Gazeteci Erdal Sağlam’ın Deutsche Welle’de kaleme aldığı analizine göre, ekonomi bürokrasisindeki son atamaları “Albayrak’ın yeni dönemde ekonomi yönetiminde etkin olacağı” şeklinde yorumlamak mümkün.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın kabinede yeniden görev alıp almayacağı hâlâ netlik kazanmadı. Buna karşılık bürokraside yapılan son atamaların kendisine yakın isimler olması nedeniyle, görev almasa bile, Albayrak’ın yeni dönemde ekonomi yönetiminde etkin olacağı tahmin ediliyor.
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasının ardından kamu bankaları yönetimlerinde değişikliğe gidildi. En önemli değişiklik Ziraat Bankası’nda yaklaşık 10 yıldır genel müdürlük yapan Hüseyin Aydın’ın görevden alınması oldu. Yerine ise genel müdür yardımcılarından Alpaslan Çakar getirildi. Kamuoyunda fazla bilinmeyen bu kişiler araştırıldığında öne çıkan özellikleri arasında eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yakınlıkları dikkat çekiyor. Ağbal’ın görevden alınması zaten tek başına “enflasyonla mücadeleden vazgeçilip kasım öncesindeki ekonomi yönetimi anlayışına geri dönüleceği” korkusu yaratmıştı. Kamu bankalarına atanan kişilerin Albayrak’a yakın isimler çıkması, bu korkuyu iyice büyüttü.
Merkez Bankası’nda tümüyle kasım öncesine dönüldü
Ağbal Merkez Bankası Başkanı olduğunda sadece bir değişiklik yapıp İnsan Kaynakları Genel Müdürü Doğan Başar’ı görevden aldı. Yeni Başkan Kavcıoğlu’nun gelir gelmez Başar’ı eski görevine yeniden ataması dikkat çekmişti. Araştırıldığında, Bank Asya kökenli Doğan Başar’ın eski Bakan Berat Albayrak’a yakın olduğu anlaşıldı. Albayrak gibi Varlık Fonu Başkan Vekili Erişah Arıcan’ın doktora öğrencisi olduğu bilinen Kavcıoğlu’nun ilk iş olarak Başar’ı yeniden ataması da böylece anlam kazandı. Zaten Ağbal’ın talep etmesine rağmen Banka yönetiminde değişiklik yapmasına izin verilmemişti, şimdi Merkez Bankası’nda tümüyle kasım öncesine dönülmüş oldu.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen kamu bankaları genel kurullarında yönetim kurullarında değişiklik yapılırken en önemlisi Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nde yaşandı. Genel Müdür Aydın sürpriz biçimde görevden alınırken yerine yardımcılarından Alpaslan Çakar atandı. Şimdi Hüseyin Aydın’ın kabine değişikliği sırasında bir bakanlığa veya başka bir göreve atanıp atanmayacağı tartışılıyor.
Yeni bir göreve gelir mi bilinmiyor ama Aydın’ın alınmasında yine Berat Albayrak’ın etkili olduğunu öğrendik. Albayrak’ın Bakanlığının son döneminde Aydın ile görüş ayrılığına düştüğü, bu nedenle aynı dönemde genel müdür yardımcılarından Alpaslan Çakar ile işleri yürüttüğü konuşuluyor. Çakar’ın bu dönemde yakınlaştığı Albayrak sayesinde genel müdürlüğe getirildiğine kesin gözüyle bakılıyor. Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilen AKP eski milletvekili adayı Burhanettin Tanyeri’nin de aynı bağlantı ile göreve getirildiği iddia ediliyor.
Bankacılar ve iş dünyası tedirgin
Ekonomi yönetiminde Ziraat Bankası her zaman önemliydi ama Albayrak’ın bakanlığı döneminde fonksiyonu iyice artırıldı. Hem el altından döviz satışları hem sübvansiyonlu ucuz kredilerle kamu bankaları öne çıkarıldı, bankacılıktaki kamu payları büyüdü. Hüseyin Aydın Hükümetle ile uyumlu çalıştı ama eski bir bankacı olarak Ziraat Bankası’nın hesapsız risk alması konusunda karşı çıkışları da oldu. Döviz müdahaleleri nedeniyle uzun süre ile açık pozisyon verilmesi, dönemin Merkez Bankası yönetiminin Albayrak’ın talimatıyla yükü Ziraat Bankası üzerine yıkma girişimlerine zaman zaman karşı çıkışları olduğunu biliyoruz. Ayrıca Bakanın Aydın’ın yardımcıları konusunda yaptığı müdahaleler de son dönemde aralarının açılmasına neden oldu.
Hüseyin Aydın’ın Bankalar Birliği Başkanlığı şapkasıyla takındığı sektörü koruyan tutumu da Albayrak’ın tepkisini çekiyordu. Aydın, göreve geldiğinde beklenmese de, görev yaptığı sürede sektörün haklarını savunmak ve sorunları siyasi iktidara iletmek konusunda çok önemli bir fonksiyon üstlendi. Bankacılar “Ağbilik yaptı” dedikleri Aydın’ın ayrılmasının sektör üzerinde, “Ağbal’dan sonra ikinci bir şok olduğunu” söylüyorlar. Sektörün sorunlarının iktidara iletilmesi ve çözüm için ortak formül üretilmesi konusunda Aydın dönemini çok arayacaklarını belirtiyorlar.
İktidarın ekonomi anlayışı değişmedi
Kasımda Merkez Bankası Başkanlığı’na Naci Ağbal’ın, ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Lütfü Elvan’ın getirilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi ve hukuk reformu söylemi, iş dünyasında umut yaratmış, ekonomideki hatalardan geri dönüş, siyasi olarak da Batı ile yakınlaşmaya dönüş olarak yorumlanmıştı. Ağbal’ın kısa sürede aldığı kararlarla hem iç hem de dış piyasalara güven vermesi, piyasalardaki kötü gidişatın durup yeniden yabancı sermaye girişinin başlaması umutların artmasına neden oldu. Ancak Ağbal’ın sağladığı kredibilite, açıklanan hukuk ve ekonomi reformlarının hayal kırıklığı yaratmasıyla darbe aldı. Kredibilite açığını kapatmak ve enflasyonda daha kararlı tutum gösterme ihtiyacı nedeniyle Merkez Bankası’nın yaptığı 2 puanlık faiz artırımı ise yeni bir dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu artışa tahammül edemeyip Ağbal’ı görevden alması, aslında iktidarın ekonomi anlayışının değişmediği gerçeğini ortaya çıkarmış oldu.
Ekonomi yönetiminde kasım öncesine geri dönüş yaşandığı takdirde, yol açacağı faturanın eskisinden çok daha ağır olacağı ortada. Kasıma kıyasla hem küresel finans hem emtia-petrol fiyatları Türkiye aleyhine gelişiyor. Yabancı sermayenin sert tepkisi, kasım öncesine dönülürse dış kaynak ve rating açısından da Türkiye’nin işinin çok daha zor olacağının somut bir işareti.
Kaynak: DW Türkçe