Özgür Özel, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında konuştu.
Özel’in konuşmasından öne çıkan satırlar şöyle:
“Tahir Elçi’nin de diğer faili meçhul cinayetlerin de onları katleden kirli eller ve o ellere talimatı verenler yargılanana kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz”
“Bugün grubumuzdan milletvekilimiz, Grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır ve çok sayıda parti yöneticimiz ve partili hukukçu arkadaşımız Diyarbakır’dalar. Diyarbakır Barosu önceki başkanı, görevi sırasında ve herkesin gözleri önünde sekiz yıl önce katledilen Tahir Elçi’nin duruşmasını takip ediyorlar. Davasını sürüncemede bırakıyorlar, yapılması gereken araştırmalar, dinlenmesi gerekenler dinlenmiyor. Zaten deliller karartılsın diye cinayetten dakikalar sonra bir el devreye girmişti. Bütün yaşananları görmüştük.”
“Hukuk tesis edilinceye kadar, Elçi ailesi artık adaletin tesis edildiğine inanana kadar; grubumuzun kıymetli üyesi sevgili Türkan Elçi’nin yüreğinde yanan ateş elbette sönmeyecek ama bir faili meçhul cinayetin aydınlatılmasının verdiği ferahlık onun içine sinene kadar bu yargılama bizim içimize sinmiyor. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Tahir Elçi’nin de diğer faili meçhul cinayetlerin de onları katleden kirli eller ve o ellere talimatı verenler yargılanana kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
“Gazze’de 4 günlük ateşkes, dün sona erdi. Sonra 2 günlük bir uzatma geldi. Biz CHP olarak kalıcı ateşkes istiyoruz. Geçen hafta Bosna Hersek’teydim, 24 ve 25’inde. Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’in ebedi istirahatgahını ziyaret ettik. Sadece onu değil, 1600 bebeğin yattığı kabristanı, savaşta sokakların köşe başlarında bulunan her toprağa defnedilenlerin kabristanlarını ziyaret ettik. Hepiniz adına dua ettik, saygı duruşunda bulunduk, çelenklerimizi sunduk. Hem o acıyı yeniden paylaştık hem de Bosna Hersek’in devlet gününde onlarla birlikte olmanın onurunu yaşadık. Sayın Başbakan’a, Sayın Cumhurbaşkanı Konseyi Üyesi’ne, mart ayından sonra cumhurbaşkanı görevini üstlenecek olan Boşnak Cumhurbaşkanımıza, bizi kabul eden Sosyal Demokrat Parti’nin değerli yöneticilerine, kıymetli Büyükelçimize, bizi konuk eden herkese çok teşekkür ediyoruz. Aliya Izzetbegoviç’in bir sözünü, bir kez de buradan tekrar etmek istiyorum: ‘Unutulan katliamlar tekrarlanır.’
“Erdoğan çağrım sanadır: Türkiye’deki tüm siyasi parti liderleri olarak Filistin’e gidelim”
“Ben Filistin’e gitmek ve orada hem insani yardımların ulaşmasına eşlik etmek hem de bu büyük katliamı dünyaya duyurmak için gerekli başvuruları yaptım. Ama burada esas görev, Erdoğan’a düşüyor. Türkiye’deki bütün siyasi partilerin genel başkanlarını alarak Mısır ile herhalde bu teması yaptığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni geri çevirecek durumları yok. Bizim mutlaka sınır kapısına gitmemiz, oradan geçmemiz ve hani çok milli, çok yerlisiniz ya orada kol kola duruşumuzu göstermemiz lazım. Erdoğan, çağrım sanadır: Tek başına giderek orada bir şey yapmak yerine bütün siyasi parti liderlerinin gücünü, Türkiye’nin iradesini orada ortaya koymaya seni davet ediyorum. Bu konuda cevap bekliyorum.”
“Sizin kayyum uygulamalarınız yüzünden Kürtler Türkiye’de daha az eşittir”
“Geçtiğimiz günlerde, Cumhur İttifakı’nın Kürt vatandaşlarımıza bakışını anlatırken şöyle bir cümle kurdum: Türkiye’de bu dönemde herkes eşittir ama Kürtler daha az eşittir. Bunun üzerine pek çok tezvirat, bir acayip kıyamet, iktidar cephesinde herkes Kürtlerin nasıl eşit vatandaş olduğunu anlatmaya girişti. Bugün Devlet Bey de grup toplantısında çıkmış, birtakım şeyler söylemiş ve bu ifadeyi eleştirmiş. Neredeyse, ‘Benim Kürt komşularımla aram çok iyi’ diyecek. Bunları bırakacaksınız. Devlet Bey, benim memleketim Manisa’da hemşehrilerimiz, sandığa gidip oy verip MHP’li bir belediye başkanı seçebiliyorlar, mazbatasını alıyor, görevini yapıyor. Sizin memleketiniz Osmaniye’de geçmişte AK Partili seçtiler, görev yaptı; MHP’liyi seçtiler, yaptı. Çünkü Osmaniyeliler de Manisalılar gibi eşit yurttaş. Rize’de Tayyip Bey’in hemşehrileri istediği belediye başkanını seçebiliyor. Ama Diyarbakır’da, Batman’da, Van’da, Mardin’de toplam 54 merkezde Kürtler belediye başkanı seçiyor, o belediyelere siz kayyım atıyorsunuz. Manisalılar, Osmaniyeliler, Rizeliler eşittir; sizin bu uygulamalarınız yüzünden Kürtler Türkiye’de daha az eşittir.”
“Türkiye’de iktidar yanlıları eşittir, muhalifler daha az eşittir”
“Devlet Bey sizin, benim ibadethanem camiler, ibadethane kabul ediliyor. Ama Alevilerin ibadethanesi cemevleri, ibadethane kabul edilmiyor. Sünniler eşittir ama bu uygulama yüzünden ve uğradıkları birçok ayrımcılık yüzünden Aleviler bu memlekette daha az eşittir. Yarın verin bir talimat, Ülkü Ocakları Taksim’e çıkar, Tayyip Bey isterse Osmanlı Ocakları çıkar; 1 Mayıs olur, sendikalar Taksim’e çıkamaz. 8 Mart olur, kadınlar Taksim’e çıkamaz. Evladını arayan Cumartesi Anneleri, Taksim’e çıkamaz. Muhalif gazeteciler haber yazarlar, kodesten çıkamazlar. Bu ülkede iktidar yanlıları eşittir; muhaliflere düşman hukuku uyguladığınız için muhalifler daha az eşittir. Devlet Bey, ilk gün nazik bir telefon açmıştı, ben de kendisine teşekkür ettim. Bugünkü konuşmasında birçok hakaret var ama benim cümlelerimi söyleyip diyor ki ‘Bu soysuz iddia, tümüyle bühtandır.’ Devlet Bey, ben de biliyorum siz de biliyorsunuz o metin yazarı kimdir, o ekipte kimler vardır. O arkadaşları, Sinan Ateş’in ailesi de çok iyi biliyor. İddia soysuz olmaz. İddia asılsız olur, gerçek dışı olur, abartılı olur. O arkadaşlar diyecek de diyemiyorsa anlaşılan bana ‘soysuz’ demeye kalkıyorlar.”