Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda Kürt sorunun çözümüne dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Dernek üyesi Salih Turhan, Kürt sorunun çözümünün “Gençliği anlamaktan” geçtiğini ve bu nedenle Kürdistan kentlerinde yaşayan 2 bin genç ile anket yaptıklarını paylaştı. Turhan, ankette gençlerin yüzde 43’nün kendi etnik kimlik üzerinden nitelendirdiğini, yüzde 11’nin ulusal kimlik geri kalanının ise dini kimlik üzerinden tanımladığını paylaştı.
“Sorun güvenlik sorunu değil”
Ayrıca gençlere Kürt meselesini nasıl algıladıklarına dair sorular da sorduklarını belirten Turhan, “Gençlerimizin yarısı bir sorun diye cevaplarını veriyorlar. Bu sorunun gerçekle, yüzleşmeyle çözülebileceğini gösteriyor. Biz bu meseleyi sorun olarak değil çözülmesi gereken bir kardeşlik meselesi olarak el alıyoruz. Yine ortaya çıkan bir diğer sonuç ise size yansıttığımız tabloda meselenin sadece bir güvenlik problemi olmadığını, adalet, özgürlük ve eşitlik zemininde çözülmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu taleplerin karşılığı ancak alt merkezi bir çözümle mümkün olduğunu ifade ediyor gençlerimiz” dedi.
“Gençler toplumsal sözleşme istiyor”
Gençlerin süreci desteklediğini ancak mesafe kat edileceğine dair tereddütlerinin olduğunu belirten Turhan, “Toplumun beklediği şey, inanın kıymetli vekillerin yeni bir çözüm değil, samimi, ilkeli, inanç temelli bir helalleşme sürecinin olmasıdır. Ve bu ankette gençlerimizin %28.5’ı bu süreçte umutlu olduğunu, %11’i kararsız olduğunu, %26’ı inanmadığını, %8.4’ı inandığını, %25.4’ü ise saygılı olduğunu ifade ediyor. Bu Kürt meselesinin artık sadece siyasetin değil, toplumun vicdanının da gündeminde olduğunu ortaya koyuyor. Ulaştığımız veriler, gençliğin silahlı, çatışma ve kimlik dayatması yerine, adalet eksenli bir toplumsal sözleşme istediğini göstermiştir” diye kaydetti.
Yüzde 82’si Kürtçeyi istiyor
Turhan, Kürtçenin eğitim ve yayıncılık ile kültürel alanda kullanılmasına imkan tanınıp tanınmaması gerektiğine dair de gençlere soru yönelttiklerini ve gençlerin yüzde 82’sinin Kürtçenin kamusal alanda daha fazla yer bulması gerektiğine dair beyanda bulunduğu paylaştı. Turhan, “Dil, bir kimliğinin en güçlü taşıyıcısıdır. Bu konuda gösterilecek anlayış ve fırsat, toplumsal barışa en önemli katkıyı sağlayacaktır. Samimiyetle ve şeffaflıkla yürütülecek kardeşlik sürecine desteğimizi ifade etmek istiyorum. Birincisi yaşama hakkı, iki ırk, namusun korunması, mülkiyet hakkı, aklın korunması, inandığı gibi yaşama hakkı. Bu beş temel hak hangi inançtan, ırktan, mezhepten veya renkten olursa olsun değişmez insan haklarıdır. Bu hakların her koşulda korunması adaletin gereğidir. İnancı, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bütün vatandaşlarımıza temel insan hakları herhangi bir pazarlık konusu yapılmadan tanınmalıdır. Anadil eğitiminin ve anadil kullanımının önündeki engeller kaldırılmalı ve bu haklar anayasal güvence altına alınmalıdır” diye konuştu.
Kürt sorunun hukuk yoluyla çözülmesi gerektiğini belirten Turhan, “Toplumdaki bütün farklılıkların siyasi alanda kendisini ifade etmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır” dedi.