Yemin altında konuşan ve kendini “ufolog” olarak tanımlayan Jaime Maussan, hükümet mensuplarına ve ABD’li yetkilelere hitaben bulgularını açıkladı. Maussan aynı zamanda UFO örneğinin yakın bir tarihte Meksika Özerk Ulusal Üniversitesi’nde (UNAM) incelendiğine ve burada bilim adamlarının radyokarbon tarihlendirmeyi kullanarak DNA kanıtları elde edebildiğine dair güvencede bulundu.
Maussan, bu örneklerin dünyadaki insan evrimi sürecinin bir parçası veya bir UFO enkazından çıkarılmadıklarını, bir diatom (deniz yosunu) madenininde bulunup fosilleştiğini iddia ediyor.
Maussan’ın 2015 yılında Peru’da bulduklarını iddia ettiği uzaylı numunesinin daha sonra mumyalanmış bir insan çocuğunun cesedi olduğu da ortaya çıkmıştı.
Numunelerin x-ray taramalarını meclis üyelerine sunan Meksika donanmasının Bilimsel Sağlık Enstitüsü müdürü José de Jesús Zalce Benítez de, numunelerin geri “çekilebilir boyunlar taşıdığını, dişlerinin olmadığını, büyük beyinlere ve ‘geniş stereoskopik görüş’ yeteneğine sahip büyük gözleri olduğunu” iddia etti.
Benítez, bir komplo teorisi merkezi olarak bilinen Gaia.com tarafından 2017 yılında yayınlanan bir YouTube videosunda gösterilen mumyalanmış üç parmaklı altı cesedin gösterildiği bir keşif sunumunun da baş araştırmacısıydı.
2017’de bulunan mumyaların dünya dışı kökeni, bilim insanları tarafından çoktan çürütülmüş durumda.
2021 yılında yayınlanan bir belgeselde, Scientists Against Myths (Bilim Adamları Mitlere Karşı) adlı YouTube kanalından Alexander Sokolov’un, numunelerin kemik yapısını incelemek için topladığı uzman bir ekip, numunelerin ‘karmaşık insan ve hayvan kemiklerinden’ oluştuğunu buldu.
Yapılan çalışmalara göre Josephine lakaplı “uzaylılardan” birinin, humerus kemiğinin (ya da pazu kemiğinin) olması gereken yerde bir femur kemiğine (veya uyluk kemiğine) sahip olduğu görüldü.
Dahası, uyluk kemiklerinden biri aslında bir femur kemiğinden oluşmasına rağmen, bu kemik kalça eklemiyle hizalanamayacak şekilde baş aşağı yerleştirilmişti. İkinci uyluk kemiği ise bacağın alt kısmındaki kaval kemiğiydi. Uzmanlar, numunenin bu kadar tuhaf bir kemik yapısıyla tek bir adım dahi atmış olamayacağı sonucuna vardı.
Benzer şekilde, numunenin parmaklara baktıklarında, her iki eldeki birkaç parmak kemiğinin baş aşağı yerleştirildiği, “tamamen dağınık” olan bu kemiklerin birbiriyle uyumsuz olduğunu buldular.
Kafatasını daha yakın incelediklerinde de bunun bir lama veya alpaka kafatasının arka tarafından oluşturulduğu ortaya çıktı.
Sokolov, “yaptığımız karşılaştırmalar, numunelerin kafatası boşluğunun lamanın kafatası boşluğuna mükemmel şekilde uyduğunu gösteriyor” diyor.
Yine Sokolov’a göre, “koku alma soğanlarının, iç kulağın, beyin yarıkürelerinin ve beyinciğin konumu, lama kafatasındakilerle tam olarak eşleşiyor”.
Uzmanlar, kafatasının yüz kısmının tamamının kırıldığına, geriye yalnızca nörokranyumun kaldığına ve bunun da “uzaylı” kafasının ön kısmını oluşturacak şekilde döndürüldüğüne inanıyor.
Temmuz ayında bir UFO ile karşılaştığı iddiasıyla ilgili Washington’da Kongre önünde ifade veren eski ABD Donanması pilotu Ryan Graves de Salı günü Mexico City’deydi.
Meksika’da düzenlenen duruşma ise. ABD’li emekli binbaşı David Grusch’un Temmuz ayında ABD’nin UFO’ları alıp onlara “tersine mühendislik” yapmak için gizli bir program yürüttüğünü iddia ettiği Kongre duruşmasından ilham aldı. Pentagon, Grusch’un iddialarını yalanlamıştı.
Medyaya verdiği söyleşilerde Grusch, ABD hükümetinin “ölü pilotların” cesetlerine ve neredeyse 100 yıl önce Mussolini tarafından İtalya’da bulunan bir uçan daireye sahip olduğu yönünde iddialarda bulunmuştu.
Öte yandan, UFO görülmesi gibi kültürel olgular üzerinde çalışan Penn State Üniversitesi’nden Tarih ve Biyoetik Profesörü Greg Eghigian, vatandaşlar devlet yetkililerinin güvenilirliğini sorgulamaya başladığında uzaylılara olan inancın sıklıkla arttığını öne sürüyor.
Chicago Üniversitesi profesörü ve uzay tarihçisi Jordan Bimm de bu iddiaları kabul etmeyenler arasında.
“Kendini ufolog ve gazeteci olarak tanımlayan, 2017 gibi yakın bir geçmişte dünya dışı yaşama dair yanlış iddialarda bulunan ve benzer şekilde insan kalıntılarını dünya dışı varlıklarmış gibi gösteren bu Jamie Mussan’ın geçmişi bile tek başına büyük bir tehlike işaretidir” diyen Bimm, ayrıca “tüm zamanların en büyük bilimsel keşfini bu şekilde öğrenmenin mümkün olmadığını” da söylüyor.