Kamuoyunda Altılı Masa’nın başkan adayının kimin olacağı, kimin olması ve olmaması gerektiği tartışmaları sürerken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün (8 Eylül) bir dizi tweet attı. Kılıçdaroğlu şöyle yazdı:
“Bir grup konuşmamda söylediğimi yeniden hatırlatma ihtiyacı duydum. Bu sefer daha net söyleyeyim… Son zamanlarda kerameti kendinden menkul bazı kişiler bir anda muhalif yazar oldular. 20 yıllık yandaşlıktan sonra, bir baktık oluvermişler işte.
“Bunların bazıları köşe yazarı, bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar; muhalefet nasıl yapılır, kelle koltukta mücadele eden bana öğretmeye kalkıyorlar. Defalarca suikast teşebbüsüne uğramış bana, köşelerinde ders vermeye kalkıyorlar.
“Şunu çok iyi bilsinler ki biz daha ölmedik. Onların da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, televizyonlarda konuşmayan, ‘Alo Holdinglerin’ medyası bana ders vermeyi bıraksın, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar. Bu böyle biline.”
CHP liderinin bu açıklamasının hedefinde kimin olduğu merak edilirken, “Alo Holdingler” ifadesi ibreyi geçmişte “Alo Fatih” skandalı ile bilinen Habertürk ve Ciner Medya Grubu’na yöneltti.
Habertürk TV’de bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı yayınlar yapan ve Habertürk’teki köşesinde adayın Mansur Yavaş olması gerektiğini savunan Fatih Altaylı, bugünkü (9 Eylül) yazısında şunları söyledi:
Öğle saatlerinde eşimle birlikte yemeğe gittim.
Telefonuma sürekli mesaj yağmaya başladı.
‘Kılıçdaroğlu sana çok ağır girişti’ diye.
Şaşırdım.
Açtım baktım.
Vallahi de, billahi de hiç üzerime alınmadım.
Ama belli ki, birileri bu sözlerin bana yönelik olduğunu düşünüyor ya da bana yönelterek hedef saptırmak istiyordu.
CHP’de Kemal Bey’e yakın dostları aradım.
‘Kemal Bey’in söylediklerinin seninle alakası yok. Mezhepçilik üzerinden Kemal Bey’in aday olmaması gerektiğini söyleyen bazılarını ve bir zamanlar AKP’nin en has adamı iken son zamanlarda sureti haktan yana görünüp, bilinçli manipülasyon yapan bir araştırmacıyı hedef aldı. Bir internet sitesi özellikle konuyu sana yönlendirmiş ama ne seninle ne de sizin yayın grubu ile ilgili değil sözleri. Daha bir hafta önce sizin ekrandaydı Kemal Bey’ dedi.
Benim açımdan da konu kapandı.
‘Hayır bana demişsiniz’ diyecek halim yok.
Ayrıca çok da önemli değil, Kemal Bey bunları bana da söylemiş olabilirdi.
İktidardan zaten çok böyle sözler işittim yıllardır.
Alışkınım.
Bugüne kadar herhangi bir kabalığını görmediğim, her zaman nazik Kemal Bey’e yanıt bile vermezdim. ‘Sinirlenmiş’ der geçerdim.
Ama yine de üzülürdüm.
Medyaya, gazetecilere karşı bu kaba üslubun muhalefetin de tarzı haline gelmiş olmasına üzülürdüm.
Bırakın gazeteciler istediğini yazsın söylesin.
Ekonomiyi toparlamak zaman alabilir.
Ama üslup değişikliği bir anda yapılabilir.
Haksız mıyım!”
Habertürk’ün bir diğer televizyon yüzü ve köşe yazarı Kübra Par da Kılıçdaroğlu’nun paylaşımına “cevap” niteliğinde bir köşe yazısı kaleme aldı.
Par, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Kemal Bey’i çileden çıkaranlar kimler?
Cevabı basit. 2023’te Kılıçdaroğlu’nun ortak aday olarak gösterilmesinin muhalefet açısından seçimi tehlikeye sokacağını dile getirenler.
Peki söz konusu isimlerin Kılıçdaroğlu’na özel bir garezi mi var?
Şahsi çıkarları veya gizli bir ajandaları olduğu için mi Kemal Bey’in adaylığının riskli olabileceğini dile getiriyorlar?
Kapı arkasında İmamoğlu veya Yavaş ile bir anlaşmaları mı var?
Hayır tam aksine… Bu sıraladığımız gazetecilerin hepsi yeri geldiğinde iki belediye başkanını da iktidarı da açıktan eleştiren isimler.
Muhalefeti gerçekçi olmaya davet etmek dışında bir amaçları yok.
Gelecek iktidardan nemalanmak gibi bir hesapları da yok.
Gazeteci sorumluluğu gereği sokakta gördükleri eğilimi anlatıyorlar.
Açıkçası ben de onlar gibi düşünüyorum.
Kemal Bey iyi bir insan, dürüst bir siyasetçi. Muhalefeti bir araya getirmesi ve yerel seçimlerde doğru adaylar çıkarması nedeniyle takdiri ve saygıyı hak ediyor.
Dahası son dönemde özellikle ekonomi alanındaki çıkışlarıyla gündem belirliyor.
Fakat bütün bunlara rağmen kemik CHP tabanının ötesindeki geniş halk kitlelerinin desteğini alamadı, alamıyor.
Tüm iyi niyetli çıkışlarına rağmen sağ-muhafazakar seçmeni ikna edemiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında seçimi kazanması imkansız olmasa da zor görünüyor.
AK Partililerin Kılıçdaroğlu’nun adaylık olasılığını sevinçle karşılaması da bu yüzden.
Eğer ki önümüzdeki birkaç ayda radikal bir ivme yakalayarak adı geçen diğer tüm isimlerin önüne geçecek olursa emin olsun en başta bugün hedef gösterdiği gazeteciler onun adaylığının doğru olacağını dile getirirler.
Muhalefet yıllardır iktidarın medyaya baskı uygulamasını eleştiriyor, özgür medya vaadinde bulunuyordu.
Ne yazık ki bırakın iktidara gelmeyi, seçimi kazanma ihtimalleri belirdiği andan itibaren onlar da benzer bir tavır içine girdiler.
Eleştirilere karşı tahammülsüzler, güçlerinin yettiği alanda ambargo uyguluyor, niyet okuyor ve parmak sallıyorlar.
Keşke Kemal Bey böyle yapmasa, Türkiye’ye demokrasi vadeden bir siyasetçi olarak kendisiyle ilgili eleştirileri şahsileştirmese…
(…)
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını riskli bulanlar sadece birkaç gazeteciden ibaret değil.
İYİ Parti Lideri Meral Akşener ısrarla “kazanacak aday” diyerek kibarca bu gerçeğe dikkat çekiyor.
Kemal Bey’e kapıyı sert biçimde kapatmıyor ama iki belediye başkanının yarışta geri plana düşmesine de izin vermiyor.
6 ay öncesine kadar İmamoğlu’na jest üstüne jest yaparak ondan yana bir eğilimi olduğu intibası uyandırıyordu.
İmamoğlu’nun üst üste iletişim hatası yapmasının muhalif seçmen üzerindeki etkisinin ardından dümeni Mansur Yavaş’a doğru kırdı.
AnkaPark’a yaptığı ziyaret ve İYİ Parti’nin paylaştığı videoda iki isim arasındaki sıcak görüntüler dikkat çekiciydi.
Ardından İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu sahada en çok duydukları ismin Yavaş olduğunu söyledi.
İki gün önce Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın konuğu olan Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamaları da son derece kritikti.
‘Sahadaki hissiyatın duyulmasını istiyoruz. Yavaş’ın adının öne çıkmasının nedeni milletin mevcut durumdan çıkış için birtakım ümit haberleri beklemesinden kaynaklanıyor. Bu ümitleri ‘Ben aday olacağım’ heveslerine kurban etmeyelim. Makul olan her şeyi sahaya getirelim ve millete soralım. ‘Ceketimizi koysak kazanırız’ mantığı yanlış olur’ dedi. Sözlerinin adresinde Kılıçdaroğlu olduğu çok açıktı.
Tüm bu açıklamalardan sonra denge Yavaş lehine değişiyorken tecrübeli bir siyasetçi olan Akşener dün yeni bir hamle yaparak İmamoğlu’nu ziyaret etti. Aday adayları arasında eşitlik sağladı.
İsmi son aylarda iyice geriye düşen İmamoğlu bu ziyaretin öneminin farkındaydı.
Uçurumdan düşecekken kendisine ip uzatan Akşener’i zabıta mangalı özel törenle karşıladı.
İmamoğlu sevincini abartılı biçimde gösterse de Akşener’in derin bir denge politikası güttüğünü unutmamak lazım.
İYİ Parti Lideri’nin ittifak ortağı Kılıçdaroğlu’na şahsi bir oyun kurduğunu zannetmiyorum.
Sadece 2023’te seçimi kaybetmeleri halinde seçmenlerine mahcup olma ihtimalini hesaba katarak hareket ediyor.
https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/3518872-kilicdaroglunun-hedefindeki-gazeteciler
https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/3518873-meral-aksenerin-derin-denge-politikasi