Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov dün (5 Ekim) düzenlediği basın toplantısında ABD’yi Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt özerk bölgesi kurmaya çalışmakla suçladı. Lavrov’un sözlerini ilginç kılan bir nokta da, ABD’nin Türkiye’yle bu konuyu görüştüğü şeklindeki iddiasıydı. Basın toplantısında şöyle dedi Lavrov:
“Amerikalılar (Suriye’nin kuzeyinde) yarı devlet işlevlerine sahip olacak bir Kürt özerkliği kurmaya çalışıyorlar. Türkleri de itiraz etmeyecek şekilde ikna etmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu durumda mesele sadece Suriye’yle ilgili değil, Kürt sorunu ile ilgilidir, Kürt sorunu bugünleri arattıracak kadar ciddi bir patlak verebilir.”
Lavrov’un, bu sözleriyle böyle bir oluşumu kabul etmediği bilinen Şam’ı da memnun ettiği söylenebilir. Gerçi Rusya’nın da “Kürt özerkliği” hususunda Şam’ı ikna etmeye çalıştığı biliniyor, fakat ABD’nin önerdiği özerklikle Rusya’nınki arasında ciddi farklar var. Rusya, Irak’taki gibi ABD’nin etki alanında bir Kürdistan Bölgesi’nin oluşmasını kendi çıkarlarına aykırı görüyor. Rusya’nın önerdiği, Irak’taki gibi federal bir yapı değil, Şam’a bağlı ve kültürel hakları tanınmış sınırlı bir bölge yönetimi.
Lavrov’dan önce konuşanlar: Erdoğan, Kalın
Lavrov’un çıkışı önemli ve anlamlıydı, fakat ondan önce Türkiye’den iki önemli ismin neredeyse bir yıldır hiç sözü edilmeyen bu konudaki peşpeşe gelen demeçleri, Lavrov’un çıkışını daha da önemli ve anlamlı kılıyordu.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan bir toplu açılış töreninde konuştu ve konuşmasının “güney sınırlarındaki terör koridoru”ndan söz ettiği bölümünde “Suriye ya bize söz verildiği gibi terör örgütlerinden temizlenir ya da biz kendimiz gider bunu temizleriz” dedi.
Erdoğan’dan bir gün sonra ise Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın katıldığı bir televizyon programında Türkiye’nin her an Suriye’ye müdahale edebileceğini söyledi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan blöfle, tehditle, şantajla siyaset yapan bir lider değil. İçinde ne varsa ağzında da o vardır, kafasındaki strateji neyse uygulanan da odur. Dolayısıyla burada PKK’ya karşı, DEAŞ’ın başka yapılanmalarına karşı Suriye’de, Irak’ta veya başka bir yerde her an müdahale hakkımız vardır, her an müdahale de olabilir. Bu hem o örgütlere bir uyarıdır hem onların destekçisi olan ülkelere bir uyarıdır.”
Üç güne sığan bu üç demeç akla birkaç soruyu birden getiriyor: Lavrov’un tam Erdoğan ve Kalın’ın sözlerinin üzerine gelen uyarısı, ABD’ye, “Orada bir Kürt özerk devletini inşa çalışmalarına devam edersen, biz de Türklerin müdahalesine karşı çıkmayız” anlamına geliyor olabilir mi? Bu üç demeç, Türkiye ve Rusya’nın böyle bir oluşuma izin vermemeyi kararlaştırdıkları bir görüşmeyi ya da görüşmeler zincirini izlemiş olabilir mi? Rusya, bir yandan ABD’nin istediği türden bir özerkliğe karşı Türkiye’yi desteklerken diğer yandan kendi istediği türden bir “kültürel özerklik” modeli hususunda Türkiye’nin rızasını sağlamaya çalıyor olabilir mi?