Ana SayfaHaberlerDünyaTahran'ın kırsalındaki cinayette bütün parmaklar İsrail’i gösteriyor

Tahran’ın kırsalındaki cinayette bütün parmaklar İsrail’i gösteriyor

İran nükleer programının en önemli ismi Muhsin Fahrizade dün (27 Kasım) Tahran'ın doğusundaki kırsal alanda uğradığı suikast sonucu öldürüldü. 2018’de İsrail Başbakanı Netanyahu, Fahrizade’nin İran nükleer programının öncüsü olduğunu söylemişti. İran lideri Ruhani cinayet için İsrail’i suçladı. New York Times’a konuşan istihbaratçılar da cinayetin arkasında İsrail’in olduğunu söylüyor. Cinayet, Biden’ın İran’la yapılan nükleer anlaşmanın mimarlarını kabinesine almasından hemen sonrasında gerçekleşti.

İran’ın nükleer geliştirme programının en önemli ismi kabul edilen Muhsin Fahrizade, dün (27 Kasım) saat 14:30 sularında, Tahran’ın dışındaki Davamend’in Absard bölgesinde, 4 kişi oldukları tahmin edilen bir suikast timinin bomba ve otomatik silahlar kullandığı bir saldırıda hayatını kaybetti.

Olayda Fahrizade ile aynı araçta bulunan koruması ve şoförü ise  yaralandı.
https://www.bbc.com/news/world-middle-east-55105934
Saldırı, Muhsin Fahrizade’nin makam aracına, karşı şeritteki bir cipten iki kişinin otomatik silahlarla ateş açmasıyla başladı.

Fahrizade’nin koruması veya korumalarının ateşe cevap vermesinden hemen sonra, çatışma noktasından yaklaşık 20 metre uzaklıktaki bomba yüklü bir pikap patlatıldı. Patlamanın şokundan faydalanan saldırganlar kaçtı.

İran kaynaklarında saldırıyı gerçekleştirenlerin öldürüldüğü, içlerinden birinin tutuklandığı gibi birbiriyle uyumsuz birçok haber ve yorum dolaşıyor, ancak henüz hiçbiri resmen onaylanmış değil.

Elindeki zenginleştirilmiş uranyum miktarını sürekli artırmaya çalıştığı bilinen İran, ısrarla amacının barışçı olduğunu söylese de, gerçekte nükleer silâhlara sahip olmak istediği, uluslararası kamuoyunda yaygın bir kanaat.

Muhsin Fahrizade’nin de 1989’da İran tarafından bu amaçla başlatılan Amad Projesinin en üst seviye sorumlusu olduğu iddia ediliyor.
Fahrizade’nin ismi, İran’ın nükleer programıyla bağlantılı olarak sürekli anılıyordu. New York Times 2015’te onu, İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk atom silâhlarını üreten Manhattan Projesi’nin bilimsel lideri J. Robert Oppenheimer’a benzetmişti.

2014’te Reuters’a demeç veren bir Batılı diplomat ise onun için, “Eğer İran bir gün nükleer silâh yapmayı başarırsa, Fahrizade o silâhın babası olarak anılacak” demişti.

Netanyahu 2018’de hedef göstermişti

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na göre, Fahrizade’nin başında bulunduğu söylenen Amad Projesi 2003 yılında sonlandırıldı.

Ancak İsrail Başbakanı Netanyahu 2018’de alınan istihbaratın, Fahrizade’nin Amad Projesi’ni gizlice sürdüren bir programı yönettiğini açıkça gösterdiğini söylemiş ve eklemişti: “Bu ismi unutmayın!”

Dolayısıyla daha o günlerde, Fahrizade’nin İsrail’in muhtemel hedeflerinden biri olabileceği söylentisi basında yer buluyordu…

İran’ın bu gibi görevlilerinde hep olduğu gibi Muhsin Fahrizade hakkında da çok fazla bir şey bilinmiyor. Ancak sürgündeki İranlı muhalif bir grup olan İran Ulusal Direniş Konseyi (NCRI) 2011’de yayımladığı bir raporda, Fahrizade’nin 1958’de Kum kentinde doğduğunu, nükleer mühendislik doktorasıyla İran’ın İmam Hüseyin Üniversitesi’nde ders verdiğini, ayrıca Savunma Bakan Yardımcısı olduğunu ve Devrim Muhafızları tuğgenerali rütbesi taşıdığını iddia etmişti.

Saldırıdan sonra İran’ın her yerinden ve her kademesinden yükselen parmaklar suikastin planlayıcısı olarak İsrail’i gösteriyor.

Ruhani ve Zarif açıkça İsrail’i suçladı

İran devlet televizyonuna çıkan Devlet Başkanı Hasan Ruhani, “Bir kere daha küresel küstahlık ellerini gaspçı Siyonist rejimin eliyle kirletti. Şehit Fahrizade’nin öldürülmesi düşmanlarımızın çaresizliğini ve nefretlerinin derinliğini gösterdi. Onun şehadeti başarılarımızı yavaşlatmayacaktır” dedi.

Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de Twitter hesabından saldırıyı kınarken, cinayetin arkasında İsrail’in olduğunu gösteren ciddi işaretlerin bulunduğunu söyledi ve uluslararası toplum ile Avrupa Birliği’ni cinayeti kınamaya çağırdı.

İran ayrıca cinayetle ilgili olarak İsrail’i BM’ye şikâyet etti.

İsrail ve ABD’den henüz bir açıklama yapılmadı. Ama New York Times gazetesine ad vermeden konuşan üç istihbaratçı, cinayetin arkasında İsrail’in olduğunu ifade etti.

Hizbullah, İran’ın bu cinayete cevap vereceğini açıkladı. İran medyası da cinayete çok öfkeli. Muhafazakâr Kayhan gazetesi “Göze göz, dişe diş, Siyonistler buna hazır olmalı” manşetiyle çıktı.

Önceki suikastler

Bu, İran’ın nükleer programında görev yapan bilim adamlarına yönelik ilk suikast değil. 2010-2012 arasında, nükleer fizik alanında uzman dört bilim adamı; Masud Ali Mohammadi (12 Ocak 2010), Macid Şahriyari (29 Kasım 2010), Daryuş Rezainecad (23 Temmuz 2011) ve Mostafa Ahmadi Roşan (11 Ocak 2012), Fahrizade’ye yapılandan daha küçük ölçekli saldırılarda öldürülmüştü. Hepsi şehir içinde gerçekleşmiş; hedef seçilen bilim adamının arabasına trafikte yaklaşan motorsikletli bir ekip ya arabanın dışına mıknatıslı bomba yapıiştırarak ya da otomatik silâhlarla ateş açarak hızla oradan uzaklaşmıştı.

Kuşkusuz bunlar arasında en önemlisi, sonuncusu. Çünkü Muhsin Fahrizade, bu isimlerin en önemlisi ve nitekim en yüksek rütbelisi. Suikastin, uluslararası ilişkilerin ABD’deki başkan değişimi nedeniyle iyice kritikleştiği bir zaman dilimine denk gelmesi de bu cinayeti öbürlerinden daha önemli hale getiriyor.

ABD başkanlığını 20 Ocak 2021’de Trump’tan devralacak olan Biden’in Dışişleri Bakanlığına aday gösterdiği Anthony Blinken ile Ulusal Güvenlik Danışmanlığına aday gösterdiği Jake Sullivan, Obama döneminde İran nükleer anlaşmasının hayata geçirilmesinde etkin rol oynamışlardı. Biden yönetimi bu atamalarla İran ile nükleer görüşmeleri yeniden başlatacağının sinyallerini vermişti.  

https://www.washingtonpost.com/opinions/trump-remains-in-a-battle-of-wills-with-iran/2020/11/26/d79aa046-3020-11eb-96c2-aac3f162215d_story.html

Takas ile cinayet arasında bir bağ var mı?

Türkiye medyasının pek dikkatini çekmemiş olsa da, Fahrizade suikastından iki gün önce gerçekleşen çok önemli bir başka olay gene tüm bu spekülasyonlarla birlikte anılıyor.

Casusluk iddiasıyla İran’da tutuklu bulunan Dr. Kylie Moore-Gilbert,Tayland’da hapse mahkum edilmiş İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü üyesi üç militanla 25 Kasım’da takas edilerek serbest bırakıldı.

Takas, İran merkezli Genç Muhabirler Kulübü adlı haber ajansının  @yjc___agency rumuzlu Twitter hesabında, “Üç İranlı işadamıyla bir Siyonist casus değişiminin ilk görüntüsü” ifadesiyle duyuruldu ve olayın videosu da yayımlandı.
https://twitter.com/yjc___agency/status/1331630521361772545

Kylie Moore-Gilbert’in serbest bırakılmasını konu alan BBC haberinde, aynı videonun İran’ın resmi IRIB ve Tasnim ajanslarının web sitelerinde de yayımlandığı söyleniyor.
https://www.bbc.com/news/world-australia-55081682

 Dr Kylie Moore-Gilbert.

Melbourne Üniversitesi’nin Asya Enstitüsü’nde İslami araştırmalar alanında öğretim görevlisi olan Dr. Kylie Moore-Gilbert, Ortadoğu devrimleri ve kitlesel protestolar üzerine araştırma yürüten Avustralya vatandaşı bir akademik. Eylül 2018’de Tahran Havaalanında gözaltına alınmış, ardından da 10 yıl hapse mahkûm edilmişti.

Gilbert, hakkındaki bütün iddiaları reddediyordu. İran da Gilbert’in yargılanması hakkında hiçbir bilgi vermemiş, ne Avustralya hükümetine ne de uluslararası kamuoyuna Gilbert aleyhinde geçerli bir delil sunmuştu.

Avustralya hükümetine göre Gilbert, İran’ın elinde siyasi bir rehineydi.

Kylie Moore-Gilbert’in serbest bırakılmasının bedeli olarak İran’a teslim edilen ve İran Devrim Muhafızları üyesi kabul edilen üç İranlı ise Tayland’da bir cezaevinde tutuluyordu.

2012 yılında Bangkok’taki İsrail diplomatlarını hedef alan bir dizi bombalı eylem yapmak amacıyla oluşturulmuş kalabalık bir timin üyesi olan bu üç kişi, eylemlerine hazırlandıkları evde meydana gelen bir patlama sonucu deşifre olmuş ve takip eden olaylardan sonra yakalanıp ömür boyu hapse kadar varan çeşitli cezalara çarptırılmışlardı.

Bu üç kişiden biri olan Said Moradi, kaçmaya çalışırken çevirdiği fakat onu almak istemeyen bir taksinin içine bomba atmış, çevreye attığı bir diğerinin de ağaca çarpıp sekmesi ve ayaklarının dibine düşmesi sonucu iki bacağından olmuştu.

Said Moradi müebbed hapisle cezalandırılmıştı.
https://en.wikipedia.org/wiki/2012_Bangkok_bombings
https://www.timesofisrael.com/israeli-ex-envoy-fumes-over-thailands-release-of-iranians-jailed-for-bomb-plot/  

Said Moradi.

Avustralya hükümetinin baskısı ile gerçekleşen bu takasın İsrail tarafından hiç hoş karşılanmadığı, takasın gerçekleştiği günden beri sosyal medyada konuşuluyordu. O nedenle Fahrizade suikastıyla ilişkilendirildi ve takas, suikasti tetikleyen nedenlerden biri olarak anılmaya başlandı.

https://twitter.com/AOstovar/status/1332357774898970624
Kesin olan şu ki, suikast İran’ı neredeyse Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi kadar sarsmış durumda.

- Advertisment -