Bozdağ, İstanbul 2 Nolu Barosunun Üsküdar Mehmet Çakır Kültür ve Spor Merkezi’nde düzenlenen iftar programında konuştu.
Türkiye’de hakim ve savcıların milyonlarca davaya baktıklarını ancak tartışılan davaların iki elin parmağını geçmeyeceğini dile getiren Bozdağ, “İki elin parmağını geçmeyen davalar üzerinden milyonlarca davaya bakan hakim ve savcılarımızın, avukatlarımızın onca emeğini, adaleti ayakta tutma gayretini, hak ve hukuka riayet etme çabasını, verdiği emeği görmezlikten gelmek büyük bir haksızlıktır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Bozdağ, bir başkasının “Türk yargısı şaibelidir” dediğini aktararak, şunları kaydetti:
“Bir siyasi partinin genel başkanı ‘Türk yargısı şaibelidir’ diye konuşursa Batı’da veya başka bir yerden bakan Türkiye’ye ne diyecek? Sizin partilerinizin genel başkanları, ‘Türk yargısı şaibelidir’ diyor. Bunun tutar bir yanı var mı? Türk yargısına ‘şaibelidir’ diyenler Türk yargısına iftira atanlardır. Kimsenin Türk yargısına iftira atmaya da hakkı yoktur. Türk yargısı bugüne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve uluslararası taahhütler konusunda üzerine düşenleri yerine getiren bir yargıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği yaklaşık 4 bin kararı Türkiye infaz etmiş, Bakanlar Komitesine gitmiş, Avrupa Konseyi, onlar da Türkiye’nin kararları infaz ettiğine dair tespitlerde bulunmuştur. Şu anda infaz ettiğimize dair tespiti devam eden 500 civarında karar da var. Onların da Türkiye’nin infaz ettiği şeklinde sonuçlanacağına yürekten inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası taahhütlerine de sonuna kadar bağlıdır ve bugüne kadar bu taahhütlerin gerekleri bir bir yerine getirilmiştir.”
Batı Trakya’da Türklerin açtığı davalarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlal kararı verdiğini, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine gerekli bildirimler yapıldığı halde komitenin yıllar geçmesine rağmen daha o konuyu gündemine dahi almadığını anlatan Bozdağ, “Ama Türkiye ile ilgili yeter ki olumsuzluk değil, olumsuz bir hava olsun hemen anında gündemde. Nerede sizin tarafsızlığınız, adilliğiniz? Yunanistan, Fransa, İngiltere, Almanya pek çok yerde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, şikayet edilmiş veya infaz denetimine gitmiş pek çok konuyu maalesef hala gündemlerine dahi almadılar. Yeri gelince bize ‘hukuk’ diyorlar. Biz de diyoruz ki ‘herkese hukuk.’ Size nasılsa bize de öyle olsun. Bize nasılsa size de öyle olsun. Türkiye’ye karşı ikili tutum takınanların tutumlarını haklı görmemiz mümkün değildir. Biz ‘hak’ diyoruz, ‘hukuk, adalet’ diyoruz ama bunların herkese aynı şekilde uluslararası alanda da uygulanmasını talep ediyoruz. Türkiye’ye karşı uygulanan çifte standartları kabul etmemiz mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Uluslararası örgütlerin raportörlerini de eleştiren Bozdağ, şöyle devam etti:
“Uluslararası örgütlerin Türkiye ile ilgili insan hakları raporunu hazırlayan raportörleri, Türkiye’ye geldiği zaman, Türkiye hakkındaki dosyalarına teşekkür ettiriyorlar, o dosyaları Bakanlığımıza da gönderiyorlar. Biz onlar üzerinden bir inceleme yapıyoruz. Yaptığımızda gördüğümüz şey şu, terör örgütlerinin dile getirdikleri ne kadar şey varsa bu raportörlerin taslak raporunda aynen yer almış. Türkiye olarak biz de görüşlerimizi ifade ediyoruz. Ama rapor yayınlandığı zaman geçen cümle şu, ‘Türk hükümet yetkilileriyle görüşüldü.’ Ama bizim görüşlerimize zerre kadar neredeyse yer vermiyorlar. Ondan sonra ‘Biz objektif rapor yayınladık.’ diyorlar. Tekzip ettiğimiz, aslı olmayan resmi belgelerle iftira olduğunu ortaya koyduğumuz nice şeyi raporlarına koyup Türkiye’ye gönderiyorlar. Sonra da bizden ‘buna uyun’ diye bekliyorlar. Senin iftirana, başkalarının iftiralarını dile getiren haksız raporuna biz niye uyalım? Siz doğrusunu yazın, biz o zaman uyarız. Hakkaniyetli olun, o zaman gereğini yerine getiririz ama sadece raporların mesuliyetini artırmak için Türkiye hükümetiyle, Türk yetkililerle görüştüğünü söyleyip, ondan sonra hakkaniyetten ve gerçeklikten uzak bilgilerle doldurulan raporların bizim katımızda bir kıymeti olmadığını bir kez daha buradan ifade etmek isterim. Ama doğru bilgi varsa sonuna kadar hep uyduk, uyacağız. Gerçekten uzak şeyler varsa, gerçek olmayan bir şeyi bizim hayata geçirmemizi de kimse bizden beklememelidir.”
Bozdağ, konuşmasında konuya ilişkin bir örnek daha vererek, Birleşmiş Milletlerden gelen bir heyetin cezaevlerini gezdiğini, sonra da kendisiyle görüştüklerini aktardı.
Heyetin “Cezaevlerinde işkence var” dediğini belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben de dedim ki ‘Nerede var?’. İsim vermediler. Kime olmuş? İsim vermediler. Ne zaman olmuş, nerede olmuş? İsim vermediler. O zaman söyleyin ki biz bunu tahkik edelim. Doğruysa bunun faillerini yargıya teslim edelim, hak ettiği ceza ne varsa onu alsın ama eğriyse, iftiraysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni böyle bir iftarının karalamasına izin vermeyelim. ‘Bizim çalışmalarımız gizli, biz bunu söyleyemeyiz.’ O zaman çalışmalar gizliyse bunu söylemezsen, iftirayı raporuna koyarsan, Türk hükümetine kendini savunma, işin hakikatini arama ve bulma konusunda yardımcı olmazsanız Türkiye’yi suçlayamazsınız. Biz işkence konusunda Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesine işkence suçlarının zaman aşımına tabi olmadığını yazmış bir ülkeyiz. Kendimize öyle güveniyoruz. Sadece bugün değil, 10, 20, 50 sene sonra dahi böyle bir iddia varsa, bu iddianın failleri, şüphelileri elbette hukuk önüne çıkar. Biz ülke olarak kendimize güveniyor, infaz sistemimizin dünyanın en iyi infaz sistemlerinden biri olduğunu, en önemli karakterinin de şeffaflık olduğunu her yerde ifade ediyoruz. Bir yandan denetleyen mekanizmalar var. Avrupa Birliğinden, Birleşmiş Milletlerden, dünyanın pek çok yerinden denetime biz bunları açık tutuyor ve Türkiye olarak kendimize sonuna kadar güveniyoruz. Böyle bir şeye izin vermemiz asla mümkün değildir.”
Bozdağ, günde yüzlerce asılsız haber yayınlandığını vurgulayarak, “Bu haberleri anında araştırarak, eğri mi, doğru mu hakikatine inerek tekzip ediyoruz. Doğruysa gereğini yapıyoruz ama şu ana kadar çok net söylüyorum 100 tane çıkan haber varsa, bunlardan neredeyse tamamının asılsız olduğunu her defasında gördük” değerlendirmesinde bulundu.
Yalan söylemekten, Türkiye’yi karalamaktan bıkmayanlara bir kez daha seslenmek istediğini kaydeden Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye, yalanlara da karalamalara da izin vermeyecek, teslim olmayacaktır. Biz yaptıklarımızı biliyoruz, cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin her birinin, ailelerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne birer emaneti olduğuna inanıyoruz. Onların canlarından, sıhhatlerinden, ihtiyaçlarından, barınmalarından Türkiye Cumhuriyeti Devleti sorumludur ve bu sorumluluğun gereği de anayasa ve yasalarımız çerçevesinde hukuk devletine uygun bir biçimde yerine getirilmektedir. Bundan sonra da tavizsiz bir biçimde biz, bu vazifemizi yerine getirmeye devam edeceğiz. Ama doğruları da söylemeye, iftiracıların iftiralarını da yüzüne çarpmaya devam edeceğiz. Hakikat olan konular varsa tereddütsüz üzerine gitmeye de devam edeceğiz. Bu konuyu takip edenler bizim samimiyetimizi ortaya çıkan her bir olaydan yakinen müşahede etmişlerdir, bundan sonra bunu takip etmeye devam etsinler. Zerrece tavizimiz yoktur, olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Kim yaparsa, kime karşı yaparsa yapsın suçlunun işlediği suça ve diğer niteliklerine bakmaksızın üzerine gideriz ve gittik, bundan sonra da gitmeye devam edeceğiz.”
Kavala hakkında karar 22 Nisan’da
Bekir Bozdağ’ın bu açıklamalarının AİHM’nin hakkında serbest bırakma kararı verdiği iş insanı Osman Kavala’nın yargılandığı davanın hüküm duruşmasının görüleceği 22 Nisan tarihinden önce gelmesi dikkat çekti.