“Göçmen işçiler, ücretleri düşük olmasına rağmen daha yüksek performansla çalışıyorlar. Onlara verdiğin ücreti Türklere versen, aynı performansı alamıyorsun. Türkiye’de normalde çalışanların izin hakları var malum. Göçmen işçilerdeyse böyle bir şey uygulamıyoruz. Dolayısıyla hem maliyetleri düşük hem de performansları yüksek.”
Bu sözler İstanbul’da 30 kişiye istihdam sağlayan bir imalathanenin sahibine ait. Son 10 yılda onlarca Suriyeli, Afgan ve Kazak işçinin çalıştığı bu imalathane, Türkiye’ye göç ile beraber ortaya çıkan bu ucuz iş gücünden “memnun” olan binlerce küçük işletmeden yalnızca biri.
İktidar ile muhalefet arasında yeni polemik
Son günlerde iktidar partisi AKP’nin önde gelen isimlerinden, göçmenlerin Türkiye’de yarattığı ekonominin önemini vurgulayan açıklamalar geldi. Önce eski AKP Genel Başkan Yardımcısı ve 25-26. Dönem AKP Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay, Euronews’e verdiği röportajda, Suriyelilerin ekonomideki katkılarına dikkat çekerek, “Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri bir çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker” dedi.
Ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, katıldığı bir TV programında “Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüz binlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar. Kayseri sanayisinde de öyle. İşçi bulamıyorlar, bu adamlar çalışıyor” diye konuştu. Bu açıklamalar iktidar ile muhalefet arasında “Ekonomiyi göçmenler mi ayakta tutuyor?” polemiğine neden oldu.
Peki, gerçek durum ne?
Yüzde 90’ı kayıt dışı çalışıyor
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi tarafından Şubat 2020’de yayınlanan “Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler” araştırmasına göre, Türkiye’de yaklaşık 950 bin Suriyeli çalışıyor. Ancak çalışan Suriyeliler arasında kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 91,6 gibi çok yüksek bir seviyede bulunuyor.
ILO araştırmasına göre, Suriyelilerin en çok istihdam edildiği sektörler ise ticaret, inşaat ve imalat olarak sıralanıyor. Bununla birlikte her 3 Suriyeli işçiden 1’i tekstil, giyim, deri ve ayakkabı sektörlerinde çalışıyor. Suriyeli erkeklerin yüzde 71’i çalışırken, 15-65 yaş aralığındaki kadınların yalnızca yüzde 11,2’si çalışıyor.
Öte yandan 5-14 yaş aralığında çalışan Suriyeli çocuk sayısı da 130 bini buluyor. Suriyeli işçiler, çalışma saatleri açısından da dezavantajlı konumda bulunuyor. ILO araştırmasına göre, Türkiye’de ortalama haftalık çalışma süresi 48 saat iken, Suriyeli çalışanların yüzde 53,7’si haftada 50 saatten fazla, yüzde 34,7’si ise haftada 60 saat veya daha fazla çalışıyor.
Konukoğlu: Söylemler gerçeği yansıtmıyor
İstanbul’dan sonra en fazla Suriyelinin yaşadığı kent olan Gaziantep, Türkiye’nin doğusundaki en büyük sanayi kenti olarak öne çıkıyor. Sınır bölgesine yakınlığı nedeniyle de Suriyelilerin Türkiye’de yaşamak için ilk tercih ettiği noktalardan biri olan Gaziantep, iş olanakları açısından da pek çok kentten daha çok avantaja sahip.
1998’den 2013 yılına kadar 15 yıl boyunca Gaziantep Sanayi Odası Başkanlığı yapmış olan Sanko Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Gaziantep ekonomisini göçmenler ayakta tutuyor” şeklindeki açıklamaların gerçeği yansıtmadığı savunuyor.
Suriyeli göçmenlerin tamamen gitmesi halinde Gaziantep ekonomisinin çökeceğine dair değerlendirmelerin kentte ve bölgede on yıllar içinde yaratılan sanayi ve ekonomiye haksızlık olduğunu vurgulayan Konukoğlu, “Suriyelilere dayalı olarak Antep Antep olmadı ki. Tabii ki Antep’te bir Suriyeli iş gücü var. Ama şu bir gerçek ki Suriyeliler olmasa, bu sefer doğudan göç gelirdi. Değişen bir şey olmazdı” diye konuşuyor.
Suriyeli göçmenlerin çok büyük oranda küçük esnaf ve KOBİ seviyesindeki işletmelerde çalıştırıldığına işaret eden Abdülkadir Konukoğlu, “Yerliler iş beğenmiyor. Göçmenlerin ise herhangi bir seçeneği olmadığı için ucuz iş bölümlerini bu insanlar istila etti. Ama belirli fabrikalarda o kadar Suriyeli çalışmıyor. Genelde küçük esnafta çalışıyorlar” şeklinde konuşuyor.
“Kentler arasında haksız rekabet oluyor”
Öte yandan Suriyeli göçmenlerin özellikle doğu kentlerinde haksız rekabete yol açtığını düşünenler de var. DW Türkçe’ye konuşan Diyarbakır Sanayici ve İşinsanları Derneği (DİSİAD) Başkanı Burç Baysal, Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay’a akan göçün bu kentlerde kriz döneminde az da olsa bir ekonomik canlanmaya neden olduğunu dile getiriyor.
Buna karşın Diyarbakır’ın iş imkanlarının kısıtlı olması nedeni ile göç yollarında bir transit durak olarak görüldüğüne işaret eden Baysal, “Göçmenlerin tercih ettiği kentlerde üreticiler belli maliyet avantajlarını yakaladılar. Bize fazla göç gelmeyince Diyarbakır ekonomisi bölge kentlerine nazaran dezavantajlı duruma düştü” diyor.
Suriyeli şirketlerin oranı yüzde 1 bile değil
Suriyeliler Türkiye iş dünyasında yalnızca ucuz iş gücü olarak değil, sermaye sahipleri olarak da giderek yerlerini almaya başladı. Suriyeli şirket sayısı 2019 sonu verilerine göre 15 bini aşmış durumda. Ancak pandemi sonrasında kaç işletmenin kapandığı ya da açıldığı belirlenebilmiş değil. Toplamda bakıldığında ise Suriyelilerin kurduğu işletmeler, 2020 sonu itibarıyla 2 milyona yakın aktif şirketin olduğu Türkiye’deki toplam işletmelerin yüzde 1’ine bile ulaşmıyor.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile birlikte gerçekleştirdiği ve 2018’de açıkladığı “Türkiye’de Suriyeli Girişimciliği ve Mülteci İşletmeleri” araştırmasına göre, Suriyeli girişimciler ülke genelindeki toplam Suriyeli nüfusun yüzde 7’sine iş imkanı sağlıyor. Bu da yaklaşık 250 bin Suriyelinin bu şirketler tarafından sağlanan istihdamın avantajlarından yararlandığını gösteriyor.
“Destek verilirse kendilerini istihdam edebilirler”
DW Türkçe’ye konuşan TEPAV Sürdürülebilirlik Çalışmaları Programı Direktörü Dr. Sibel Güven, Türkiye’de KOBİ’lerin yüzde 30’unun ihracat yaptığına, Suriyeli şirketlerde ise bu oranın yüzde 50’nin üstüne çıktığına dikkat çekiyor. Türkiye’yi tercih etme nedenlerinin daha çok coğrafi konum olduğuna işaret eden Güven, “Çünkü konum itibarıyla hem Suriye hem de Kuzey Afrika ülkelerine Türkiye’den çok daha rahat ihracat yapabildiklerini belirtiyorlar” diye konuşuyor.
Pandemi ortamı nedeni ile son 2 yılda Suriyeli şirketlerin akıbeti konusunda şu an için net bilgilere ulaşmanın mümkün olmadığını dile getiren Dr. Güven, yakın gelecekte Suriyeli şirketlerin Türkiye ekonomisindeki yerini de şöyle tanımlıyor:
“Bu şirketlerin en azından ihracat potansiyeli olduğunu ve kendilerine belli bir danışmanlık ve özellikle yerel yasal müktesebatla ilgili bilgi verilmesi halinde, daha faydalı olabilecekleri ve kendi vatandaşlarını istihdam ederek onlara da iş sağladıklarını görüyoruz. Bunların çoğunun bir daha geri dönmeyeceklerini kabul edip, gerçek anlamda nasıl entegre edileceklerini ortaya koyan planların yapılması gerekiyor.”
5,5 milyon göçmen var
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü rakamlarına göre, Türkiye’deki göçmen sayısı 5,5 milyona ulaşmış durumda. Bu göçmen nüfusunun en büyük kısmını Suriyeliler oluşturuyor. Mülteciler Derneği’nin resmi kurumlar tarafından düzensiz olarak yayınlanan verilerden derlediği bilgilere göre, Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı 23 Haziran 2021 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 11 bin 766 kişi artarak toplam 3 milyon 684 bin 412 kişi oldu. Bu kişilerin yüzde 47,4’ünü 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. Suriyelilerin en çok yaşadığı 5 kent ise İstanbul, Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Adana olarak sıralanıyor.
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe/ Aram Ekin Duran