İslâm Düşünce Enstitüsü (İDE) Başkanı ve Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, sosyal medya platformu X hesabından “Hz. Peygamberi (s.a.v) Peygamberce Savunmak” notuyla paylaştığı videoda şunları söyledi:
“Ümmeti Aşağılamak İçin En Zalimane Yöntemdir”
“Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar. Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed! Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor. Bir ümmeti aşağılamak için başvurulabilecek en kötü, en zalimane, en bayağı yöntem, aslında iman ettikleri muazzez peygamber üzerinden hakaret edip aşağılamaya kalkışmaktır. Hz. Peygamber üzerinden İslam’ı ve Müslümanları aşağılamaya kalkışmak, tarihte pek eşi menende görülmemiş büyük bir kötülüktür aslında. Zira Hz. Peygamber, her Müslüman için canından, anasından ve babasından daha azizdir. Rabbimizin buyurduğu gibi, “En-Nebiyyu evlâ bi’l-mu’minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum.” Peygamber, müminler için canlarından daha değerlidir. Peygamberin eşleri, bütün müminlerin anneleridir.
“Kültürel Bir İşkencedir”
Allah’ın peygamberi üzerinden bir ümmeti aşağılamak, kültürel bir işkencedir. Sadece Hz. Peygamber için de söylemiyorum bunu. Elbette hiçbir peygamber, hiçbir ümmet, mukaddes değerleri üzerinden aşağılanamaz ve hiç kimse, “ifade özgürlüğü” gibi bir ifadenin arkasına sığınarak bir milletin, iki milyara yaklaşan Müslüman topluluğun mukaddes değerlerine hakaret edemez ve bu hakareti “ifade özgürlüğü” olarak adlandıramaz.
Aslında Hazreti Muhammed Aleyhisselam’a hakaret, Adem’den Hatem’e bütün peygamberlere hakarettir. Hz. Adem’e, Hz. İbrahim’e, Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya hakarettir.
Bizim Tavrımız Ne Olmalıdır?
Peki biz Müslümanlar buna karşı ne yapabiliriz? Yani bu durum karşısında tavrımız ne olmalıdır? Bence birinci vazifemiz, bu tür çirkinliklere karşı bir defa aynı çirkinlikle cevap vermekten kaçınmaktır. Bu tavırlara nasıl karşılık vereceğimizi Hazreti Peygamber’den öğrenmeliyiz. O nasıl karşı koydu? Yani o, kendisine karşı yapılan hakaretlere, saldırılara, düşmanlıklara nasıl karşılık verdi? Hepimiz çok iyi biliyoruz ki kine kin ile, öfkeye öfke ile, küfre küfür ile asla karşılık vermedi. Kendisine hakaret edenler oldu, zehirleyenler oldu, taşlayanlar oldu. Bütün bunlar karşısında elini Rabb’ine açtı, “Allah’ım kavmimi bağışla, cahil bunlar bilmiyorlar” dedi.
“Müslümanca Hikmetle Mücadele Etmeliyiz”
Şunu bilmeliyiz ki, İslam’a düşmanlar olabilir ama İslam’ın düşman ilan ettikleri yoktur. Hz. Peygambere düşmanlar olabilir ama Hz. Peygamber’in kategorik olarak ilan ettiği düşmanlar yoktur. Öyleyse bütün bu düşmanlarla, yani İslam’a ve Resul-i Ekrem’e düşman olanlarla Müslümanca mücadele etmeliyiz. Hikmetle, peygamberce, hikmetli bir şekilde mücadele etmeliyiz.
Biz yüreklerimizde onun ümmeti olarak kin taşıyamayız, öfke taşıyamayız, merhamet taşımak zorundayız. Çünkü o sadece bize değil, bütün alemlere rahmet olarak gönderildi.” (MedyaHaber)