Recep Ç., Danıştay’ın Ayasofya ile ilgili kararını verdiği 10 Temmuz günü Sultanahmet’te “Sıra 5816’da” yazılı pankart yüzünden gözaltına alındı, polis merkezinde 5 saat sorgulandı. Recep Ç, açtığı pankartın Mustafa Kemal’e hakaret içermediğini, kanunun kaldırılması gerektiğiyle ilgili demokratik bir eylemin ürünü olduğunu söyledikten sonra serbest bırakıldı.
Fakat, iki ay sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu’nun Recep Ç. Hakkında iddianame düzenlediği ortaya çıktı. Yeni Akit gazetesinden Faruk Arslan’ın haberine göre, iddianamedeki suçlama “Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik.”
Hakaret yok ama kanunlara uymamaya tahrik var
2020/113207 Soruşturma No, 2020/25340 Esas No ve 2020/15768 No’lu İddianame’de savcı şöyle diyor: “Şüphelinin taşıdığı dövizin Atatürk’ün hatırasına hakaret içerikli bir yazı ya da görsel içermediğinin anlaşıldığı, ancak kalabalık bir toplum içerisinde bahse konu dövizi taşıyarak halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik kanaatine varıldığı…”
İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti. Recep Ç., TCK 217. Madde uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
Avukat Özdemir: “Böyle bir dava olamaz”
Recep Ç.’nin avukatı Kerami Özdemir, davayı şöyle yorumladı:
“Savcı bu suçu ararken çok düşünmüş müdür diye merak ediyoruz. Pankartta Mustafa Kemal’e eleştiri bulamayıp, 5816 kapsamına alamayıp ‘kanuna uymamaya tahrik’ denilerek ceza istenmesi ‘senin suçun kaşının üstünde gözünün olması’ demektir. Savcının yorumu zorlamadır. TCK 217’nin, yani halkı kanunlara uymamaya tahrik suçunun bu meseleyle uzaktan yakından alakası yoktur. Böyle bir suçlama, böyle bir dava olamaz.”