Ana SayfaHaberlerGündemProf. Gözler: Patere legem quam ipse fecisti! Koyduğunuz kurala uyunuz!

Prof. Gözler: Patere legem quam ipse fecisti! Koyduğunuz kurala uyunuz!

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımamasını eleştiren anayasa hukuku profesörü Kemal Gözler: “Uygulanmayan kural hukuk kuralı değildir. Bu cümlelerden oluşan metne de anayasa denemez. Anayasanın görünüşte olduğu bir devlet de haliyle hukuk devleti değildir.”

Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, Anayasa Hukuku Profesörü Kemal Gözler, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımamasını kendi sitesi olan anayasa.gen.tr’de değerlendirdi. Prof. Gözler, makalesinde, “Eğer bu cümleler uygulanmıyor ise, bu cümleler, bir ‘hukuk kuralı’ değildir. Bu tür cümlelerden oluşan bir metne de gerçekte ‘anayasa’ denemez. Bu tür metinlere anayasa hukuku teorisinde ‘görünüşte anayasa (façade constitution)’ veya ‘sahte anayasa (fake constitution)’ denir. Anayasanın görünüşte olduğu bir devlet de hâliyle bir ‘hukuk devleti’ değildir” dedi.

Gözler, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının AK Parti iktidarı tarafından getirildiğini de hatırlatarak, iktidara, “Hukukun birinci ilkesi ‘patere legem quam ipse fecisti (kendi koyduğun kurala uy)’ ilkesidir. Uymayacağınız kuralı boşu boşuna koymayınız. Koyduğunuz kurala da uyunuz” diye seslendi.

Prof. Gözler’in makalesinden bir bölüm şöyle:

Anayasadaki hüküm açık. 6216 sayılı Kanundaki hüküm apaçık. Hem Anayasamıza (m.153), hem de 6216 sayılı Kanuna (m.50, 66) göre, Anayasa Mahkemesi kararları kesin ve bağlayıcıdır. Yine 6216 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi ihlâl kararı vermişse ve “ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir” diyor (m.50/1). Yine Kanun mahkeme, “yeniden yargılama yapmakla yükümlü”dür diyor (m.50/2). Daha ne desin?

Bundan daha açık nasıl hüküm getirilebilir?

Ne Anayasada, ne 6216 sayılı Kanunda derece mahkemelerine Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamak konusunda takdir hakkı veren bir hüküm yoktur. Anayasa Mahkemesinin ihlâl kararından sonra ilk derece mahkemesi, ihlâlin sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmakla yükümlüdür.

Ortada Resmî Gazetede yayınlanmış, “mevsuk (authentique)” bir Anayasa Mahkemesi kararı vardır. Karar kesin hüküm gücüne sahiptir. Bu kararın gerekçesini eleştirebilirsiniz; ama bu kararın hüküm fıkrası, yasama, yürütme ve yargı organlarını ve bu arada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesini bağlar. Hiçbir mahkeme, hiçbir idari makam, kesinleşmiş bir mahkeme kararının hüküm fıkrasını tanımamazlık edemez.

Anayasa Mahkemesinin bir kararının hüküm fıkrasına ilk derece mahkemesi hâkimleri tarafından uyulmamasının sonuçlarının ne olduğu beni değil, ceza hukukçularını ve Hâkimler ve Savcılar Kurulunu ilgilendirir.

Anayasa ve kanun hükümleri, uygulanması için vardır. Anayasa veya kanunda yazan bir hüküm uygulanmıyor ise, o hüküm bir “hukuk kuralı” değildir. Kâğıt üzerine yazan bir normatif önerme, sırf kâğıt üzerinde yazıyor diye hukuk kuralı hâline gelmez. Bir normatif önermenin hukuk kuralı olabilmesi için uygulanması, en azından minimum bir etkililiğe sahip olması gerekir.

Neyi görüyoruz? Anayasamızın 153’üncü maddesindeki cümleler ve 6216 sayılı Kanunun 50, 66’ncı maddelerindeki cümleler, Türkiye’de uygulanmıyor. Eğer bu cümleler uygulanmıyor ise, bu cümleler, bir “hukuk kuralı” değildir. Bu tür cümlelerden oluşan bir metne de gerçekte “anayasa” denemez. Bu tür metinlere anayasa hukuku teorisinde “görünüşte anayasa (façade constitution)” veya “sahte anayasa (fake constitution)” denir. Anayasanın görünüşte olduğu bir devlet de hâliyle bir “hukuk devleti” değildir.

Anayasamızı “görünüşte anayasa” hâline getirmenin, devletimizi “hukuk devleti” olmaktan çıkarmanın kime, ne faydası olabilir? Hepimizin bu Anayasaya, kanunlara ve nihayetinde hukuka ihtiyacımız vardır.

Belirtelim ki, Türkiye’de AKP öncesi bireysel başvuru usûlü yoktu. Bu usûl, AKP iktidarı döneminde, AKP’li milletvekillerinin teklifiyle hazırlanan 2010 Anayasa Değişiklikleriyle getirilmiştir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarından sonra ilk derece mahkemelerinin yargılamanın yenilenmesine karar vermek zorunda oldukları yolunda hükümler içeren 30 Mart 2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısının altında da o zamanki Başbakanın ve bütün bakanlarının imzası vardır.

Kanunun kabul edildiği 30 Mart 2011 tarihinde  TBMM’deki çoğunluk AKP’ye ait idi. Madem Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarına karşı çıkacaktınız, ne diye Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru usûlünü getirdiniz? Madem Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarına uyulmamasını teşvik edecektiniz, ne diye 6216 sayılı Kanunun 50 ve 66’ncı maddelerini kabul ettiniz?

Hukukun birinci ilkesi “patere legem quam ipse fecisti (kendi koyduğun kurala uy)” ilkesidir. Uymayacağınız kuralı boşu boşuna koymayınız. Koyduğunuz kurala da uyunuz.

Prof. Kemal Gözler’in makalesinin tamamı için. https://www.anayasa.gen.tr/berberoglu-2.htm

- Advertisment -