Rusya’da gizli bir nükleer üssünde görev yapmış eski bir Rus subayı “Anton” takma ismiyle tanıklığını BBC’ye anlattı.
Anton: “Şubat 2022’ye kadar sadece tatbikat yapıyorduk. Ancak savaşın başladığı gün, nükleer bir saldırı yapmaya hazırdık. Savaşın ilk gününde savaş alarmı verildi ve birliğimiz üsse kapatıldı. Elimizdeki tek şey Rus devlet televizyonuydu. Tüm bunların ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyordum. Görevlerimi direkt olarak yerine getirdim. Savaşta çarpışmıyorduk, sadece nükleer silahları koruyorduk. Nükleer üs için çok katı bir seçim süreci var. Her profesyonel asker buraya alınmıyor. Herkes için sürekli kontroller ve yalan makinesi testleri var. Maaşlar çok daha yüksek ve askerler savaşa gönderilmiyor. Nükleer bir saldırıyı püskürtmek ya da gerçekleştirmek için oradalar.
Emrimdeki askerlerin nükleer üsse telefon sokmamasını sağlamak benim sorumluluğum altındaydı. Adeta kapalı bir kapalı toplum gibiydi. Mesela ailenizin ziyaret etmesini istiyorsanız, üç ay önceden Güvenlik Servisi’ne talepte bulunmanız gerekiyor.”
Amerikan Bilim Adamları Federasyonu’na göre Rusya’nın yaklaşık 4.380 operasyonel nükleer savaş başlığı var, ancak bunların sadece 1.700’ü “konuşlandırılmış” durumda. Tüm NATO üyesi ülkelerin toplamı da benzer bir sayıya sahip. Putin’in “stratejik olmayan”, genellikle taktik olarak adlandırılan nükleer silahları konuşlandırmayı seçip seçmeyeceği konusunda da endişeler var. Bunlar genellikle yaygın radyoaktif serpintiye neden olmayan daha küçük füzeler.
Anton: “Bazı bölgelerde eski tip silahlar olabilir, ancak ülkenin muazzam bir nükleer cephaneliği, karada, denizde ve havada sürekli savaş devriyesi de dahil olmak üzere çok sayıda savaş başlığı var. Nükleer silahların bakım çalışmaları sürekli olarak yürütülüyor, bir dakika bile durmuyor.”
“Bu bir savaş suçudur”
Anton, tam ölçekli savaş başladıktan kısa bir süre sonra, birliklerine yazılı yönergeler kullanarak konferanslar vermesini emreden bir “suç emri” aldığını söyledi.
“Ukraynalı sivilleri, asker olarak tanıtarak yok edilmeleri gerektiğini söylediler! Bu benim için kırmızı çizgidir. Bu bir savaş suçudur. Bu propagandayı yaymayacağım.”
Üst düzey subaylar Anton’u ülkenin başka bir yerindeki birinci kademe taarruz tugaylarına naklederek cezalandırdı. Anton cepheye gönderilmeden önce savaşa katılmayı reddeden bir bildiri imzaladı ve hakkında ceza davası açıldı. Daha sonra asker kaçakları için kurulan gönüllü bir örgütün yardımıyla ülkeden kaçtı.
Firarilere yardım eden gönüllü kuruluş “Get Lost” yardım isteyen firari sayısının ayda 350’ye yükseldiğini söyledi. Kaçanlar için riskler de giderek artıyor. En az bir asker kaçağı yurtdışına kaçtıktan sonra öldürüldü ve Rusya’ya zorla geri gönderilip yargılanan birkaç kişi oldu.