İzmir’deki önemli FETÖ soruşturmalarını yürüten eski İzmir Cumhuriyet Başsavcı vekili Okan Bato hakkında HSK tarafından “FETÖ borsası” soruşturması yürütüldüğü ortaya çıktı.
15 Temmuz darbe girişimi öncesinde FETÖ’nün TSK ayağıyla ilgili soruşturmaları da yürüten Bato, 2021’de İzmir Adliyesi’nden alınarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Savcısı olarak görevlendirilmişti.
Tolga Şardan T24’teki yazısında, Bato hakkında 2019’da başlayan soruşturma sürecini ve HSK müfettişlerinin Bato hakkındaki raporundan bölümleri yazdı.
Yazının ilgili bölümleri şöyle.
Kudretli günlerden, müfettişli günlere
2019’da bir gün İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili konumunda görev yapan Bato hakkında sessiz sedasız soruşturma başlatılıverdi.
Soruşturma için düğmeye basan, Bato’yu Başsavcı vekili olarak atayan HSK’ydı.
Şimdi biraz geriye gidelim.
HSK Birinci Dairesi Bato hakkında 2019/3256 sayılı ile ön inceleme başlattı. Soruşturmayı yürüten HSK Müfettişleri hazırladıkları raporu HSK’ya sundu.
HSK, rapor karşılığında 12 Mayıs 2020 günlü ve 2020/8850 sayılı “soruşturma izni verilmesi” talebine, HSK Başkanı ve aynı zamanda Adalet Bakanı olan Abdülhamit Gül tarafından iki gün sonra verilen onayla birlikte bu kez soruşturma başlatıldı.
Bu bilgi o dönemde yargı kulislerine “bomba” gibi düştü. Hem FETÖ borsası hem de usulsüzlük iddiaları, Bato için “yükseliş” devrinin sona ermesi demekti.
Müfettişlerin çalışmaları 12 Kasım 2020’de tamamlandı. Müfettiş raporunu 18 Şubat 2021’de değerlendiren HSK Birinci Dairesi, 2021/1861 sayılı kararıyla dosyayı, gereği için HSK İkinci Daire’ye gönderdi.
Ve geldik, biraz daha yakın tarihe.
HSK İkinci Daire, 2021’de kendilerine gönderilen dosyayı 28 Şubat 2023’te karara bağladı. Daire, Bato hakkında 19 sayfalık karar yazdı. Karara, HSK İkinci Daire Başkanı Mehmet Akif Ekinci ile birlikte beş üye daha imza attı.
Bu arada Bato, İzmir Adliyesi’ndeki görevinden alınarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Savcısı olarak atandı. Diğer bir değişle tenzili rütbeyle başka bir göreve kaydırıldı.
Görevini kötüye kullanma iddiaları
HSK İkinci Dairesi, Bato’nun durumunu iki ana başlık üzerinde değerlendirdi. İlk bölüm, Bato’nun görev ve sorumluluğuna uymayan davranışlarla ilgili: “Görevinin gereklerine aykırı hareket edip, maddi menfaat temin ederek usul ve yasaya aykırı işlemler yaptığı”
İkinci bölüm ise; “haksız mal edinme” konusunda.
HSK Müfettişleri ilk bölümde 10 ana başlık üzerinde iddiaları inceledi. İddialara adı karışanları ifadelerine başvuruldu. Deliller ortaya çıkarıldı. Ve Bato’nun da bilgisine başvuruldu elbette.
Raporun tamamını Büyüteç’e taşımam maalesef mümkün değil. Önemli bölümlerinden alıntılar yaparak süreci aktarmaya çalışacağım.
Kendisini Bato’nun yeğeni olarak tanıtan ve haklarında “nitelikli dolandırıcılık” suçundan yargılamaları bulunan Çağrı Durak’ın Murat Oktar ve Şahin Metin’le yakın ilişki içinde olduğu, bu kişilerin yaptığı işlerden menfaat temin ettiği konusu soruşturma içinde yer aldı.
Bunlardan birisi; Durak, Oktar ve Metin’in ortak olduğu şirkete, hakkında FETÖ üyesi olmak iddiasıyla soruşturma yürütülen iş insanı Ahmet Küçükbay’ın ortağı olduğu firmaya atanan kayyım ile görüşerek piyasadaki emsallerinin çok üzerinde toplamda 3.5 milyon liralık ilan verilmesini sağladığı iddiası.
FETÖ’den soruşturma geçiren iş insanı anlatıyor
Ahmet Küçükbay, müfettişlere verdiği ifade raporda şöyle yer aldı:
“Darbeden önce Çağrı isimli kişi kendisini ilgilinin yeğeni olarak tanıttığı için piyasa rayici üzerinden beş yüz bin liraya anlaştıklarını, o sırada Okan Bato’nun adının geçmesinin bir artı olduğunu, ancak darbe teşebbüsünden sonra kayyımlar döneminde piyasa rayicinin üstünde 3.5 milyon lira karşılığında sözleşmeler yapıldığını, şirketin zarara uğratıldığını beyan etmiştir.”
Raporda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca alınan bilirkişi raporunda her üç sözleşmede belirlenen bedelin piyasa rayicinin üzerinde olduğu yönünde tespitler bulunduğu ifade edildi.
Raporda şöyle denildi:
“Raporda şirketin reklamların yer alacağı duvarların tamamını kiralamak için 196 bin lira ödediği halde, bu reklamlar için Küçükbay AŞ’den 4 milyon 307 bin lira alındığı, hatta aynı reklam şirketinin aynı dönemde Küçükbay AŞ dışındaki diğer müşterilerle yaptıkları sözleşmelerde bir duvar reklamının ortalama satış değeri 40 bin lira iken Küçükbay AŞ’nin taraf olduğu sözleşmelerde bu değerin 150 bin lira olarak belirlendiği görülmüştür.
Soruşturma maddesinde yer alan Çağrı Durak ve Murat Oktar’ın sahip oldukları reklam şirketinin Ahmet Küçükbay’a ait Orkide Yağları AŞ ile ilk reklam sözleşmesini 1 Haziran 2016 tarihinde yaptıkları, bu sırada Ahmet Küçükbay hakkında gözaltı ve tutuklama işlemlerin henüz uygulanmadığı ancak soruşturmanın başladığı,
Bu reklam sözleşmesi yapılırken şirketin reklam müdürü olan Tanık Ercan Erol’un da ifade ettiği gibi ‘şirket sahiplerinin Okan Bato’nun yeğenleri olduğuna dair kanaatin ve dolayısıyla Ahmet Küçükbay hakkında yürütülen soruşturma dosyasında olumlu katkısı olabilir’ düşüncesinin sözleşmenin aktedilmesinde etkili olduğu, diğer iki sözleşmenin de Ahmet Küçükbay tutuklanmasından sonra kayyımların imzasıyla yapıldığı anlaşılmıştır.”
Kayyum anlatıyor
Kayyum Tamer Utku’nun müfettişlere verdiği ifade, raporda şöyle anlatıldı:
“Okan Bato’nun eşini hazine avukatı olmasından dolayı tanıdığını, Çağrı Durak reklam sözleşmesi yapmak istediği zaman onu araştırdığında kendilerini Okan Bato’nun teyzesinin çocuğu olarak tanıttığını duyduğunu, bunun üzerine Okan Bato’ya güvendiği için bir telefon görüşmesinde Çağrı isimli kişinin reklam işi için teklif verdiğini, etrafta bu kişilerin kendisinin yakın olarak tanıdıklarını, bu nedenle, bu şahısları tanıyıp tanımadığını Bato’ya sorduğunu, bu anlamda kendisini haberdar olmayabileceğini düşünerek bildirmek maksadıyla aradığını, Okan Bato cevaben ‘yazlık komşumun oğlu, tanıyorum’ diye ifade etti.”
Müfettiş: İddia sübuta erdi
İfadelerin ardından müfettişin görüşü şöyle oldu:
“Dolayısı ile ilgili, isminin Çağrı Durak tarafından yakın olarak kullanıldığını için reklam sözleşmesi tarihi olan 12 Mayıs 2017 tarihi öncesinde öğrenmiştir. Ancak HTS kayıtlarına göre; ilgilinin Çağrı Durak ile 11 Ekim 2018 tarihine kadar görüşmeye devam ettiği anlaşılmaktadır.
Reklam sözleşmelerinin rayicin üzerinde değerle yapıldığını iddia edilebilir görüntüde olması, ilgili ile Çağrı Durak’ın yakın ilişkilerin bu reklam sözleşmelerinin yapılmasında etkili olduğu kanaatini pekiştirmektedir. İddianın bu yönüyle sübuta erdiği sonucuna varılmıştır.”