DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uymadığı gerekçesiyle Türkiye hakkında ‘ihlal’ prosedürü başlatması konusunda TBMM’de bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Türkiye’nin tarihinde ilk kez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını uygulamayarak ‘ihlal’ damgası yediğine ve sürecin sonunda Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinin sona erme tehlikesinin bulunduğuna dikkat çeken Yeneroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan satırlar şöyle:
“Bu karar ülkemizin itibarını ciddi şekilde sarsmıştır”
Söz konusu karar elbette şaşırtıcı ve beklenmedik bir gelişme değil, aksine adım adım gelen ve göze alınan bir karardır. Bakanlar Komitesi AİHM’in kararının uygulanmasını bir yıldan fazla bir süredir her toplantısında görüşerek, Türkiye’den AİHM kararını uygulamasını ve Osman Kavala’yı derhal serbest bırakmasını istemiştir. Ancak her olayda yaşanan aklıselimden uzak ve ciddiyetsiz tutum sürdürülmüş, yürütme organının iki dudağı arasına sıkışmış yargı organları bu kararlara direnmekte ısrarcı olmuştur. Bu nedenle yıllardır haksız bir şekilde tutulan Sayın Kavala özgürlüğüne kavuşamadığı gibi, vatandaşını insan hakları savunucularını caydırmak gibi gizli bir amaçla tutukladığı tescillenen ülkemizin itibarı da ciddi bir şekilde sarsılmıştır.
“Bu durum üzüntü ve endişe vericidir”
İhlal prosedürü başlatma kararı, 47 üyeli Avrupa Konseyi’nin üçte iki çoğunluğuyla, yani 32 ülkenin Türkiye aleyhine oy kullanması sonucunda alınmıştır. Oysa bundan 13 yıl önce ortak akıl ve liyakatli kadrolarla hukukun üstünlüğünü ve kuvvetler ayrılığını esas alan ülkemiz, Avrupa’da ve dünyada birçok diplomasi zaferine imza atmış, 2008 yılında çoğu Avrupa ülkesinin de dahil olduğu 151 ülkenin desteğini alarak BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine seçilmiştir. Evrensel hukuku referans alarak yola çıkan, Avrupa Birliği reformlarını hızlandıran ve bu yönde anayasa ve kanunlarda ciddi değişikliklere imza atan bir iktidarın; kanunları, anayasayı ve uluslararası hukuku yok sayacak kadar yozlaşması ve ülkemizin itibarını yerle bir etmesi üzüntü ve endişe vericidir.
“‘Dış güçler’ masalının arkasına sığınıldığı milletimiz tarafından da açıkça görülmektedir”
Vatandaşların temel hak ve özgürlüklerine dair hiçbir güvencenin kalmadığı, hukukun ayak bağı sayıldığı, yargı kararlarının duruma göre uygulandığı bir yönetimin ülkemizi uçurumun kenarına sürüklediği aşikârdır. Dünyaya verdiğimiz hukuk tanımaz ve keyfi yönetim örneği açıktır ve ne yazık ki bu durumun ekonomik buhranımızı daha da derinleştireceği ortadadır. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere uyulmadığı, hukukun askıya alındığı, insan haklarının yok sayıldığı ülkemizde “dış güçler” masalının arkasına sığınarak başarısızlıkların üstünün örtülmeye çalışıldığı milletimiz tarafından da açıkça görülmektedir.”
“AİHM kararı derhal uygulanmalıdır”
Türkiye hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve kurallı piyasa ekonomisini sağlayarak diplomatik itibarı ve ekonomik refahının arttığı bir yönetimi hak etmektedir. Ülkeyi yönetme gücünü kaybetmiş ve insanımızı her geçen gün daha da ağırlaşan ekonomik koşullarla ve hukuksuzluklarla boğuşmak zorunda bırakan iktidar kaybetmeye mahkumdur. DEVA Partisi olarak, Osman Kavala davasının yargının sivil toplumu sindirmek için bir sopa olarak kullanıldığı ve akıl almaz biçimde uygulanan hukuksuzlukların bir sembolü haline geldiğini görmekteyiz. İktidar bu hukuk tanımazlığa son vermelidir. Ülkemizin uluslararası itibarını daha fazla zedeleyecek, insanımızı daha fazla hukuksuzluğa ve yoksulluğa mahkûm edecek uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli ve AİHM kararı derhal uygulanmalıdır.