Etyen Mahçupyan, Karar TV’deki Bi Karar Ver programında Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansı ve onun adaylığına itiraz edenler hakkında şöyle konuştu:
Altılı Masa’nın ‘Önce ilkelerde anlaşalım, sonra adayda’ tavrı bence çok doğru bir tavır. Ama geciktiler. Yaz aylarında bence bunu çoktan bitirmiş, aday ve aday yardımcılarını şimdiden ortaya çıkarmış olmalılardı. Bu durum, çok saçma sapan bir tartışmaya doğru götürdü. Çünkü mesela insanlar diyor ki, “Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan karşısında kazanamayabilir.” Kılıçdaroğlu’nu tek başına bırakırsanız tabii ki kazanamayabilir. Altılı Masa zaten tek başına davranmamak üzere kurulmuş bir masa.
Bence de aday ilkeler üzerinde anlaştıktan sonra açıklanmalı fakat bu ilkeler meselesini bu kadar geciktirmenin bir mantığı yok. Altı partinin üzerinde anlaşacağı maddeler bence birkaç maddeyi geçemez. Türkiye ile ilgili ana unsurlar var yönetimle ilgili. Atamalar gibi. Bunlar için özel bir şey yapılabilir ama orada biter. Bu, adaydan bağımsız bir olay.
İşin kritik yanı şu; Tayyip Erdoğan’ın karşısına kim çıkarsa çıksın yardımcı ya da yardımcılarıyla beraber çıkacak. O yüzden Tayyip Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlu diye bir yaklaşım da anlamsız. Böyle bir gerçek durum var. Böyle bir durumda bence muhalefet kesinlikle kazanır. Muhalefetin zaten kazanabileceği bir alternatif varken bu yokmuş gibi davranmak mantıklı değil.
İşin de facto bir tarafı var: Mesele sürüncemede kaldığı için Kılıçdaroğlu zaten de facto aday haline geldi. Muhalefet eğer Kılıçdaroğlu’nu istemiyor olsaydı zaten daha önceden bir şey yapması gerekiyordu. Bu ertelendikçe Kılıçdaroğlu kendiliğinden aday oldu. Şu anda Altılı Masa ‘Kılıçdaroğlu aday olmasın’ derse oradan iki aday çıkacakmış gibi bir noktaya gelindi. Benim gördüğüm bu.
Altılı Masa kendi kendini bir nevi tuzağa sürükledi. Bu niye oldu, nasıl oldu bilmiyorum. Ama sonuçta dışarıdan bakınca kendilerini bir çıkmaz yola soktular. Hem iktidar karşısında tam olarak ne diyeceğini belirleyememiş gibi bir noktada kaldılar, hem de facto bir aday var ortada ama onu istemiyorlarmış gibi bir durum ve o adayın karşısına çıkartacak başkası da yokmuş gibi bir durum oluştu. Üstelik daha da ilginci o adaya karşı o adayın kendi belediye başkanlarını çıkartıyorlar. Yani bu tamamen acayip bir durum. Bambaşka birini çıkartıyor olsalardı bir şekilde anlaşılabilirdi, ama ‘Kılıçdaroğlu’nu istemiyorum fakat onun belediye başkanlarını isteyebilirim’ demenin hiçbir anlamının olduğunu düşünmüyorum.
Şunu düşünüyorum; bence aslında Mansur Yavaş da İmamoğlu da o itiraz edenlerin gözünde aday değil. Bambaşka birisinin aday olması isteniyor. O kişinin adı telaffuz edilmiyor ve o kişi olana kadar belediye başkanları üzerinden Kılıçdaroğlu yıpratılıyor. Öyle bir noktaya sürüklendi ki iş; o adı vermek o adın aleyhine olacak şu anda. Önce Kılıçdaroğlu’nun vazgeçmesi gerekecek. Ama şu ana kadarki performansına ve niyetine baktığım zaman gördüğüm şu ki Kılıçdaroğlu anketlerde yüzde 5 alsa bile vazgeçmeyecek. Ama zaten partinin desteği var ve her durumda ikinci tura kalır.