Merkel, açıklamalarında özellikle Minsk Anlaşmalarına atıfta bulundu:
“Eylül 2014’te imzalanan Minsk I anlaşması, Rusya, Ukrayna ve ayrılıkçı Donetsk ile Luhansk’ın temsilcileri arasında ateşkes öngörüyordu. Merkel’e göre bu anlaşma 2015–2021 yılları arasında görece bir sakinlik sağladı ve Ukrayna’ya güç toplama fırsatı verdi.”
Ancak Minsk II, Şubat 2015’te imzalanmasına rağmen çatışmaları durduramadı. 2015–2021 arasında Rus güçleri ateşkese rağmen 5.000’den fazla Ukraynalı askeri öldürdü ya da yaraladı.
Merkel, 2021 yılına gelindiğinde Putin’in anlaşmayı artık ciddiye almadığını hissettiğini söyledi.
“Yeni Format istedim, Baltıklar ve Polonya karşı çıktı”
Merkel, AB’nin Putin ile doğrudan konuşabileceği yeni bir diplomatik format arayışına girdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Putin’in Minsk Anlaşması’nı artık ciddiye almadığını gördüğüm için, Avrupa Birliği olarak doğrudan onunla konuşabileceğimiz yeni bir format istedim. Ama bazıları buna destek vermedi. Başta Baltık ülkeleri, ama Polonya da karşıydı.”
Merkel ayrıca, bu dört ülkenin “ortak bir Rusya politikamız olmayacağından korktukları için” bu sürece engel olduklarını öne sürdü.
Merkel’in açıklamaları, özellikle Polonya, Letonya, Litvanya ve Estonya’da sert tepkilere yol açması beklenen bir çıkış olarak değerlendiriliyor. Bu ülkeler, 2022’deki işgalin ardından Rusya’ya karşı en sert tutum alan ve Batı’yı Ukrayna’ya daha fazla destek vermeye çağıran aktörler olmuştu.
Merkel ise görev süresince Rusya’ya yönelik daha “pragmatik” bir çizgi izlemekle eleştiriliyordu. Kuzey Akım enerji projelerine verdiği destek ve Moskova ile diyalog arayışı, Batı’da “Putin’i cesaretlendirmekle” suçlanmasına yol açmıştı.