Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingleri”nin bu haftaki ayağında Kırşehir’de halka seslendi.
Özel, Orta Anadolu’nun Bektaşi ve Alevi geleneklerinin güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğü, Alevi nüfusun yoğunlaştığı ilçe ve köyleriyle merkezin himayesindeki güçlü muhafazakâr etkileri dengeleyen ve CHP muhalefetinin önemli bir taraftar kitlesine sahip olduğu kentte konuşmasına Kırşehir’e özgü kültürel kodları hatırlatarak ve Cumhuriyetçi vurguları öne çıkartarak başladı.
“Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş’ın sazına, Muharrem Ertaş’ın türküsüne, Uğur Mumcu’nun kalemine, Atatürk’ün, ‘Anadolu’nun en büyük hazinesi’ dediği, Kurtuluş Savaşında her şeyini ortaya koyan güzel Kırşehir’e selam olsun. Ahiliğin başkenti, kardeşliğin ocağı şirin Kırşehir’i, eli helal, sözü mert, gönlü açık Kırşehir’i, kardeşliğin türküsünü yüzyıllardır hep birlikte, hep bir ağızdan söyleyen Kırşehir”i” selamladı.
Özel, 1973’te, 1977’de, 1989’da da Kırşehir’de belediye seçimlerini CHP’nin kazandığını hatırlattı: “Kırşehir’de kente dokunan, iz bırakan ne varsa Kırşehir’deki Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanlarının eseridir.” dedi. Uzun bir aradan sonra 2019’da yüzde 44 oyla Kırşehir’i yeniden kazandıklarını, 2024’te yeniden “yüzde 53 rekor oyla” Kırşehir Belediyesinin başına geçtiklerini hatırlattı.
Özgür Özel, 19 Mart’tan bu yana CHP’li belediyelere yönelik olarak sürdürülen baskıları “darbe” olarak niteledi. 47 yıl Türkiye’de birinci parti olamadıklarını, ama suçu başkasına atmadıklarını, başka yollara sapmadıklarını, darbeden, muhtıradan medet ummadıklarını anlattı. 15 Temmuz’da bu iktidara karşı kalkışılan darbeye de “Sandık ne derse o olur. Fırsatçılık yok, darbenin karşısında, milletin seçtiğinin arkasındayız” dediklerini anımsatan Özel, AKP’nin iktidardan uzaklaşma ihtimaline “47 gün bile dayanamadığını” söyledi.
Bizim 47 yıl sonunda sizler sayesinde, milletimiz sayesinde, sizlerin takdiriyle 47 yıllık özlemimiz, 31 Mart günü sona erdi. Artık kurulduğu gün gibi o gün de bugün de Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi oldu. Ama maalesef bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, demokrasiye inancı, birileri 47 ay gösterecekti. Cumhurbaşkanlığı seçim takvimine 47 ay vardı, bırakın 47 ay, 47 gün bile dayanamadılar.
“Erdoğan’ın adı siyasi hayatının sonunda bir darbenin başı olarak geçecek”
Özel, Erdoğan’ın 19 Mart’tan başlayarak “Üç kez üst üste İstanbul’u kazanan ve siz takdir ederseniz Türkiye’nin bundan sonraki Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’na darbeye girişti[ğini]” söyledi. Alandan yükselen “Tayyip istifa” çağrılarına göndermede bulunarak “Tayyip Bey’e buradan sesleneyim,” dedi:
“Kırşehir’deyiz, Kırşehir’de Anadolu’nun ortasındayız. Yazın ortasındayız. Koca bir meydan ‘istifa’ diye inliyor. 23 yılın sonunda birçok seçim kazanılmış. Bu meydanlar sizin için dolmuş. Bu şehir günü gelmiş seni de bağrına basmış ama şimdi bu şehir başka bir tercihte bulunmuş. İstanbul başka bir tercihte bulunmuş, Türkiye başka bir tercihte bulunmuş. Tarihe yıllarca iktidarda kalmış birisi olarak geçmek varken, darbeci olarak geçmek, milletle inatlaşarak geçmek, siyasi hayatın sonuna bir darbenin başı olarak geçmenin sonu budur işte. Meydan ‘istifa, istifa’ diye inliyor.”
“Türkiye’nin asıl beka sorunu”
CHP Genel Başkanı, CHP’li Kırşehir Belediyesi’nin kente verdiği hizmetleri sıraladıktan sonra Kırşehir’in özgül toplumsal ve ekonomik sorunlarına, işsizliğe, tarımın çökertilmesine, hayvancılığın çıkmazlarına, gençlerin ülkeyi terke yönelişlerine sözü getirerek “Türkiye’nin asıl beka sorunu”nun bu olduğunu söyledi
“Şimdi gelelim Kırşehir’in çözülemeyen sorunlarına. Belediyenin elinde olsa çözülecek ama genel iktidarın çözmediği, inşallah Cumhuriyet Halk Partisi’nin hızla çözeceği sorunlarına. En büyük dert işsizlik. Türkiye’de de öyle ama Kırşehir’de 20 binin üzerinde işsiz genç var. En dar tanımıyla, TÜİK tanımıyla işsizlik Türkiye’de yüzde 8,7. Kırşehir’de 9,2. Geniş tanımlı işsizlik tarihin zirvesinde, yüzde 33’te. Maalesef Türkiye’deki işsiz sayısı 13,5 milyon, Avrupa Birliği’ne tabii 27 ülkedeki toplam işsiz sayısı 13 milyon. Biz ‘Avrupa Birliği’ne girelim’ deyince, biz ‘Türkiye’de yeni bir sayfa açalım’ deyince işte bunun için söylüyoruz. Avrupa’da ev genci denilen yani ne işte, ne eğitimde, ne istihdamda olan ev gençlerinin oranı yüzde 6’ya çıkınca Avrupalı ne yapacağını şaşırıyor. Rahatsız oluyor. Bu rakam Türkiye’de yüzde 35 noktasına gelmiş durumda. Onun için buradan tüm gençlerimize söz veriyoruz. Bu iktidar değişecek. Yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa gelecek.” dedi.
“TikTokçu Hakan”
Özgür Özel AKP ve Cumhur İtifakı’nın Gazze’ye yönelik politikalarını eleştirdi; Erdoğan’ı ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı İsrail’in Gazze’deki katliamları karşısında eylemsiz kalmakla suçladı: “Hem bu Erdoğan hem de bunun dışişleri bakanı TikTokçu Hakan, İsrail Filistin’in canına okudu, bunlarda tık yok. Trump Netanyahu’ya gaz veriyor, tık yok” dedi.
Fidan’ın Erdoğan’ın yerine Cumhurbaşkanı olmaya hazırlandığını söyleyen Özel “Kendi döneminde MİT’in bütün verilerini çaldırandan, devletin bütün bilgilerini, vatandaşın TC numaralarını çaldırandan, sıkışınca ‘Suriye’ye geçer, iki bomba Türkiye’ye atar, savaş çıkarırız’ diyen adamdan Cumhurbaşkanı olmaz. Hadi oradan, pabucumun TikTok’çusu Hakan.” diyerek Dışişleri Bakanı’na tepki gösterdi.
AKP’ye geçen Çerçioğlu’na: “7 metrekarede namusuyla yatamadı”
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçmesini sert bir dille kınayan Özel, Çerçioğlu’nun tehditlere boyun eğdiğini açıkladı:
“Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde, ona demişler ki ‘Aha dosya bu kadar.’ Biz dedik ki, ‘Çalmadıysan, çırpmadıysan, bu işlere karışmadıysan korkma. Kaya gibi arkandayız.’ Herkese dedi ki, ‘Ben 7 metrekare yerde nasıl yatarım?’ Biz de dedik ki, ‘Yatan nasıl yatıyorsa, namusunla öyle yatarsın ama bunlara boyun eğmezsin.’ Maalesef buna, ‘Ya AK Parti’ye katıl ya Silivri’ye tıkıl’ dediler.
Partisinin 38 kadın belediye başkanına sahip olmasından övgüyle söz eden Özel, “bunlardan birine kocasının, babasının, erkeklerin baskısıyla, firmaları zordaymış, ‘AK Parti’ye geçersek orayı kurtarırız’ diyerek Aydın’ın iradesine [ihanet ettirdiklerini]” anlattı.
Özel bu amaçla firmaya verilen desteklerin de hesabını soracaklarını anlattı:
“[…] Parti değiştiriyor, firmanın hisseleri borsada yükseliyor. Memlekete bak. AK Parti’ye teslim olursa firmaya destek geleceğini bilenler, firmanın kâğıtlarını alıyorlar, firma tarihi bir çıkış yaşıyor. Şunu söyleyeyim. O çıkışı da o firmaya yapılacak bundan sonraki destekleri de bu Türkiye siyaset tarihinin topuğu bırak en büyük tabansızlığını da bunların yanına bırakırsak namerdiz.”
“Erdoğan fakiri sevmez”
Erdoğan’ın ekonomik politikalarının zenginleri kayırmaktan ibaret olduğunu anlatarak konuşmasını sürdüren Özgür Özel, “Erdoğan fakir sevmez. Zengin sever. Erdoğan emekliyi, asgari ücretliyi, memuru, esnafı, çiftçiyi sevmez. Ama onların hepsinin adı halktır. O halka sahip çıkacak olan halkın partisidir, Cumhuriyet Halk Partisi’dir.” dedi ve bu tespitini Türkiye’deki gelir dağılımının durumuna dayandırdı:
“Şimdi Türkiye’yi getirdiği duruma bakalım. En zengin yüzde 20, Türkiye’deki varlıkların yüzde 90’ını alıyor. Geriye kalan yüzde 80, hepimiz sadece yüzde 10’u. Bir tarafta yüzde 90’ı alan bir azınlık. Bir tarafta yüzde 10’a razı edilen devasa bir çoğunluk var. Onun için siyaset lafla yapılır, sözle yapılır. Ama ilkeyle yapılır. Siyaset öncelik belirleme işidir. Erdoğan’ın önceliği yüzde 20’lik zengin tabakadır. Beşli Çete’dir. 40 Haramiler’dir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceliği sizsiniz. Yoksullaştırılan orta direktir. Emeklidir. Asgari ücretlidir, esnaftır, çiftçidir, hayvancılıkla uğraşanlardır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceliği bizatihi Kırşehir’dir. Çiftçi kurtulmadan işçi, işçi kurtulmadan emekli, polis kurtulmadan öğrenci, öğrenci kurtulmadan esnaf kurtulamaz. Çünkü kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.” dedi.
19 Mart’ta başlatılan CHP Belediyelerine yönelik operasyonlar silsilesini anlatan CHP genel Başkanı, bu operasyonların bir “İBB dava borsası” oluşturduğu iddiasını son örneklere gönderme yaparak tekrarladı ve bunlar karşısında tepkisiz kalan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u “AK Toros çetelerine operasyon yaptırmakla suçladı. Bu borsayı çekip çevirdiğini söylediği AKP’li Mücahit Birinci’nin savcılarla sanıklar arasında bir rüşvet çarkı oluşturduğunu anlattı:
“Dün ortaya çıkan konu şudur. Bir başkası, bu sefer adı Murat Kapki. Tayyip Erdoğan Erdoğan’ın elinden ödüller alan, AK Parti döneminde bolca çalışan, daha önce de 2-3 kere iftiraya yeltenmiş ama ‘At’ dedikleri kadar iftira atmadığı için dışarı bırakılmamış birisini bu sefer AK Partili biri ziyaret ediyor. Mücahit Birinci’yi biliyor musunuz? Mücahit Birinci’yi? Onun Tayyip Bey’in sarayında fink atan, AK Parti’de fink atan, akşam televizyonlarda ona buna iftira atan, altında pahalı Mercedes’lerle pahalı arabalarla dolaşan… Dört bir tarafa dağıtılmışları savcılar adına, bakın şikâyetçisin avukat tutarsın. Bir suça muhatapsın, avukat tutarsın. Dünyada bir tek Türkiye’de bu AK Torosçu savcılar kendine avukat tutmuş. Yolluyor, gizli belgeleri gösteriyorlar. ‘Savcı Bey yakınım.’ Yolluyor, ‘Benim dediğim gibi iftira at çıkartayım.’ Bu Mücahit Birinci denen adam gidiyor ve diyor ki, ‘Şunu söyleyeceksin: CHP kurultayına para verdim.’ Adam diyor ‘Vermedim, yalan.’ ‘Şunu diyeceksin: Ekrem İmamoğlu’na para verdim.’ Diyor ki ‘Nasıl ya vereceğim, nasıl ispatlayacağım, yalan. Diyor ki Bunlar gazetecileri satın aldı diyeceksin. Diyor ki yapamam, yalan.’ Diyor ki ‘Bunlar gazetecileri satın aldı diyeceksin.’ Diyor ki, ‘Yapamam, yalan.’ ‘Bunun üstüne bir de 2 milyon dolar para vereceksin. Savcı Bey seni bir hafta sonra salıverecek.’
Bunun şikâyetini HSK’ya yapıyoruz, ama memleketin Adalet Bakanı ‘Bizimle ne alakası var?’ diyor. Gidip de bir müfettiş görevlendireceğine, bu savcılara soruşturacağına, bu AK Toroslar çetesini dağıtıp yerine bu ülkenin kıymetli savcılarından atama yapacağına, bu çeteye yeni operasyonlar yaptırıyorlar.”
“Beyoğlu Belediyesi’ne operasyon barışa karşı operasyondur”
Özel, Beyoğlu Belediyesinde yapılan operasyonun da Belediye Meclisindeki kritik dengeyi değiştirmekle ilgili olduğunu anlattı.
“Bizim biricik kardeşimiz Beyoğlu Belediye Başkanımız İnan Güney’imize operasyon yaptılar. Şimdi size İnan’ı anlatayım, Kırşehirliler. Bir; İnan’ın belediyesi Beyoğlu Belediyesi, Türkiye’nin en eski belediyesi. İstanbul 14’e bölünmüş, birincisi İnan’ın Beyoğlu Belediyesi. Adını Altıncı Daire koyuyorlar. Çünkü Paris’in en prestijli yeri Altıncı Saire diye, Altıncı Daire koyuyorlar. İnan’ın dedesi Beyoğlu Belediyesi’nde süpürgeci. Yıllarca Beyoğlu’nu süpüren bir emekçi. İnanın babası Beyoğlu Belediyesi’nde şoför. İnan Beyoğlu’nda dedesinin çöpçülük yaptığı, babasının şoförlük yaptığı Beyoğlu Belediyesi’nin garajında büyüyor. O imkânlarla okuyor. Kafaya koyuyor, partimizde ilçe başkanı oluyor. Yerel yönetimler yüksek lisansı yapıyor. Yıllar sonra bu belediyeyi AK Parti’den alıyor. Şimdi kafayı İnan’a takmışlar. Niye? Belediyede mecliste denge var. İki kişi taraf değiştirse ya da içeri atılmaya kalksa belediye AK Parti‘ye geçecek. Sırf oylarıyla alamadıkları Aydın’da yaptıkları gibi bir hile ve desiseyi bu sefer Beyoğlu’nda yargı eliyle yapmak için İnan’ımıza saldırdılar.”
“Beyoğlu Belediyesi opearsyonu barışımıza karşı saldırıdır”
Özgür Özel, Partinin Genel Başkanı olarak söylediğini özellikle vurgulayarak, Beyoğlu’da girişilen operasyonun birden çok hedfi ve amacı olduğunu vurguladı:
Yapılan bu operasyon bir yandan barışımıza, birbirimize, kardeşliğimize, umudumuza yapılan saldırıdır. Bir yandan Sayın Bahçeli’nin ‘Artık bu operasyonlar bitsin, hızla yargılamalar olsun. Türkiye’nin gündeminden bu davalar düşsün, Türkiye’yi meşgul etmesin’ demesine karşı bir meydan okumadır. Bu dava Türkiye’nin birliğine, beraberliğine, İstanbul’un, Beyoğlu’nun iradesine, bu davadaki operasyon AK Toroslar çetesi eliyle Türkiye’nin huzuruna yapılmış bir operasyondur.” dedi.
Özel konuşmasına girişilen operasyona ve bir bütün olarak CHP’ye karşı girişilen saldırılara meydan okuyarak devam etti:
Nasıl 149 gece önce biz ‘Bu darbeye teslim olmayacağız’ deyip, yedi gün-yedi gece Saraçhane’de nasıl dirsek, 149 gün sonra, beş ay sonra aynı kararlılık, aynı inançla Kırşehir Meydanı’ndan sesleniyorum ki: Arkadaşlarımız masumdur, AK Parti bükemediği bileği kırmaya çalışmaktadır. Tayyip Bey bu bilek Özgür Özel’in değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin bileğidir. Yıkamayacaksın, bükemeyeceksin. Kırsan bile bizi asla yenemeyeceksin. Ant olsun, ant olsun, ant olsun.”
“Geldikleri gibi gidecekler”
CHP Genel Başkanı, konuşmasını iktidarı alt ederek, gidişatı değiştirme kararlılıklarını ifade ederek bitirdi.
Üzülmeyin, geldikleri gibi gidecekler. Geldikleri gibi gidecekler. Kırşehirliler, sakın ha sakın bu iktidarı gözünüzde büyütmeyin. Bunlar devletin içine çöreklenen bir avuç çeteden ibarettir. Tüm kötülükler bunların son çırpınışlarıdır. Rakibini hapse atan güçsüzdür. Acizdir. Korkaktır. Baskıyla ayakta kalmaya çalışanlar sadece otokratlardır. Ve demokratlar sandık için gün sayarken, otokratlar zulümlerinin son günlerini yaşarlar. O yüzden asla korkmayalım, asla teslim olmayalım. Biz hep birlikte yürüyeceğiz, hep birlikte başaracağız. Ağlayan anaların gözünün yaşını birlikte durduracağız. Aç karınları birlikte doyuracağız. Pazara gidemeyeni pazara biz çıkaracağız. Kasaba gidemeyeni, kasaba biz götüreceğiz. İşe giremeyeni, işe biz sokacağız. Bu zulümden canı yananın canı olacağız, bağrımıza basacağız. Kutuplaştıran Erdoğan’a inat; kucaklaşmaya, şeytanlaştıranlara inat kardeşleşmeye, bir Kırşehir’i bütün olarak kucaklamaya, AK Partilisi, MHP’lisi, bütün garibanlara sahip çıkmaya, bütün yoksulları yeniden güçlendirmeye, orta direği zenginleştirmeye, gençlerin yüzünü güldürmeye geliyoruz. 100 yıl sonra bir kez daha bu ülkeyi kurtarmaya geliyoruz. Var mısınız? Var mısınız? Hep birlikte yürüyecek miyiz? Ekrem Başkan’la birlikte yürüyecek miyiz? Özgür Başkan’la birlikte yürüyecek misiniz? Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte yürüyecek misiniz? Haydi, o zaman. Yürüyelim arkadaşlar.”