Suriye’nin güneyindeki Süveyda ilindeki çatışmalarda ölü sayısı 500’ü geçti.
Suriye hükümet güçleri Süveyde ilinden büyük oranda çekildi; bu çekilme, ABD, Türkiye ve Arap ülkelerinin arabuluculuğuyla sağlanan anlaşma kapsamında gerçekleşti .
Şehirde kontrol, yerel Dürzi güçlerine ve dini liderlere devredildi .
Ateşkes sonrası, İsrail yanlısı Hicri’ye bağlı Dürzi milisler Bedevi köylerine saldırdı.
https://twitter.com/CdricLabrousse/status/1945810071096533199
Aralarında kadın ve çocukların olduğu 100’den fazla sivil hayatını kaybetti.
Bedevi aşiretleri köylerinden göç etmeye başladı.
Hicri’ye bağlı güçler, Dürzi aşiretinin lideri Leys el-Belus’un ne gibi korkular yaşadığını anlatmıştım.
El-Hicri’ye yakın milisler, Şam yanlısı Dürzi lider Laith al-Balous’ün köyünü bastı, 2015 yılında Esad rejiminin öldürdüğü babası Dürzi lider Vahid el-Belus’un türbesini tahrip etti.
İsrail ordusu, bazı Dürzi köylerine girdi.
Netanyahu, Süveyde’de varılan ateşkes için konuştu:
“Bu, güçle sağlanan bir ateşkestir. Ricayla, yalvarmayla değil. 7 cephede barışı güçle sağlıyoruz, sessizliği güçle sağlıyoruz, güvenliği güçle sağlıyoruz. Şam hükümetinin Suriye’nin güneyine ordu indirilmesine izin vermeyeceğiz. Dürzilere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile telefonda görüştü.
Milli Savunma Bakanlığı: “Talep ederlerse Suriye’nin savunmasına ve terörle mücadelesine destek sağlarız”
Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan haftalık basın toplantısında İsrail’in Suriye’nin başkenti Şam’a yönelik saldırılar gündeme alındı.
Saldırıların bölgedeki huzur ve güven ortamını hedef alan açık bir provokasyon olduğu belirtilirken “Talep etmeleri durumunda Suriye’nin savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve terörle mücadelesine destek olmak için elimizden gelen desteği sağlarız” ifadeleri kullanıldı.
MSB’den yapılan açıklamanın detayları şöyle:
İsrail’in Suriye’nin güneyine yönelik saldırılarının ardından bu kez Şam’ın merkezine gerçekleştirdiği hava saldırıları, bölgede barış ve istikrar umutlarını hedef alan açık bir provokasyondur. Uzun süren acıların ardından barış içinde yaşama ve uluslararası toplumla yeniden bütünleşme yolunda önemli bir eşiğe gelen Suriye’de, tarihî fırsatın heba edilmemesi, kalıcı huzur ve güvenliğin tesisine yönelik çabalara destek verilmesi gerekmektedir. İsrail’in uluslararası hukuku açıkça ihlal eden saldırıları; bölgesel barış ve güvenliği hiçe sayan, çatışmaları yayma niyetini ortaya koyan tehlikeli bir yaklaşımdır. Pervasız ve sınır tanımaz bir tutumla tüm bölgeyi istikrarsızlığa ve kaosa sürükleyen İsrail, yakın coğrafyamızda geri dönülemez sonuçlar doğurabilecek saldırgan girişimlerine derhâl son vermelidir.
Öte yandan, Gazze’de insani felaket, sivil halkın açlığa terk edilmesi ve toplu katliamlar devam etmektedir. Bu kapsamda, adil ve kalıcı bir barış sürecinin başlatılması ve insani yardımların kesintisiz olarak Gazze’ye girişinin sağlanması gerekmektedir. Türkiye olarak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin vücut bulması yönündeki desteğimizi sürdüreceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.”