeyen bir şeyi söyleme yetkimiz de yok. Sayın Öcalan PKK’ya bir çağrı yaptı. PKK kendi örgütüdür. Geri kalan kısmı kendi tasarruflarıdır. Bizim yapabileceğimiz atılabilecek demokratik adımlardan bahsetmektir. Biz, kendi meşrebimizle yorum yapamayız.
Ben şu görüşe katılıyorum. Demokratik sürecin işlemesi elbette Suriye’yi, ırak’ı İran’ı etkileyecektir. Türkiye’deki olası barış sürecinin inşa edilmesi her bölgeye etki sağlayacağına dair inancımızı hep ifade ettik. Türkiye barış sürecini inşa etmeyi başarırsa Ortadoğu ülkelerine model olur. Ortadoğu’da İsrail-Gazze sürecine de pozitif katkı sağlar. Bu süreç barışçıl bir şekilde taçlanırsa elbette Suriye’ye de etkisi olur.
SDG meselesi Suriye’nin içişidir. SDG de Suriye’yle iletişim kuracaktır.
Bu metinde olmayan bir şeyi, ısrarla onu başlığa taşımak bizim sorumluluğumuzda değil. DEM Parti’nin sorumluluğunda değil.
Bizim okumamız mevcut olan realitenin kendisidir. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in okuması farklı.
“Henüz bir anlaşma, önşart, önkoşul yok”
HDK’ya operasyonlar var, soruşturmalar var. Bu durumda süreç nasıl yürüyecek?
Tuncer Bakırhan: Biz de hayretle karşılıyoruz. Henüz bir anlaşma, uzlaşma, önşart, ön koşul yok. İşin gidişindeyiz. Buna karşın anlaştığımızı felan söylüyorlar, yanlış.
Kayyumlar, soruşturmalar olmasın diye biz bu süreci destekliyoruz. Süreç başarılı olursa bunlar olmayacak diye bu süreçteyiz. Sadece Kürtlere demokrasi ama kadın kırımına evet diyebilir miyiz? İşçilere daha fazla sömürü diyebilir miyiz? Hayır.
Çağrının kendisi demokratikleşmeyi öngörüyor. Bu süreç demokratikleşme sürecidir. İlerleyebilmesi için itiraz ettiğimiz gelişmelerin olmaması gerekiyor.
Anlatıldığı gibi değil. Sayın Öcalan sadece Kürt kimliğine sığan bir perspektif değil emekçiler, barolara, kadın sorunlarına yoğunlaşan bir perspektif çizdi.
Çağrı yapıldı. Henüz kimse daha önünü görmemişken yeni yeni şeyler icat ediyorlar. İktidara mensup bürokratlar da yapıyor bunu. Zehirli bir dil, bu sürece yapılmış en büyük sabotajdır. Böyle devam ederse, bu süreç böyle devam etmez.
“Silah bırakın yoksa yok ederiz” dili doğru değildir. Sayın sözcü bunu bilsin. (Ömer Çelik’e)
Burda daha çok samimiyete davet ediyoruz. Türkiye’nin 50 yıllık sorununu samimiyetle değerlendirmeye davet ediyoruz.
“Somut adımlar: İnfaz yasası, yerel yönetimler ve kayyum düzenlemesi”
Neler bekliyorsunuz? Cumhurbaşkanından bir randevu alacak mısınız?
Hatimoğulları: Öcalan çağrısını yaparken aslında ne kastetmek istediğine dair oldukça geniş anlamlar var.
Başta bu görüşmeler de dahil olmak üzere her şeyin bir hukuki zemine kavuşturulması önemli. Eşit yurttaşlık hakkı temelinde Türkiye’nin bunu merkeze alarak demokratikleşme sürecine girmesi gerekiyor.
En basit insan hakkı bile bir terör yaftası yiyor ülkede. Öcalan örgütünü feshedeceğini, bununla ilgili adım atılması gerektiğini söylüyor. Silah bırakıldı, bırakanlar nereye gidecek? Bu sorunun yanıtlanması gerekiyor.
Bu süreçteki belirsizlikler giderilmeli. Bu dönemde atılacak adımlar ya süreci somutlaştıracak ya da süreçteki belirsizlik devam edecek.
Öcalan bir adım attı. Bütün dünyadan destek geldi. Toplumun tüm kesimleriyle görüştük, görüşüyoruz.
Çağrıdan sonra somut adımların atılması gerekiyor: İnfaz yasasından tutun da, yerel yönetimler ve kayyum meselesine varana kadar en temel demokratik haklar bunun içindedir.
“Kimseyle pazarlık yapmıyoruz. AK Parti ve MHP’yle de görüşeceğiz”
Bizim DEM olarak kimseyle masaya oturmuş, pazarlık yaptığımız yok. Temel haklar beklentimiz zaten pazarlık konusu olamaz.
Siyasi parti turlarına haftaya yapacağız. Turlarımızın içinde elbette yeri ve zamanı uygun olduğunda Cumhur İttifakı’nın bileşenleri de olacak. AK Parti ve MHP yani. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da görüşmeyi yapabiliriz.
“Toplum Öcalan’ı görmek, duymak istiyor”
Nevruz’da Öcalan videosu yayınlanır mı?
Bakırhan: Öyle bir çalışma yürüttüğümüz yok ama toplum Öcalan’ı görmek, duymak istiyor. Olursa iyi olur.
“Devlet bir rol üstlensin ki yol haritası ortaya çıksın”
PKK kongresini ne zaman toplar? Yasal zeminde atılması gereken adımlar neler? Sizin için gerekli olanlar neler? Hem yasal hem anayasal?
Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda kongrenin toplanabilmesi için atılması gereken adımlar var diyoruz ve iktidara ve devlete sesleniyoruz.
PKK da açıklamasında Öcalan’ı teyit etti. Öcalan’ın kongreyi toplayabileceğini söyledi. Aynı şeyi söylüyorlar. Asıl önemli aşama çağrıydı. Bu çağrıdan sonra atılacak olan adımsa, bahsettim. En önemlisi; Öcalan’ın fiziki koşullarının düzeltilmesi ve görüşmek istediği herkesle görüşebilmesi. Toplumun tüm kesimleriyle görüşebilmesi için (hukukçular, akil insanlar, gazeteciler, aydınlar, yazarlar vb) zemin yaratılması gerekiyor.
Öcalan, yerin İmralı olabileceğini söyledi. Çağrı geldi. Bundan sonra bir adım atılmalı ki, nasıl bir yol olacağını hep beraber görelim. Devletin bir rol üstlenmesi gerekiyor ki, yol haritası ortaya çıksın.
Bakırhan: Öcalan çağrıyı kendi örgütü PKK’ya yaptı
Çağrı metnindeki bütün gruplar sözü kimin için söylendi? Heyetinizin? tekrar Öcalan’la ile görüşme talebi olacak mı?
Bakırhan: PKK yarım asırlık örgüttür. Çağrı Öcalan’ın kendi örgütüne yapıldı. Suriye’de henüz oturmamış bir rejim var. Henüz yeni kurulmuş bir rejimin karakteri netleşmeden, silahların konuştuğu, her gün insanların katledildiği bir yer bu çağrının içine dahil edilir mi bilemiyorum.
Öcalan yaptığımız 4 saatlik konuşmada orayı tarif etmedi, kendi örgütünü tarif etti.
Burada sürece uygun bir dil kullanmak, uygun zemini oluşturmak çok önemli. Biz bunu bekliyoruz, bunun mücadelesini yürütüyoruz.
Tabii ki biz o kapının açılması gerektiğini düşünüyoruz. Yarım asırlık bir sorunun baş muhatabının olduğu İmralı’nın açılması gerekiyor.
Bu sürecin kamuoyuna açıklamalarla çağrılar aracılığıyla yürütülmesi sağlıklı mı?
Somut bir adım beklentisi var. Bu konuda muhalefetin tutumu nedir, bunların konuşulması çok doğaldır.
Biz hep meclis vurgusu yaptık. Bugüne kadar çözümün adresinin parlamento olduğunu söyledik.
Mecliste bir çözüm komisyonu kurularak işe başlanabilir
Mecliste bir çözüm komisyonu mu kurulacak?
Mecliste kurulacak bir çalışma grubu ve komisyonla işe buradan başlanabileceğini düşünüyoruz. Ama bazı yasama faaliyetleri gerektiren konularda da komisyon aşan çalışmayı gerektiren konular var. Meclis ve toplum ayağı nasıl oluşacak bu konuda en iyi çalışmayı yürütecek bir komisyona ihtiyaç var. Parlamentoda temsil edilen, grubu olsa da olmasa da tüm partilerin bu komisyonda bulunması çok önemli.
“Süreçle, anayasa tartışmalarının bir ilgisi yok”
Anayasada ne tür bir değişiklik bekliyorsunuz. DEM Parti olarak böyle bir değişiklik gündeme gelirse evet der misiniz?
Bakırhan: Yeni anayasa ihtiyacı var. Süreç ilerlerse bu ihtiyaca da, içeriğine de Türkiye, halk karar verir. Şu anda yürüyen süreçle anayasa tartışmalarının bir ilgisi yok.
“Arkadaşlarımızın cezaevinde tutulması yasalara aykırı”
Selahattin Demirtaş dahil tüm HDP yöneticilerinin serbest kalmasını bekliyor musunuz?
İnfaz yasasına ihtiyaç var. Düşünce ve ifade özgürlüğü anayasanın maddesidir ama uygulanmıyor. Bir denge ve denetleme mekanizması içinde kendini görmesini sağlayacak bir anlayışın oluşması gerekiyor.
Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yargılandığı davada ayrı bir yasa ihdas etmeye gerek yok. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporlarına baktığınız zaman AİHM kararlarını uygulanmasıyla ilgili uyarılar var. Dolayısıyla bu konuda yeni bir yasa ihdasına gerek yok. Şu anda arkadaşlarımızın cezaevinde tutulmaları yasalara aykırı. Kobani davasından yargılanan herkesten bahsediyoruz.
“CHP bu süreci heba etmemeli”
Bakırhan: CHP bu süreci heba etmemeli. Beğenmiyorsa kendi politikalarını ortaya koymalı. Barış süreci siyasi partilerden çok değerlidir. Kişilerden çok daha değerlidir.
“Bahçeli’nin devlet adına konuştuğunu düşünüyoruz”
Bahçeli’nin telefon konuşmaları ve mesajları için ne diyorsunuz?
Hatimoğulları: Öcalanın çağrısında bir değişim ve dönüşüm çağrısı var.
Biz Sayın Bahçeli’nin devlet adına konuştuğunu düşünüyoruz. Sayın Bahçeli devlet adına konuştu. Türkiye’deki Orta Doğu’daki, Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin iç barışına vurgu yaptı. Erdoğan ile hemfikir midir bilmiyorum ama burada adım atması gereken başta Sayın Erdoğan’dır. Erdoğan, bu sürecin olumlu karşıladığını belirtmişti, biz bunu da kıymetli bulduk. Buradan ilerlenmesi gerektiği vurgusu yapıyoruz.
“Öcalan, PKK kongresine konuşmalı”
Erdoğan’dan somut beklediğiniz nedir? Somut adım olarak ne bekliyorsunuz?
Bakırhan: PKK dört bir yanda konumlanmış bir örgüt. Bunların bir kongre yapıp fesih kararına uyması, düşüncelerin söylenmesi gayet normaldir.
Sayın Öcalan’ın bu toplanacak kongreye konuşması gerekiyor. Teknoloji gelişmiş, nasıl olacağından ziyade biz meselenin çözümüne odaklanıyoruz. Oraya hitabının sağlanması yararlı olur. Öcalan’ın toplanan kongresine, bir biçimde ulaşmasında yarar var.