Ana SayfaHaberlerGündemFesih kongresine katılan bir PKK’lının izlenimleri: “Önder Apo olmasa tüm kainatta ne...

Fesih kongresine katılan bir PKK’lının izlenimleri: “Önder Apo olmasa tüm kainatta ne kadar tanrı varsa hepsi de gelse bizi ikna edemezdi”

PKK’nın kendini fesh ettiği 12. Kongresi’ne katılan bir PKK’lı delege kongre izlenimlerini örgüte ait ANF’ye yazdı: “Kongre salonu sınırlı imkanlar kullanılarak büyük bir dikkat ve özenle dizayn edilmiş. Söylemesi kolay değil. Fesih kongresi ama “Bitti” kavramını telaffuz edemiyoruz. Önder Apo’nun perspektifleri Kürtçe okundu. Geç gelip de ilk kez okuyanların “heval, paragrafı tekrar okuyabilir misin” şeklindeki taleplerinde de anlama kaygısı vardı. PKK ömrünü tamamlamış ve varlığına son vermişti. Son slogan atılırken birçok yoldaşın gözlerini sildiği de dikkatlerden kaçmadı. Önder Apo olmasa, değil bu gezegende, tüm kainatta ne kadar tanrı varsa, hepsi de gelse bizi ikna edemezdi.”

Takvimler 5 Mayıs’ı gösteriyor. Bulutlu bir havanın alacakaranlığında yola çıkıyoruz. Serin rüzgâr vuruyor terli alınlarımıza. Bu serinliği seviyor her gerilla. Ve bir dağın kalbine doğru oyulmuş olan şikeftten içeri giriyoruz. Ağacın yaprağından köküne doğru bir yolculuğu anımsatıyor bana. Dar koridorlardan geçiyoruz, epey bir yürüdükten sonra ferah ve aydınlık bir koridora giriyoruz. Üst başımızı düzeltiyoruz, gözlerimiz kamaşıyor. Ve işte yoldaşlarımız tam karşımızda…

Bir selam faslı başlıyor. Selamlaşmalarda bir ağırlık var. Herkes tarih yapıcı anlara tanık olduğunun bilincinde. Ağırlık diyorum ya, yorgunluk değil bir yoğunluk var. Ağır geliyor her şey. Her şey kendi ağırlığının çok üstünde gibi. Bakışlar, selamlaşmalardaki kısa sözler ve gülümsemeler, çantamızın yan ceplerinde su matarası, omzumuzda şemsiyemiz. Herşey ve herkes adeta bir çağa veda ederken yeni bir çağın tam tanımlanmamış olan yükünü omuzlamış. Önder Apo talimatıyla PKK 12.kongresi toplandı. Ve bizler de bu tarihi zamanlara tanıklık etme sorumluluğunda olan çağın özgürlük savaşçılarıyız.

27 Kasım 1978’de resmi olarak kurulan Partiya Karkerên Kurdistan-PKK’nin varlığını tamamlayıp 12.Kongreyle sonlandırması kendisinden taşan büyük anlamları barındırıyor. Bu anlamları anlatıyor, hatta haykırıyor. İçimde karmaşık duygularla kongre salonuna giriyorum.

Gözlerimin benden öte bir şeylere baktığını fark ediyorum. Zira gördüklerimi ilk bakışta algılayamadığımı düşünüyorum. Gözlerim, duvarlarda asılı fotolara değil, o fotoğraflara bakarken titrek adımlarla ilerleyen yoldaşlara gidiyor. Bir kadın arkadaş takılıyor gözüme. Yazılmış tarihsel sözlere mi bakıyor, harflerin kıvrımlarına takılıp mı kalıyor tam kestiremiyorum. Sonra başkası, bir başkası…

Tamamlanmış olan salona ilk girdiğimde karşımıza çıkan duvarda “Ulus devletçi sosyalizm yenilgiye, demokratik toplumcu sosyalizm zafere götürür” sözü yazılı. Bu söz Önder Apo’nun çağı anlatma biçimi. Hem biten hem başlayan çağı anlatıyor bu söz. Hem bizi, hem tüm diğer dünya halklarını. Devletçi olan ve devlet dışı olan tüm halkları. İşte bizim Önderimiz, işte bizim hakikatimiz, hakikat ışığımız, sebebimiz ve hakikatimizin kendisi diyorum.

Önder Apo’nun Kürtçe yazılmış olan bu sözünü okuduktan sonra omuzlarımdaki yükün hafiflediğini fark ediyorum. İçimde bir kuş kanat çırpıyor. O büyük Önder ki, bize rağmen bizimle, bize rağmen bizi yürütüyor, bize rağmen yolu inşa ediyor ve aydınlatıyor. Artık biliyoruz ki, Önder Apo’nun önderlik konumu evrenseldir, enternasyonaldir, bizi çok çok aşmaktadır. Bu gerçeklik bizi Ona daha çok bağlıyor, yakınlaştırıyor. Yüreğimizde ona daha büyük yer açıyoruz. Onun fikirlerine, Onun yarattığı anlamlara, Onun anlattıklarına, Onun tarihe bakışına ve Ona dair her şeye.  

Hakilerin, Saraların, Kemallerin, Zilanların, Hayrilerin, PKK’yi, partimizi, gözümüzün bebeği olan evimizi-yuvamızı, dilimizi öğreten anamızı, bizi koruyan bize her zamanda ve her koşulda barınak olan, onunla büyüdüğümüz ve onunla var olduğumuz, onunla insan olduğumuz PKK’yi kuran önder yoldaşların suretlerini görüyorum tam karşımda.

Kongre salonu sınırlı imkanlar kullanılarak büyük bir dikkat ve özenle dizayn edilmiş. Büyük sözler küçük harflerle yazılmış. Büyük emek verildiği göze çarpıyor. Emek veren her bir yoldaşın yüreğindeki Apocu ruhu, inceliği, derinliği ve yoldaşlık sevgisini, yol hakikatine dair kendinde yarattığı anlamları kattığı kendini belli ediyor. Zira sloganlara bakıyorum. Küçücük harflere keçeli kalemlerle gölgeler eklemişler. Her bir harfe defalarca dokunmuşlar. Kumaşlarda kalan parmak izleri, yapanlar kadar yakından bakanların da fotoğraflara, yazılı sözlere, renklere dokunduğunu gösteriyor. Herkes kendine bir şeyler alırken kendinden bir şeyler katıyor bu duvarlara. Zira orada tarih yazılacak, bunu tüm yoldaşlar biliyor.

Söylemesi kolay değil. Fesih kongresi ama “Bitti” kavramını telaffuz edemiyoruz. Çünkü bitmek ve başlamak arasındaki farkı biliyoruz. Yıllardır Önder Apo’nun demokratik uygarlık manifestoları üzerine eğitim gördük, yeni anlamlar inşa ettik, kendimizden anlamlar kattık birbirimize. Bitmek denilen eylemin yok olmak olmadığını biliyoruz. Bizi bekleyen riskler, sürecin tehlikeleri ve olasılıklar da var, bîhaber olduğumuz başlıklar değil bunlar. Ancak Önderliğimize olan bağlılığımız, Önderlik paradigmasına olan sevgimiz, inancımız bizlerde yeniyi inşa duygusunu da bu kongrede yaşatıyor. Hele hele Zeryan Arkadaşın “biz ölsek de kazandık” sözü kulaklarımızdayken hala…

Kuşkusuz duygu dolu anlar yaşanıyor, içli atmosfer de oluşuyor zaman zaman. Şehitlerimizin anısına saygı duruyoruz. Onları toprağa vermenin derin acısına, toprağa veremediklerimiz, hiçbir beden parçası kalmayanların hatırası eşlik ediyor. Hiçbir zaman, bir an olsun aklımızdan, yüreğimizden çıkmayacak olan ve işte bizim hakikatimiz dediğimiz şeyi oluşturan gerçekler bunlar. Tüm bunlarla birlikte gerçekleştiriyoruz Kongremizi. Elbette duygusal anlar da oluyor. Ancak aslolan tüm yoldaşların tarihsel bir bilinçle, Önder Apo’ya olan sarsılmaz inanç ve bağlılıkla, hatta Önderliği zamanında anlayamamış olmanın mahcubiyetiyle kongreye katıldığını belirtmek en doğrusu.

Şunu söylemeliyim ki ilk günlerde, henüz kongremiz başlamadan önce hazırlık aşamasında her bir fotoğraf asıldığında, yüreğimizde söz konusu şehit yoldaşı yeni yitirmişiz duygusuna kapıldık. Arada gidip gelip o fotolara, yazılmış sözlere baktıkça onların o duvarlara değil yüreğimize işlendiğini, yüreğimizin en güzel, en temiz köşelerine nakşedildiğini duyumsadık. Bir zaman müzesi gibi tamamlanmamış salonu gezerken bir fotoğraf önünde durup uzun uzun bakan, kiminde gizliden gözyaşını kurutmaya çalışan yoldaşları da gördük. Kuşkusuz yüreğe işlemek öyle rengarenk ve kolay olmuyor. Acıyla, kanla ve derin izler bırakarak oluyor. Parça parça yerleşiyorlar yüreğimize. Gün geçtikçe tamamlanıyor, gün geçtikçe çoğalıyor, artıyor ve toplamda bir hakikati inşa ediyorlardı.

Hazırlıklar tamamlanıp kongre başladığında hep birlikte hiç konuşmasak da birbirimizi anlar hale gelmiştik. Tüm eksikliklerimize rağmen, tüm kaygılarımıza, merak, endişe ya da farklı duygularımıza rağmen. Dile kolay derler, ama hiç de dile kolay değil. 52 yıllık mücadelemiz, partimiz PKK’nin ömrünü tamamladığını, tüm örgütsel çalışmalara-yapılanmalara son verdiğini belirtiyor. Önder Apo olmasa, değil bu gezegende, tüm kainatta ne kadar tanrı varsa, hepsi de gelse bizi ikna edemezdi. Bunu tüm dünya biliyor, bilmeli. Ve tüm dünya insanlığı kadar tüm dünya devletçi sistemleri de Önderliği böyle tanımalı, asla unutmamalı. Bu duygu ve düşünceler içinde kongremizi gerçekleştirdik.

Hepimiz biliyoruz ki farklı bir zaman aralığında olsaydık kongremiz daha farklı bir seyirde olurdu. Eleştiri özeleştiri, geçmiş pratiklerin değerlendirilmesi, yeni döneme yönelik alınacak kararların uzun uzun tartışılması gibi konular hep gündemimizdedir. Ancak bu defa kongrenin toplanmasını da, kongrenin konusunu da Önderlik belirledi.

Önder Apo’nun perspektifleri Kürtçe okundu, büyük bir dikkatle dinledik. Öncesinden okuyan arkadaşlar notlar aldılar. Geç gelip de ilk kez okuyanların “heval, paragrafı tekrar okuyabilir misin” şeklindeki taleplerinde de anlama kaygısı, anlara anlam yerleştirme arzusu vardı. Zamanlarımız farklı olsa da, saat farkları olsa da anlamların aynı parametrelerde durduğunu, çaldığını gördük.

Tüm zamanlar toplumcu sosyalizme, kadın özgürlüğüne, demokratik toplumcu sosyalizme ayarlanmıştı. Birkaç dakika erken ya da geç gongun çalmasının önemi yoktu.

Perspektiflerin okunmasının ardından PKK Merkez Komite imzalı rapor okundu. Soykırım çemberindeki bir halkın varoluş ve özgürlük haykırışı olan sosyalist bir partinin raporu olmakla birlikte bu çağ insanlığına kendi derdini, özgür insan olma, özgür birey olma, özgür toplum olma derdinin sade bir dille anlatıldığı bir rapordu.

Her bir yoldaş değerlendirirken Önderlik talimatları karşısında duruşunu, tutumunu ortaya koydu, bağlılığını bir kez daha dile getirdi. Bu bağlılık doğrultusunda tüm yoldaşların ortak iradesiyle hazırlanan söz metni okundu ve Apocu paradigmaya sonuna kadar bağlılık yemini edildi.

PKK ömrünü tamamlamış ve varlığına son vermişti. Ama bizler varız, ben varım ve PKK özü, Apocu gerçeklik olarak benimle, bizlerle, halkımızın en özgür yaşamlarıyla var olmaya devam edecek. Kuşkusuz kendini daha büyük, anlamlı ve özgür zamanlara taşıyarak. Son slogan atılırken birçok yoldaşın gözlerini sildiği de dikkatlerden kaçmadı.

Bu kongreye dair izlenimlerimi anlatırken bu salonun hazırlığında emeği olan, estetik dokunuşları yüreğindeki anlamlarla harmanlayarak yansıtan sanatçı yoldaşlara, iğneden ipliğe herşeyi az çok düşünen ve bu salona kadar taşıyan, günlük gereksinimleri tedarik eden emekçi yoldaşlara değinmemek olmaz. Hepsinin değerli emeğiyle bu çalışma yapıldı. Hepsinin emeğiyle Önderlik talimatı pratikleştirildi.

Bu temelde 5 Mayıs’ta başlayan PKK 12.Kongremiz, 7 Mayıs’ta başarıyla tamamlandı. Tüm yoldaşlar, alınan kararların tüm halkımıza tüm dünya insanlığına başarıyla ulaşması ve demokratik toplumcu sosyalizm çağının başlangıcı olacağına inançla çantasını omuzlayarak karanlığı delerek yollara düştü.

Her bir delege, hiçbir halkın, hiçbir toplumun ve hiçbir bireyin varlığını kesinleştirme ve özgürlüğünü sağlama mücadelesinde, silaha başvurmak zorunda kalmayacağı bir dünya yaratma inancıyla katıldı, çalıştı ve iradesini ortaya koydu.

Kongreye katılan tüm yoldaşların varlığı, düşünceleri Önder Apo’nun emeklerini tamamlama temelinde bir demokratik uygarlık ırmağına karıştı. Bunu derinden hissettik.

Bu akışa ve özgür yarınlar için savaşanlara selam olsun.

PKK 12.Kongresi tüm insanlığa hayırlı olsun.

“İnsanlıkta ısrar, sosyalizmde ısrardır” diyenlerin yolu açık olsun.”

- Advertisment -