Mecra ‘magazin’di ama eski bakan tabii ki magazin değil siyaset konuştu.
Günaydın’daki bu siyasi röportajları yapan Tuba Kalçık, her konuştuğu ünlüden iktidara ve Erdoğan’a destek manşetleri çıkarmayı başarıyor. Daha önce Ajda Pekkan, İbrahim Tatlıses, Serdar Ortaç, Bülent Ortaçgil, Selda Bağcan’dan böyle açıklamalar almayı başarmış, gazetesi de bunları manşetten vermişti.
Sıra Cavit Çağlar’daydı.
Ne var ki röportajın manşeti ve spotu biraz hafızası olanların gülümsemesine neden oldu:
“Demokrasimiz çok gelişti: Bizim zamanımızda Genelkurmay bir laf etse siyaset darmadağın olurdu, artık dönem değişti.”
Gülümsetmesinin sebebine geçmeden önce yeni nesil için Cavit Çağlar’ın kim olduğunu anlatmak gerek.
Çağlar, 80’ler ve 90’larda Doğru Yol Partisi’nde Süleyman Demirel’in sağ kolu olarak milletvekilliği, parti yöneticiliği, bakanlıklar yapmış Bursalı bir işadamıydı.
1991 yılında kurulan Doğru Yol- SHP koalisyonunda Hazine’den sorumlu Devlet Bakanlığı koltuğuna oturmuştu. Bakanlar Kurulu’nda Başbakan Demirel’in hemen sağında otururdu, adı Demirel’in manevi oğlu, ondan sonraki genel başkanı olarak geçiyordu.
Hazine Bakanlığı sırasında kendisine bağlı Ziraat Bankası’nın görev zararları zirve yaptı, yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı.
Hatta trafik kazasında genç yaşta hayatını kaybeden eski ANAP’lı bakan Adnan Kahveci “Kamu bankalarının Cavit Çağlar’a teslim edilmesi, ciğerin kediye emanetinin belgesidir” demişti.
Çağlar siyaset dışında medyada da etkindi. NTV’nin başındaki N harfi, kurucusu ve 2000’e kadar sahibi olduğu Nergis Holding’inden geliyor (Nergis de kızının adı).
Yani Çağlar, “Genelkurmay laf etse siyasetin darmadağın olduğu” dönemin güçlü aktörlerinden biriydi.
Ama esas unutulmaz rolü 28 Şubat döneminde oynamıştı.
O ve aralarında İsmet Sezgin, Köksal Toptan, Ayseli Göksoy gibi Demirel’e yakın sekiz DYP milletvekili, Çiller’in Refah Partisi ile koalisyon görüşmelerine tepki göstererek partilerinden istifa etmişti, hükümete de güvenoyu vermemişlerdi.
Çağlar’ın ofisinde bir araya gelen sekiz milletvekili “Kökleri yarım asırı aşan bir cumhuriyet, siyaset ve demokrasi geleneğinin bu felsefe ve zihniyete yabancı ellerde Türkiye’nin çimentosu olmaktan çıkarılması karşısında uzun süredir sürdürdüğümüz sessizliğimizi bozmaya karar verdik” diye başlayan bir bildiri yayınlamışlardı.
28 Şubat günlerinde de Çağlar, Erbakan’ı istifaya götüren sürecin en önemli aktörlerinden Cumhurbaşkanı Demirel’in yanında durup, onunla birlikte hareket etmişti.
Sahibi olduğu televizyon kanalı da 28 Şubat süreci ve sonrasındaki süreci aktif olarak desteklemişti.
Çağlar, kudretli generallere o kadar yakındı ki sahibi olduğu İnterbank’ın yönetim kuruluna eski Jandarma Genel Komutanı ve MİT Müsteşarı Teoman Koman gibi, emekli Korgeneral Çetin Ersarı gibi isimleri almıştı.
İnterbank, 28 Şubat darbesi sonrası kurulan zayıf hükümetler döneminde hortumlanan bankalardan biriydi.
Geri dönmeyen krediler, kendi şirketlerine verdiği krediler, aktarılan paralar, Korkmaz Yiğit ve değişik gruplara verilen batık kredilerle suçlanan bankanın Hazine’ye maliyeti büyük oldu.
1999’da bankaya TMSF el koyduktan sonra İnterbank’a hazineden 1,5 milyar dolar para aktarıldı.
Dönemin Hazine Bakanı Hikmet Uluğbay‘ın hazırlattığı İnterbank raporunda Cavit Çağlar, Cumhuriyet tarihinin en büyük banka soygununu yapmakla suçlanmıştı.
2000 yılında Çağlar için tutuklama kararı çıkarıldı ama o çoktan yurtdışına çıkmıştı.
Hakkında İnterpol’den kırmızı bültenle arama karar çıkarıldığı için 2001 yılının başında New York’ta havaalanında gözaltına alındı, mahkemeye çıkarıldı, kendi isteğiyle Türkiye’ye iade edildi, tutuklandı ve 11 ay hapis yattıktan sonra tahliye edildi.
Sonra adı unutuldu. Yıllar sonra tanık sıfatıyla ifade verdiği 28 Şubatçı generallerin yargılandığı mahkemede söyledikleriyle gazete manşetlerine çıktı.
Günaydın’a verdiği röportajda “Benim siyaset yaptığım dönemde açık söyleyeyim biz askerden korkardık. Genelkurmay bir laf etse darmadağın oluyorduk. Artık dönem değişti. Demokrasimiz çok gelişti bu açıdan” diyen Çağlar, 2016 yılında 28 Şubat davası mahkemesinde ise şöyle demişti:
“Dönemin kuvvet komutanları ile görüşüyorduk. Onlar demokrasi çerçevesinde kalacaklarını, parlamentonun her şeyin üstünde olduğunu söylüyorlardı. 54. Hükümetin kurulmasından sonra 28 Şubat 1997 tarihli 9 saat süren Milli Güvenlik Toplantısı başta olmak üzere 54. Hükümetin düşürülmesinde askerin herhangi bir baskısı olmadı.”
Batık bankası yüzünden hazineye 1.5 milyar dolara mal olmuş, kırmızı bültenle aranmış, hapis yatmış Cavit Çağlar, Günaydın gazetesinde ekonomiyi de değerlendirmiş:
“Ekonomik açıdan dünya zor bir dönemden geçerken bundan ülke olarak biz de etkileniyoruz. Ama bu geçici bir süreç. Ben çok umutluyum ekonomik geleceğimizden. Bakan Berat Albayrak’ı eleştirenleri de anlamak mümkün değil. Çok iyi eğitimli, yetenekli bir bakan. Türkiye ekonomisi iyi olsun diye var gücüyle çalışıyor. Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yıpratmak için Bakan Albayrak’ı hedefe koyuyorlar. Elinden geleni yapıyor, biraz da takdir edin. Hep eleştiri ile bir yere varamayız.”
Çok uzattık.
Bu kadar bilgi Günaydın okurlarını sıkabilir.
Zaten bugün her kilidi açacak şifreli sözleri söyledikten sonra dün kim olduğunuzun ve ne yaptığınızın ne önemi olabilir ki!