RTÜK ve Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) iş birliğinde düzenlenen “Görsel ve İşitsel Medyada Dezenformasyonla Mücadele Çalıştayı”nın açılış konuşmasını yapan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Beren Saat’in açıklamalarıyla ilgili şunları söyledi:
“Saat’in, ‘Kadının giysisi siyasete malzeme yapılıyor, eğitim sistemimiz geriliyor, kadın bakanlığı kapatılıyor, kadınlar haklarını sistematik bir şekilde kaybediyor’ diye rahatsızlıklarımızı dile getirdiğimizde ‘köprülere, yollara bak ne kadar iyi çalışılıyor’ cevabını aldık’ sözleri toplumumuzla hiç bağdaşmayan, toplumumuzun birçok kesimi tarafından belki de yadırganacak bir dezenformasyonu, bir söylemi nasıl gözümüzün içine baka baka verdiğini hep beraber görmüş olduk. Medyamıza düşen görev ise bu tür dezenformasyonun topluma aktarılırken uyanık olması ve bunların engellenmesinde üzerine düşen rolü ve görevi yerine getirmesi şeklindedir.”
Beren Saat ne demişti?
Oyuncu Beren Saat, “EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi ve Fuarı”nda dün (30 Mart) yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Öğrencilik dönemimde başörtüsünün üstüne peruk takmak zorunda kalan sınıf arkadaşlarım oldu ve geçen yıllar içinde eğitim eşitliğinin sağlanmasına hepimiz çok sevindik. Fakat sonrasında ‘kadının giysisi siyasete malzeme yapılıyor, eğitim sistemimiz geriliyor, kadın bakanlığı kapatılıyor, kadınlar haklarını sistematik bir şekilde kaybediyor’ diye rahatsızlıklarımızı dile getirdiğimizde ‘köprülere, yollara bak ne kadar iyi çalışılıyor’ cevabını aldık.
Basında, sanatta sansüre isyan ettiğimizde ‘yüzümüzü hep Batı’ya döndük şimdi birazcık da Doğu’ya bakalım’ denildi. O günlerde harekete geçebilecek pek çok kişi göz yumduğu için bugün ülkemizin en değerli üniversiteleri saygınlığını yitiriyor.
Öğrenciler derslerine karınlarını doyuramadan giriyor. Türkiye teknolojide, bilişimde dünyanın gerisinde kalıyor ve kadın cinayetlerinde her yıl yüzlerce kadının yaşam hakkı elinden alınıyor.
Türkiye sanatta sporda kan kaybetmeye başladı. Yetkin akademisyenler öğrencilerine erişemiyor. Kadınlar korkmuş, gençler hayalsizleşmiş, insanlarımız gittikçe kültürsüzleşmiştir.
Şimdi benzer isyanlarımız iklim için. Gezegenimiz yangınlarla, sellerle bizi uyarmaya çalışıyor. Müsilaj bir üniversite öğrencisinin aydınlık zihninin üzerini kaplamaya çalışan başörtüsü üzeri peruk gibi berrak denizin üzerinde duruyor. Dünyanın her yerinde çocuklar her fırsatta ‘geleceğimi kirletmeyin’ diye seslerini duyurmaya çalışıyor. Ve büyükleri olarak biz göz yummaya devam edersek savaşlar nedeniyle göç etmek zorunda kalan çocuklara iklim sebebiyle göç etmek zorunda kalan çocuklar da eklenecek. Dünya Bankası’nın çalışmasına göre 2050 yılına kadar 216 milyon insanın su ve gıda kıtlıkları ve aşırı hava olayları nedeniyle göç etmesi bekleniyor.
Türkiye’nin Suriyeli mültecilere kucak açması sebebiyle yaşadıklarını birazcık düşünün. Barınma sağlık ve eğitim haklarından mahrum kalan çocukları düşünün. Sokaklarımızda yaşanan çatışmaları da hatırlayalım veya Türk misafirperverliğimizin böyle bir durumdan nasıl sınandığını… Kıtlık, kuraklık, eşitsizlik, ırkçılık çocuklarımızın kaderi olmasın. Berrak denizlerle çevrili bereketli Anadolu toprağının sağlıklı, umutlu Atatürk çocuklarını zeytinleriyle besleyebildiği yarınlar için lütfen göz yummayalım.”