Osman Sert’in Karar’da bugünkü yazısı şöyle:
15 Temmuz darbe girişimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a son 80 yıldır hiçbir lidere nasip olmamış bir meşruiyet zemini ve siyasal güç sağladı. Allah için, Erdoğan bu gücün hakkını verdi.
Toplumu demokrasi ve milli irade ortak paydasında buluşturma şansı da vardı. O ise kendi kişisel iktidarını güçlendirmeyi, muhaliflerini tasfiye etmeyi, başkanlık sistemine geçmeyi ve yasama-yürütme-yargı gücünü büyük oranda kendi elinde toplamayı tercih etti.
15 Temmuz olmasa idi 2016 itibariyle cari siyasal durum ona asla böyle bir güç de vermezdi, meşruiyet de. Olan oldu. Cumhurbaşkanı en azından kendi hayallerini gerçekleştirme şansını yakaladı, gereğini de yaptı.
15 Temmuz darbe girişiminin hem AK Parti içinde hem dışında muhalefeti baskılayan, FETÖ’cü olmakla itham edilme korkusu ile karşı çıkmayı zorlaştıran psikolojinin ilk kırılma noktası, 2019 yerel seçimlerinde Erdoğan için en dokunulmaz olan İstanbul’un kaybı ile yaşandı. İkinci kırılma noktası 2019 sonunda Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’ni kurması oldu. Sonrasında zaman içinde muhalefet alternatif söylemlerle kendine güvenini kazandı.
Erdoğan şimdi filmi başa sarıp yine 15 Temmuz darbe girişimi üzerinden kendi kitlesini koruma, muhalefeti de tehdit etme ve sınırlama çabasında. Cumhurbaşkanı, kullandığı “Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, meydanlara döküleceklermiş. Siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün, 15 Temmuz’da sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse, siz de dökülün siz de aynı dersi alırsınız. … Cumhur İttifakı olarak hepinizi önümüze katarız ve gideceğiniz yere kadar kovalarız” ifadesi ile aynı ruhu diriltme çabasında.
Önce ufak bir düzeltme. Cumhur İttifakı 15 Temmuz’da değil sonrasında kuruldu. Cumhur İttifakı’nın mütemmim cüzü MHP ise o gece insanları bilakis sokağa çıkmamaya çağırdı.
MHP’nin, Erdoğan insanları meydana çağırdığı saatlerde yaptığı “Halkın sokağa daveti, Türk askeriyle muhtemel bir çatışma içine girmesi vahim bir tehlike olarak önümüzde durmaktadır. Bilhassa Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in provokasyon ve ajitasyonlara karşı teyakkuzuyla birlikte, sokaklara çıkarak iç savaş şartlarına hizmet etmesi düşünülemeyecektir” paylaşımları orada duruyor.
Yarın Erdoğan yine insanları sokağa çağırsa MHP’liler Erdoğan için sokağa çıkar mı emin değilim.
Üstüne Erdoğan 15 Temmuz’da sokaklara inen yapıyı bizzat kendi elleri ile dağıttı. O gün yanında olan ve sokaklara inen AK Parti kadrolarından önemli isimler bugün Gelecek Partisi’nde Ahmet Davutoğlu ile Erdoğan’a karşı siyaset yapıyor. Bir kısmı da DEVA Partisinde iktidarın politikalarını eleştiriyor. Gelecek Partisi’ndeki isimleri kendi elleri ile ihraç eden yine Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.
FETÖ’ye karşı duran ve FETÖ’nün barışık olmadığı muhafazakâr yapılar da Erdoğan’dan nasiplerine düşeni aldılar. FETÖ’nün hiç hazzetmediği ve yüksek öğrenimde FETÖ’nün alternatif söylemini kurabilen İstanbul Şehir Üniversitesi’ni Erdoğan kapattı. Üstüne üniversitenin vakfına kayyım atadı. Benzer birçok sivil toplum kuruluşuna, vakfa, derneğe de bu yolla göz dağı verildi. Üniversite kapatan diğerlerine ne yapmazdı?
Son olarak da bugün Erdoğan’ın “sokağa çıkarsanız gününüzü görürsünüz” dediği kitleler gelecek kaygısı ile anayasal haklarını kullanmak, kendi iradelerine sahip çıkmak derdinde. Yani 15 Temmuz’da tanklara, devlet gücünü kendi iktidarı için kullananlara karşı demokrasiyi ve milli iradeyi savunmak için sokaklara inenler gibi.
Allah’tan muhalefet Erdoğan’ın bu çıkışının nereye gidebileceğinin farkında.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “bizim sokağa çıkmamızı istiyor anladığım kadarıyla, çıkmayacağız. Zorlayacak, çıkmayacağız, baskı kuracak, çıkmayacağız ama gereğini yapacağız sandıkta” sözleri ile bu senaryoya karşı çıktı.
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu ise doğrudan Cumhurbaşkanı’nı provokasyon yapmakla suçladı. “Sen bir devlet adamı olarak ‘Ben kovalayacağım’ dediğin anda soru şu; ‘Kim bu kovalananlar’. Cumhurbaşkanı sokağa çıkılsın istiyor. Sokağa çıkılsın ki kendisi de kendi taraftarlarını sokağa çıkarabilsin.”
Muhalefet sokağa çıkma işine hevesli değil. Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kovalayacağı kimse olmayacak gibi.
Ama asıl soru şu. Eğer Erdoğan, Allah tekrarını göstermesin, darbe gibi bir olay olmadığında bir kez daha sokağa çağırırsa kim iner? İnenler de 15 Temmuz’da devleti sokaktan toplayanlarla aynı kişiler mi olur?