Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası sosyal medyada Kyiv’den yaptığı yaptığı Türkçe yayın ve paylaşımlarla adından söz ettiren Ukrayna vatandaşı Kırım Tatarı gazeteci Gulsum Khalilova, T24’te Hazal Sipahi’nin sunduğu “Yayınlanması Kaydıyla” podcast programına konuk oldu.
Khalilova gazetecilik hayatını, Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası yaşadıklarına, Türkiye’de aldığı eleştirilere değindi.
Khalilova, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sırasında Kırım’da Tatar toplumuna yönelik yayın yapan ART televizyonunda çalışan Khalilova o günleri şöyle anlatıyor:
“Sekiz yıldır Kırım’a dönemiyorum”
“Çok zordu. Kırım işgal edildikten sonra Kırım’da bulunan Ukrayna devlet kanallarının binaları da Rus işgalcilerinin kontrolüne geçmişti.
2014 yılında Kırım’da doğruları anlatabilen tek kanaldık diyebilirim. Bütün dünya medyası ATR’ye geliyor, bizim binamızda kalıyordu. Kırım’ın nasıl işgal edildiğini, nasıl sözde bir referandum yapıldığını gösteriyorduk.
Bana ve ATR’nin pek çok gazetecisine işgalcilerden tehditler geliyordu. 2015’in ortasına kadar Kırım’da çalışmaya devam edebildik. 2015 ortalarında Rus işgalciler kanalın çalışma lisansını vermedi ve ATR Kırım’da kapanmak zorunda kaldı.
Önümde üç seçenek vardı. Kırım’da kalıp, doğruları söylemek durumunda başıma bir şeyler gelecekti. Hapse girecektim ya da tamamen kayıplara karışacaktım, kim vurduya gidecektim.
Geriye ya Kırım’da kalıp bir şey söylemeyip, sadece kültürel programlar yapmak ya da Ukrayna’ya gelip doğruları söylemeye devam etmek kalıyor.
Ben susamam. Vatandaşlarıma, milletime yapılanları görmezden gelemem. Bu seçeneği düşünmedim bile.
Üçüncü seçenek benim için en mantıklısıydı. O yüzden buraya göç ettim ve buradan haberleri aktarmaya başladım.
2015 senesinde Ukrayna’nın başkenti Kyiv’e göç etmek zorunda kaldık. Ben de ATR’deki diğer gazetecilerle birlikte buraya geldim.
Ne yazık ki sekiz yıldır Kırım’a, evime dönemiyorum.
“Benim yaptıklarım nedeniyle annem ve babam sorguya çekildi”
“Bütün ailem Kırım’da yaşamaya devam ediyor. Benim yaptıklarımı Rus işgalcileri yakından takip ediyor. Birçok defa Rus işgalciler eve gidip annemi babamı sorguya çektiler. “Kızınıza söyleyin buraya gelsin” diyorlar.”
“Ben Kırım’a gidersem tutuklayacaklar ve 15 yıl hapis yatarım. 15 yıl hapis cezası aldım. Rusya beni terörist ilan etti.
2015’te 5 ay kadar Kırım sınırında gazetecilik yaptım. Orada Kırım Türkleri tarafından Kırım Taburu kuruluyordu. Rus işgalciler benim de bu tabura dahil olduğumu düşünerek bana dava açtı. Bu davadan 15 yıl hapis cezası verildi.”
“Biraz radikal sözlerimi insanlığıma verin”
Khalilova, Rusya’nın Ukrayna saldırısı sırasında yaptığı yayınlarda tarafsız gazetecilik yapmadığıyla ilgili eleştiriler için şunları söyledi:
“Bu konuda tarafsız olmayabilirim. Gazeteciyim ama ben bir insanım. Evime, özüme, atalarımın gömülü olduğu yerlere gidemiyorum. Anne ve babamı sekiz yıldır göremiyorum.
Kırım’dan buraya göç etmek zorunda kaldım. Buraya da geldiler, buraya da saldırdılar. Buradan da mı gideyim diye düşündüm.
Bir Ukrayna vatandaşı olarak, bir Kırım Türk’ü olarak biraz radikal kullandığım sözler olabilir. Bunu benim insanlığıma verin artık. Ne yapalım.”
“‘Ajan’, ‘NATO’cu’, ‘CIA’cı’, ‘FETÖ’cü’ demeye başladılarsa argümanları kalmadı demektir”
Kendisiyle ilgili söylenen “ajan” gibi sözlerin kendini motive ettiğini söyleyen Khalilova sözlerine şöyle devam etti:
“Beni eleştiriyorlarsa ve artık bana karşı söyleyebilecek sadece ‘ajan’ gibi sözleri kaldıysa demek ki doğru yoldayım.
Bana, ‘ajan’, ‘NATO’cu’, ‘CIA’cı’, ‘FETÖ’cü’ demeye başladılarsa; artık argümanları kalmadı demektir.”
“En çok üzen Türkçe konuştuğum için ajan denmesi oldu”
“İlk başlarda, hakkımda yapılan kara propaganda kampanyası beni çok üzmüştü. Ağlayan bir insan değilim ama o günlerde ağladım.
Beni en çok üzen Türkçe konuştuğum için ajan denmesi oldu. Çünkü bana kendi mantalitemden olmayan, kendi dilimden, dinimden olmayan Ukrayna’da bile 26 yıldır asla hiç kimse ‘sen neden Türkçe konuşuyorsun’ diye sormadı.
Burada ben bir Türk olarak hiçbir zaman bir ırkçılıkla karşılaşmadım.
Bana özümden olan, aynı dili konuşan, aynı dinden olan kişiler “neden Türkçe konuşuyorsun, Türkçe konuşuyorsan ajansın” dedikleri zaman çok üzüldüm, çok ağladım.
Babam küçükken televizyonda Türk kanalları açardı. ‘Kızım bunlar senin özün, bunlar senin kardeşin. Bu insanlar seninle aynı dili konuşuyor. Seninle aynı adetlere sahip. Aynı dine sahip. Bu insanlar senin gerçek kardeşlerin’ demişti.
Şimdi ben büyüdüm, bu dili konuşuyorum. Sadece Türkiye’ye değil bütün Türk Dünyası’na olan biteni Türkçe anlatmaya çalışıyorum. Benimle aynı dili konuşanlar demek ki ajansın diyorlar. Bu inanılmaz bir şey.
Ben zaten Ukrayna’da meşhur bir gazeteciyim. Benim burada maksadım gönüllü olarak yaşananları Twitter’dan Türk Dünyası’na aktarmaktı.
Kendime “Gülsüm sen zaten ülkende çalışıyorsun gazetecilik yapıyorsun Türkiye’ye yönelik işleri bırak” dedim.
Ama arkadaşlarım beni uyardı ve ‘eğer bırakırsan bu insanlar haklı olduklarını düşünecekler’ dedi.
Ben ne CIA’cıyım ne NATO’cuyum ne FETÖ’cüyüm. Bunların hiçbiri değilim ben. Sade bir Kırım Türkü’yüm. Benim isteğim Kırım işgalden kurtulsun.”
Türkiye’den canlı yayın karşılığı telif tekliflerini reddettim
Khalilova, soru üzerine Rusya saldırısı sırasında Türkiye’de katıldığı yayınlar için ödeme yapılması teklifi aldığını ancak kabul etmediğini şöyle anlattı:
“Teklifler geldi. Birçok kanaldan aradılar. ‘3 dakika canlı yayına çıkın size telif ücreti verelim’ dediler. ‘Ben canlı yayına çıkarım ama para almam’ dedim.
Ben hiçbir kanaldan onlara aktardığım haberler için, çıktığım yayınlar için para almadım. Benim amacım doğruları anlatmak. Egemen bir ülkeye saldırıldı. Bundan bir para kazanmak istemedim.”