Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde oldu:
“Diyarbakır Cezaevi bugün itibariyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir”
“Son ziyaretimde Diyarbakır Cezaevi’ni boşaltma ve kültür merkezi yapma sözünü vermiştim. Sözümüzü tuttuk. Bugün itibariyle Diyarbakır Cezaevi, Adalet Bakanlığı’mızdan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. Geçmişte nice acılara, zulümlere konu olan Diyarbakır Cezaevi binası artık hem hafıza, hem de farklı alanlarda faaliyet yürütme imkanı sağlayan bir eser olarak hizmet verecektir. Şimdiden Diyarbakırımıza hayırlı olmasını diliyorum. Diyarbakır Cezaevi müze oluyor. Kütüphanesiyle, sanat, gösteri alanlarıyla artık bu cezaevi ortadan kalkıyor.”
“Diyarbakırlı kardeşlerimizle gönül birlikteliğimizden vazgeçmeyiz dedik”
“Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bizi bölenlere de fırsat vermeyeceğiz. Bir dönem kucaklaşmamızı engellemek için her yolu denediler. Bilmiyorlar ki kalpten kalbe giden görünmeyen yollar vardır. Biz gerekirse serden, gerekirse yardan, gerekirse candan geçeriz, ama Diyarbakırlı kardeşlerimizle gönül birlikteliğimizden vazgeçmeyiz dedik.”
“Diyarbakır Anneleri’ni Batı’nın şempanzelerine bırakmadık”
“Avrupa’dan ABD’den beslenen zehirli köklerini coğrafyamızın kalbine bir bıçak gibi saplamaya çalışanlara eyvallah etmedik. Kardeşlerim Diyarbakır Anneleri’ni Batı’nın şempanzelerine bırakmadık. Nerede bu Batı’nın insan hakları savunucuları? Nerede bunlar? Bir kere gelip de Diyarbakır Anneleri’ni gelip ziyaret ettiler mi? Gördüler mi? Onlar sadece sahne artisti. Diyarbakır’daki kardeşlerim bunlara yüz vermediler. Peyderpey evlatları da dönüp geldi. Milletimizle aramızda nifak sokmak için her yolu deneyenlerin kirli yüzlerini tek tek ortaya çıkardık. Bu coşku, bu heyecan çok çok farklı.”
“Ah şu surların dili olsa da konuşsa, şu Dicle Nehri’nin dili olsa da konuşsa, mezar taşlarının dili olsa da konuşsa”
“Diyarbakır’ın rengi baskı, zulüm, acı değildir. İstihdam eden fabrikalardır. Her bir insanıyla Diyarbakır’ı gönülden seviyoruz. Kardeşlerim, Hz. Ömer’in fethinden beri, 1383 yıldır her şeyiyle bizim olan, bizim medeniyetimizin şehri olan Diyarbakır’a göz dikenin iflah olmayacağı açıktır. Ah, şu Diyarbakır surlarının dili olsa da konuşsa. Şu Dicle Nehri’nin dili olsa da konuşsa, ah şu ecdat yadigarı mezar taşlarının dili olsa da konuşsa… Konuşsa da bir yandan mirasçısı olduğumuz medeniyetin ihtişamını anlatsa, diğer yandan daha düne kadar bu coğrafyanın tarihiyle, kültürüyle, sanayisiyle, ticaretiyle, en önemlisi insanıyla en seçkin şehri olan Diyarbakır’ın kolunu, kanadını kıranların ihanetini anlatsa. Ağızlarından demokratik siyaset lafını eksik etmeyenlerin, emperyalistlerin nasıl kucağından inmediklerini anlatsa.”
“Şu anda Edirne Cezaevi’nde olan zatın Kürtlükle alâkası var mı? Yok.”
“Diyarbakır’ın yaşadığı karanlık günler de geride kalmıştır. Şu anda Edirne Cezaevi’nde olan zatın Kürtlükle alâkası var mı? Yok. Bu adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi sömürüyor. Bunun hesabını benim Kürt kardeşlerim sormayacak mı? Soracak. Yine bir eş başkanları var. Kürt mü? Değil. Ama benim Kürt kardeşlerimi sömürüyor.”
“Sadece Diyarbakır’ın huzurlu olması yetmez, Irak’ın da Suriye’nin de huzurlu olması lazım.”