Ana SayfaHaberlerDernekleri ‘OHAL’de tutma yasasına tepkiler büyüyor

Dernekleri ‘OHAL’de tutma yasasına tepkiler büyüyor

Dernekleri ve gönüllü kuruluşları denetim altına almayı amaçlayan yasa değişikliği teklifi çok geniş bir yelpazede sert bir direnişle karşılaştı. Seküler STK'ların yanı sıra, düzenlemeyi OHAL diye niteleyen Özgür-Der ve Mazlum-Der gibi kuruluşlar da ayakta.

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun teklifi, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi 52 milletvekilinin imzasıyla 17 Aralık 2020’de Meclis Başkanlığı’na sunuldu.

İktidar bu teklifle, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen yasa değişikliklerini torba yasaların içerisinde gizleme pratiğinde yeni bir adım atmış oluyor: Yalın halde yapılması durumunda göze batacak hak ve özgürlük kısıtlamalarını başka kanun teklifleri içine gizlemek!

Teklifte iki ana başlık öne çıkıyor.

Birincisi: 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 2. Maddesine, “Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinin 2. fıkrası kapsamındaki taşınmaz alım satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere serbest avukatlar” ifadesinin eklenmesi önerildi.

Böylece avukatlar, yukarıda sayılan hallerde denetim elemanları tarafından istenecek her türlü bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü kaydı paylaşmak zorunda kalacak.

İkincisi: Teklifle birlikte, halen de yoğun bir denetim altında olan derneklerin, daha sık inceleme geçirmesinin önü açılıyor.

Teklifle ayrıca, yurtiçinde veya yurtdışında bulunan dernek ve vakıfların Türkiye’deki faaliyetleri için aldığı, dağıttığı ya da ortak çalışma yürüttüğü fon ve hibeleri İçişleri Bakanlığı’na önceden bildirme yükümlülüğü getiriliyor.

Fiziki olarak ya da internet ortamında izinsiz yardım toplayanlara öngörülen idari para cezası miktarı da artırılıyor.

Yine dernekler, İçişleri Bakanlığı’na ilaveten polis ve jandarma gibi kamu görevlisi statüsünü haiz herkes tarafından denetlenebilecek. Bu kararların uygulanmaması halinde kişilere, bu teklifle alt sınırları yükseltilen idari para cezaları ve hapis cezaları verilebilecek.

En kritik nokta

Teklifin en kritik noktasını ise Dernekler Kanunu’nun 30/A maddesine eklenecek bir madde oluşturuyor. Buna göre, dernek yöneticileri hakkında Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında yer alan suçlar ile Türk Ceza Kanunu’nda yer alan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından bir soruşturma açılmış olması halinde, İçişleri Bakanlığı hâkim kararıyla bu kişileri görevden uzaklaştırabilecek, hattâ derneğin faaliyetini durdurabilecek. Bu, hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü olmasa dahi, yukarıda sayılan suçlardan hakkında soruşturma başlatılan bir dernek yöneticisinin görevden uzaklaştırılması anlamına geliyor. Böylece,  yıllardır belediyelerde gördüğümüz kayyum atama usulü artık derneklerde de uygulama alanı bulabilecek.  

Teklifin 35. maddesi, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un (TFÖHK) 5. maddesine de bir ek getiriyor. Buna göre, TFÖHK’nin 3. ve 4. maddesi kapsamına giren fiillerin gerçekleştiği hususunda makul işaretlerin bulunması halinde, Değerlendirme Komisyonu’nun önerisi üzerine Cumhurbaşkanı, suçlananların malvarlıklarının dondurulmasını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne teklif edilebilecek.

“Bilinçli kanun karmaşası”

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nden Kerem Dikmen sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda teklifin bazı yönlerini şöyle eleştirdi:

“Öncelikle şunun altını çizelim. Teklifte bilinçli bir kanun karmaşası var. 6415 nolu Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanuna atıf yapmış, ama o kanunun 3/b maddesi de Terörle Mücadele Kanununa atıf yapıyor. Dolayısıyla 6415 yazsa da siz orayı TMK diye okuyun.

“Başta Büyükada Davası olmak üzere sivil toplumun ve hak savunucularının yargılandığı dâvâlar işte bu TMK’ya göre açıldı. Tweet attı diye veya bir konuda basın açıklaması hazırladı diye insanlar TMK’dan hüküm giydi. Teklifin 12. maddesine göre bir kişi TMK’dan hüküm giyerse, yaşamı boyunca bir dernek organına seçilemeyecek. Yani ömür boyu, yönetim veya denetim kurulu üyeliğinden men edilmiş olacak. Üstelik zamanaşımı süresi geçmiş veya suç affedilmiş olsa bile böyle olacak.”

Özgür-Der ve Mazlum-Der: “Gönüllü kuruluşlara yönelik OHAL”

Teklife muhalefet şerhi koyan CHP, derneklerin “örgütlenme özgürlüğünün öznesi olmaktan çıkarılıp, demokratik hukuk devletinde tanımı bulunmayan bir kuruluşa dönüştürüleceği” endişesini dile getirdi.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan ise düzenlemenin, “sivil toplumu susturmayı, ortadan kaldırmayı” amaçladığını ifade etti.

Yasa değişikliği teklifine sivil toplum örgütleri de sert tepki gösterdi. Özgür-Der ve Mazlum-Der konuya ilişkin ortak bir basın açıklaması yayımlayarak, “Gönüllü kuruluşlara yönelik OHAL girişimine hayır!” mesajı verdi ve protesto amaçlı olarak düzenlenecek olan basın açıklamasına vatandaşları da davet etti.

Siyasi partilerin yanı sıra çok sayıda hak örgütü ve sivil toplum örgütü de yaptıkları ortak açıklama ile kanun teklifine tepki gösterdi. İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Yurttaşlık Derneği, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yaptıkları ortak yazılı açıklama ile bu kanun teklifinin derhal geri çekilmesini istedi.

Hak örgütlerinden yapılan ortak yazılı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“TBMM Adalet Komisyonunda görüşülerek TBMM Genel Kuruluna sevk edilen ve 6 kanunda değişiklik öngören 43 maddelik Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi, başta Anayasa olmak üzere bağlı olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve edinilmiş müktesep haklara aykırıdır.

“Teklifin amacı ve ismi ile hiç ilgisi olmadığı halde, Yardım Toplama ve Dernekler Kanunlarında yapılan değişiklikler ile mevcut dernek ve vakıfların yardım toplama faaliyetleri ve örgütlenme özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmakta ve İçişleri Bakanlığının dernekler üzerindeki siyasi vesayetini sağlayacak yeni düzenlemeler içermektedir.

“Teklifin aynen yasalaşması durumunda, başta insan hakları dernekleri olmak üzere, kadın hakları, mülteci hakları, çocuk-gençlik hakları ve LGBTİ+ hakları alanında faaliyet gösteren dernek ve vakıflar, çeşitli hukuk dernekleri, sosyal mücadele yürüten dernekler ile sosyal yardım için fon kaynakları kullanan dernekleri, hemşeri dernekleri, spor kulüpleri, farklı inanç gruplarının dernek ve vakıflarının tümü tek imza ile kapatılma riskiyle karşılaşacak, bu konuda açılacak idari davalar yıllarca süreceği için pratikte ‘hızlı kapatma’ prosedürü yaratılmış olacaktır.

“Aşağıda imzası bulunan sivil toplum örgütleri olarak ekte kapsamlı olarak temel itiraz sebeplerini belirttiğimiz tekliften dernekler, vakıflar ve yardım toplama ile ilgili maddelerin geri çekilmesini, sosyal tarafların görüşleri alınmadan bu tarz tekliflerin yapılmamasını talep ediyoruz.”

- Advertisment -