T24’ten Ceren Bayar’a konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye Demokratik Güçleri’ne yönelik açıklamalarını eleştirdi.
Suriye’de son dönemde yaşanan gelişmeler ve Hakan Fidan’ın “YPG oyunbozan rolünde, sisteme entegre olmuyor” sözlerini değerlendiren Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
Suriye Orta Doğu’nun hem etnik hem dinsel hem de jeopolitik açıdan en önemli ülkelerinden biridir. Binlerce yıllık bir medeniyetin var olduğu topraklardır. Bu yönüyle Suriye’nin geleceği sadece bölgesel güç ve küresel hesapları etkilemeyecek, aynı zamanda bu topraklarda bir arada yaşamın imkânlarını da test edecek.
Esad rejiminin Baasçı ideolojisiyle halklara büyük acılar yaşattığını belirten Bakırhan, bugünkü tekçi anlayışı da eleştirerek şöyle devam etti:
Esad rejimi devrildikten sonra hâlâ tekçi, etno-dinsel ideolojiyle hareket ediliyorsa buna ‘yeni bir dönem’ veya ‘yeni bir rejim’ denmez. Bu, eski rejimin aynı zihniyetin farklı kılıfta devamıdır.
Hakan Fidan’ın tutumuna ilişkin ise şu benzetmeyi yaptı:
Gündüz ortası gözlerini kapatan her yeri gece sanırmış. Oysa sadece ona gecedir, çünkü dışarısı apaydınlıktır, gündüzdür. Hakan Fidan da gözlerini kapattığında her yeri gece sanıyor, gözlerini kapattığında Kürtlerin yok olduğunu sanıyor. ‘Kürtler ve hakları yok’ deyince sanki yok oluyormuş gibi davranıyor. Ama Hakan Bey yanılıyor. Umarız tez vakitte gözlerini açar, hakikati görür ve çözüme hizmet eden bir dil kullanır.
“Geçici yönetim bile isim koymamışken ‘Arap Cumhuriyeti’ dayatması hangi kitapta yazar?”
Bakırhan, Türkiye’nin Suriye için kullandığı “Suriye Arap Cumhuriyeti” ifadesine tepki gösterdi:
Bakın, Esad rejimi devrildi. Hemen ardından geçici yönetim bile ülkenin adına dair net tanım söylemiyorken, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ adını koyarak tekçilik dayatması hangi kitapta yazar? Biz soruyoruz. Rojava’daki Kürt ne yapsın? Daha geçici yönetim kendisine isim koymamışken Arap Cumhuriyeti adını koyanlara Kürt halkı nasıl güvensin? Tek motivasyonu Kürtlerin kazanımlarını sıfırlamak olan bu akla bu halk nasıl inansın?
“Türk, Kürt, Arap kardeş diyorlar; Kürt yetim kardeş mi?”
Orta Doğu’daki kimlik sorununa dikkat çeken Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
Kamışlı’ya tekçi-mezhepçi mercekten bakan göz Diyarbakır’ı da bulanık görür. Bu halk hakkını-hukukunu almadan kılıca kafasını mı uzatsın? Yüz yıl daha Esad rejimi altındaki gibi kimliksiz, güvencesiz ve isimsiz mi yaşasın? Koskoca Orta Doğu’da Türk, Arap, Fars kim yaşıyorsa kimliği tanınıyorken Kürt hakkını istediğinde neden celallendiriliyor? ‘Türk, Kürt, Arap kardeş’ diyorlar. Kürt yetim kardeş mi?
“Kürtlerin Şam’la her yakınlaşmasına engel olunuyor”
Bakırhan, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürtlerin Türkiye’ye karşı olumsuz bir tavır almadığını vurgulayarak şu soruları yöneltti:
Vicdanı temiz ve hür olan herhangi bir vatandaşımız için bu sorular da cevapları da açık. Bugüne kadar Kuzeydoğu Suriye Yönetimi’nden Türkiye aleyhine tek açıklama gelmemiş. Her fırsatta Türkiye ile iyi ilişkiler istediklerini söylüyorlar. O bölgeden Türkiye’ye tek bir çakıl taşı atılmamış. Kaç yıldır sınır kapıları kapalı, ambargo var ama buna rağmen Türkiye’ye karşı tek bir kötü duygu yok. Dahası, Suriye’deki Kürtler ‘çözümü Şam’da görüyoruz’ diyor. ‘Demokratik bir entegrasyondan yanayız’ diyorlar. Dünyada yüzlerce yerde denenen çözüm formülleri burası için de rahatlıkla geçiyor. Fakat Kürtlerin Şam’la her yakınlaşmasına engel olunuyor. Merak ediyorum, bugün Kuzeydoğu Suriye Yönetimi ile Şam hükümeti kendi arasında anlaşsa, Türkiye buna engel mi olacak? Neden peki?
Hakan Fidan’ın Suriye konusundaki tutumunu değerlendiren Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
“Bildiğim kadarıyla Hakan Bey, Suriye’nin kabinesinde değil. Fakat tüm mesaisi, sabah akşam Suriye ve oradaki Kürtlerin olası bir kazanımı üzerine. Dünya bunu görüyor. Bu çok üzücü bir durum.”
“Kürtler Suriye’de çözümü Şam’da, Türkiye’de ise Ankara’da arıyor”
Bakırhan, Kürtlerin çözüm arayışını şöyle özetledi:
Hakan Bey de çok iyi biliyor; bu halk herkesten önce Türkiye’de yaşayan milyonların dostudur. Kimsenin şüphesi olmasın. Kürtler Suriye’de çözümü Şam’da, Türkiye’de ise çözümü Ankara’da arıyor. Biz Ankara çözümünden yanayız. Her gündemi, her konuyu güvenlikçi bir perspektiften görmek, sürekli buyurgan bir tonda, sürekli çözümü zorlayan bir davranışta durmak doğru değil. Diplomasi, her haritaya baktığında yeni cepheler görmek değildir, her şeyden önce çözüm üretme kapasitesidir. Mesela sormak lazım; Suriye’de bir tarafa nefret duyarak diğer tarafa ise büyük aşk besleyerek bir hakemlik veya diplomasi yapılabilir mi? Cevabını saygıdeğer kamuoyuna bırakıyorum.
“Selahattin Eyyubi’nin kemikleri sızlar”
Bakırhan, Hakan Fidan’a yönelik çağrısını şu sözlerle tamamladı:
Kuzeydoğu Suriye yönetimi ve halkına karşı her mikrofon gördüğünde tehdit diline sarılmak kimseye bir şey kazandırmaz. Kimse buradaki kişisel ikbal hesaplarını, yüz yıllık ortak tarihe gölge düşürecek şekilde yapmasın. Kürtlere karşı bu tutum Şam’da kabri bulunan Selahattin Eyyubi’nin kemiklerini sızlatır. Selahattin Eyyubi ötekinin olmadığı bir düzen arayışındaydı. Hakan Bey’e ötekinin olmadığı bir Suriye’ye katkı sunmasını öneriyoruz.
T24