Geçen ay, bir öğleden sonra Türk istihbaratına çalıştığını iddia eden biri Viyana’da bir polis merkezine geldi. İtirafları inanılmazdı: Avusturyalı bir Kürt politikacıyı öldürmesinin istendiğini, kendisinin bunu yapmak istemediğini iddia etti ve polis koruması talep ettiğini söyledi.
Bu kişi Amerika’nın İstanbul Konsolosluğu’nda çalışan biri hakkında yalan beyanda bulunması konusunda zorlandığını da söyledi. Kendini Feyyaz Öztürk olarak tanıtan kişinin söyledikleri doğruysa, bu durum Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşmanlarını nasıl takip ettiği konusunda yeni bir bakış açısı veriyor.
Öztürk’ün New York Times tarafından elde edilen ifadesi, ABD uyuşturucu ile mücadele biriminin İstanbul ofisinde görev yapan ve Türk mahkemeleri tarafından silahlı terörist gruplara çalıştığı iddiasıyla 8 yıldan fazla hapse mahkûm edilen Metin Topuz davasında boşluk yaratabilir. Topuz davası, ABD’nin temelsiz gördüğü ve Erdoğan’ın Amerika ile giderek artan düşmanca ilişkilerinde dönüm noktası olarak değerlendirdiği ABD vatandaşları ile hükümet çalışanlarına yönelik davalardan biri.
Yurt dışında yaşayan kişiler, tutuklanma girişimlerinden kaçınabilmeleri ve Türk ajanların taciz ve gözetlemesinden şikâyetçi olmaları için İnterpol aracılığıyla tebligat almışlardı. Avusturya hükümeti, Türk gizli servisinin Avusturya’daki faaliyetlerinden uzun süredir endişe duyuyordu ve bu son dava alarma neden oldu.
New York Times’a, “Durumu çok ciddiye alıyoruz” diyen Avusturya İçişleri Bakanı Karl Nehammer, soruşturma devam ettiği için davanın detayları hakkında yorum yapamayacağını söyledi. Nehammer, savcılığa e-postayla gönderilen açıklamayla ilgili olarak davanın hassas ve gizli olduğunu söyleyerek yorum yapmadı.
Avusturya Entegrasyon Bakanı Susanne Raab ise, “Avusturya, Türk istihbaratının hedefi haline geldi” dedi ve “Erdoğan’ın uzun kolu Viyana-Favoriten’e kadar uzanıyor” İfadesini kullandı.
Öztürk, 15 Eylül’de polise teslim olduğunda, “Türk istihbaratındaki uzun kariyerinden sonra emekli olduğunu, bir süre önce eski Yeşiller Partisi milletvekili, Erdoğan karşıtı Kürt Berivan Aslan’a saldırı için talimat aldığını” söyledi.
Öztürk, yabancı istihbarat servislerine çalışma suçlaması ile Avusturya makamları tarafından gözaltında tutuluyor.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, yaptığı yazılı açıklamada iddiaların mesnetsiz olduğunu belirtti. Açıklamada, ‘Öztürk, hiçbir zaman Türk istihbaratına bağlı olmadı ve asla Türk istihbaratı adına hareket etmedi” ifadesi kullanıldı.
Ancak Türkiye’nin, Öztürk’ün güvenilirliğini zayıflatma girişimleri, Metin Topuz aleyhindeki yargılamada tanık olarak güvenilirliğini de sorgulanır kılıyor.
Avusturya polisi ile 4 saat süren görüşmenin başlarında 53 yaşındaki Öztürk’ün geçmişi, başta suikastçiliğine ilişkin iddiası olmak üzere, belirsizdi. Ama bir memur ona Topuz davasını sorduğunda somutlaştı.
Polis tutanağına göre Öztürk, 2004’e kadar ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi’nde (D.E.A.) çalıştığını ve 2005’te Topuz ile tanıştığını söyledi. Topuz da çevirmen olarak D.E.A. için çalışmıştı. Amerikalı yetkililer bu iddianın Topuz’a ilişkin bölümünü onaylıyor. Fakat D.E.A.’dan bir basın görevlisi, Türkiye ofisini kontrol ettiklerini ve Öztürk’ün burada çalıştığına dair hiçbir kayıt olmadığını söyledi.
Öztürk, 2017’nin Eylül ayı başlarında kendisine, Topuz aleyhine ifade vermediği takdirde hapse atılacağının söylendiğini belirtti. Öztürk, “Beni tanık olarak kandırdılar ve önüme boş bir kâğıt parçası koydular. Aksi takdirde Metin Topuz’la hapse gireceksin dendi bana” diye konuştu ve “Türkiye’de hep böyle yaparlar” diye ekledi.
Polis memurları daha sonra Öztürk’ün Avusturya’daki bir siyasetçiye saldırı planı yönündeki iddiasını sordu. Öztürk, kendisine Aslan’ı vurma emri verildiğini ve bu iş için ilk olarak 2018’de İstanbul’daki bir Türk yetkili tarafından arandığını söyledi. Polise, saldırıyı mart ayında gerçekleştirmesi gerektiğini, ancak pandemi nedeniyle kısıtlamaların Viyana seyahatine engel olduğunu anlattı.
İtalyan pasaportu olan Öztürk, İtalya’nın Rimini kentinde mahsur kaldığını ve bir kaza sonucu bacağını kırdığını, bu nedenle eylemi gerçekleştiremediğini belirtti. Öztürk, daha sonra Ağustos ayında, kendisine WhatsApp üzerinden ulaşan birinin ondan, Belgrad’a (Sırbistan) gitmesini ve bir Türk kahvehanesinde biriyle buluşmasını istediğini söyledi.
Öztürk, Avusturya polisine, “Ölmesi ya da sadece yaralanmış olması önemli değildi. Önemli olan politikacının mesajı almasıydı” dedi ve görüştüğü kişinin kendisine Viyana’ya gitmesini ve talimat beklemesini söylediğini anlattı.
Polis sorgusunda neden teslim olduğu sorusuna Öztürk, “belki de kendimi kurtarmak için” cevabını verdi.
“Avusturya polisi beni yakalayabilirdi” diyen Öztürk, “Bu tür şeyleri sevmiyorum. Ben kiralık katil değilim. Türk yetkililer, saldırı gerçekleşseydi, benim suçlu olduğumu söylerlerdi” dedi.
Öztürk, ayrıca Türk makamlarının kendisinin ve ailesinin banka hesaplarını dondurduğunu söyledi.
Öztürk, polis sorgusunda Avusturyalı Kürt siyasetçi Aslan’ın yanı sıra kendisine verilen diğer hedefleri de anlattı.
Öztürk’ün planını ilk yayımlayan ZackZack’in yayıncısı Peter Pilz’di. Yeşiller Partisi eski milletvekili Pilz, istihbarat gözetim komitesinde görev yaptı; Erdoğan’ın Kürt halkına karşı uzun süredir devam eden politikalarını eleştiren ve Aslan’ı iyi tanıyan bir isim. Öztürk, Aslan’ın yıllardır birçok kez tehdit edilen bir isim olduğunu söyledi.
Pilz, “Avusturya’da bir politikacıyı vurma emri aldı, soru şu: Bu emri kim verdi?” diye sorduktan sonra ekliyor: “Sayın Topuz aleyhindeki davada, işler hukuken kesinlikle açık. Davadaki kilit tanık ifadesini geri çekti. Davanın yeniden açılması gerekiyor.”
Öztürk, Türkiye’de hiç mahkemeye çıkmadı ve hiçbir zaman çapraz sorguya çekilmedi. Hâkim, Öztürk’ün yurt dışından dönmesini beklemek için duruşmayı birkaç kez erteledi. Haziran ayında hâkim, duruşmanın kendisi olmadan devam etmesine karar verdi. Ancak normal yasal prosedürün aksine, Öztürk’ün ifadesinin göz ardı edilmesine karar vermedi.