Şin Bet şefinin mektubu İarail kabinesindeki aşırı sağcı partilerden bakanların ikenceci askerlere destek için hapishane basması, Mescid-I Aksa’da gösteriler yapmasının ardından geldi.
Bar, polisi de bu eylemlere karşı “belki de gizli bir destek duygusuna” sahip olmakla suçladı:
“Terör failleri, hapishanede sahip oldukları koşullar ve serbest bırakıldıktan sonra Knesset (İsrail Parlamentosu) üyelerinden aldıkları meşruiyet ve övgünün yanı sıra savunma yetkililerine karşı yürütülen gayrimeşrulaştırma kampanyası nedeniyle tutukluluktan duydukları korkuyu kaybediyorlar.”
Şin Bet şefinin eleştirilerinin merkezinde Batı Şeria’da yasal dayanağı olmayan ileri karakollar kuran ‘Tepedeki Gençlik’ (Hilltop Youth) isimli radikal grubun faaliyetleri vardı:
‘Tepedeki Gençlik’ akımı uzun zamandır Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerinin temelini oluşturuyor. Ben hiçbir zaman ‘milliyetçi suç’ terimini kabul etmedim. Bu suç değil çünkü bu şiddetin gözdağı vermek, korku yaymak için kullanılması, yani terör. Bu ‘milliyetçi suç’ değil ve kesinlikle ulusal da değil. Çünkü bu eylemler ulusal güvenliğe meydan okumakta.”
“Önemli ve gerçekleri değiştirecek bir sürecin eşiğindeyiz. Özellikle şu anda İsrail’e ve yerleşimcilerin çoğunluğuna verilen zarar tarif edilemez. İçinde bulunduğumuz çok cepheli savaşta yeni bir cepheyi ateşleyen intikam saldırıları, daha fazla insanın intikamlarını almak üzere terör çemberine girmesine neden oluyor. Hepsinden önemlisi: Yahudilik ve hepimiz için büyük bir leke.”
“Bazıları bu faaliyetin Haham Kahane’nin ideolojisinin Haham Ginsburgh’un ilham verdiği ‘İsyan’ alt yapısıyla birleştirilerek uygulanması olduğunu söyleyecektir. Bu dünya görüşü adına, devletin güvenliğini ve varlığını tehlikeye atmaya ve devletin kurumlarına olan güveni sarsmaya hazırlar.”
Ronen Bar’ın mektubunun devamı şöyle:
Ayrıca Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’in Tişa b’Av’da Tapınak Tepesi’ne yaptığı ve yüzlerce Yahudi’nin statükoyu ihlal ederek onunla birlikte dua ettiği ziyaretten de bahsetti:
“Tapınak Tepesi’nde gördüğümüz manzaralar bolca kan dökülmesine sürükleyebilir ve devletin çehresini tanınmayacak şekilde değiştirebilir. Bunun hem ideolojik hem de güvenlik açısından yanlış ve tehlikeli bir faaliyet olduğuna dair açık ve net bir beyana ihtiyaç var. Bu, hükümetin ana hedeflerinden biri olmalıdır. Çok geç olmadan. Bu faaliyet bölgenin güvenliği için çok önemli bir risk oluşturmaktadır.”