Medeniyet Üniversitesi’nden Lütfi Sunar, mesleklerin toplumsal itibarının sıralandığı “Türkiye’de Çalışma Hayatı ve Meslekler” araştırmasını Ulaş Tol’un podcast programı Data Talks’ta anlattı.
Sunar tahmin edilebilecek bir sonuç olarak, 132 meslek üzerinden yapılan inceleme sonucunda güç sahibi ve kazancı yüksek mesleklerin sosyal itibarının da yüksek olduğunu, bedensel emeğe ve bedensel kirlenmeye dayalı mesleklerin daha az sosyal itibara sahip olduğunu söyledi.
Tol’un “Eski Türk filmlerinin ‘beni ne doktorlar, ne mühendisler istedi’ mottosu geçerli mi” sorusu üzerine Sunar, “sözün ilk yarısı geçerliliğini koruyor ama ikinci yarısı geçerliliğini korumuyor” dedi.
“Mühendisler itibar, kazanç ve konum kaybetti. Hem sayısı arttı. Hem de post-endüstriyel toplumda eskisi kadar kritik bir iş ve meslek değil.”
Sunar, en itibarlı meslekler sıralamasının birinci sırasında, tüm dünyada olduğu gibi tıp doktorlarının, ikinci sırasındaysa önceki araştırmaya göre ciddi bir yükseliş yaşayan hakimlerin bulunduğunu söyledi.
Sunar hakimlerin yükselişi için, “Önceki araştırmamızda hakimler daha aşağıdaydı. Yükselişi son 5 yılda yaşadığımız yoğun hukuk tartışmalarına bağlıyorum. Hâkimin güçlü ve belirleyici rolü öne çıktı” dedi.
Üst sıranın akademisyen, pilot, diş hekimi, büyükelçi, vali, general, avukat diye devam ettiğini söyleyen Sunar, devlet üniforması sahibi ya da devletle bağlantılı olmanın önemli bulunduğunu vurgulayarak şöyle dedi: “Ağırlıklı olarak ortak özelliği devlet gücünü elinde bulundurmak. Türkiye için bu önemli bir şey. Burada özel sektörde olabilecek avukat ve bir miktar pilot sayılabilir.”
En az sosyal itibara sahip meslekler temizlikçi, apartman görevlisi, ayakkabı boyacısı, hamal, sokak satıcısı diyen Sunar, listenin en alt sırasında ise bazı toplumsal algıların etkisiyle dansözlüğün yer aldığını söyledi.
Sunar en üst ve en alt sıralardaki meslekler için “Bu mesleklerin sıralaması çalışma hayatı bakımından toplumsal piramidin bir resmini sunuyor” dedi.
Muhtarlar 25 sıra yükseldi, imamlar 37 sıra geriledi
Önceki araştırmaya göre kayda değer yükseliş ve düşüşleri de değerlendiren Sunar, en çok yükselişin oyunculukta olduğunu söyledi:
“Dizi toplumu olduk. Sosyal medya da oyuncuların hayat hikâyelerini çok göz önünde getirdi. Işıltılı bir hayat görülüyor. İnsanlar 5 sene öncesine göre oyuncuları 31 sıra yükselti.”
Sekreter, emlakçı, muhtar, futbol hakemi, stüdyo fotoğrafçısı, büro elemanı gibi mesleklerin de yükselenler arasında olduğunu söyleyen Sunar, kolay kazandığı ve bedensel olarak kirlenmediği düşünülen mesleklerin yükseldiğini vurguladı.
Muhtarların yükselişinin ise suni olabileceğini düşünen Sunar şunları kaydetti:
“Muhtar özel bir vaka. Bu araştırmayı yaptığımızda muhtarlar külliyede ağırlanıyordu, onun için olabilir. Bunun suni bir puan yükselişi olduğunu düşünüyoruz. Önceki araştırmamızda da maden işçisi yüksek çıktı. Soma ve Ermenek facialarından kısa bir süre sonraydı. İnsanlar duygusal davranarak maden işçisini yükseltmişlerdi. Şimdi kendine benzerlerin arasına döndü.”
Çiftçilerin de düşüş yaşadığını tespit eden Sunar en dikkat çekici düşüşün imamlarda olduğunu anlattı:
“İmamlar tarihten, dini duygulardan, geleneksellikten aldığı itibarı, Diyanet’in içinde olduğu siyasi tartışmalar, dini bilgiyi farklı mecralardan sunan alternatif kaynakların ortaya çıkması, mahalledeki organik yapının sürdürülmemesi gibi nedenlerle kaybediyor; imam, toplumun çok da başvurmadığı, faydalanmadığı, çok da ne iş yaptığını bilmediği ve bir kısmının da gereksiz bulduğu bir mesleki kategoriye dönüşüyor.”
Çalışma hayatı zor veya kamuoyunda tartışma konusu olan mesleklerin itibar sıralamasında gerilediğini söyleyen Sunar, “Toplum mesleklerin icra ediliş biçimine karşı çok duyarlı” dedi.
Tol’un araştırmada öğretmenlerin yerini sorması üzerine Sunar, öğretmenlerin önceki araştırmaya göre 10 sıra gerilediğini belirterek şunları söyledi:
“Önceki araştırmamızda 4. sıradaydı. Hem devletin verdiği modernleştirici rol var, hem de tarihsel ulemanın rolünü alıyor. Hem geleneksel hem modern statüler alan bir mesleğin, zamanla ekonomik realiteler karşısında bozguna uğradığını görüyoruz. Bugün akla atanamayan öğretmenler geliyor, veli ve müdürlerin karşısında memurlaşmış bir figür geliyor. Üstelik bilgiye ulaşmak çok kolaylaşmış. Öğretmen bilgi tekelini kaybetmiş.”