“Göçmenlere yönelik nefreti durdurun, şiddeti durdurun” başlıklı basın metninin Türkçesini Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır platformundan Dr. Yıldız Önen, Arapçasını ise Sığınmacılar Platformu üyesi ve Suriyeli insan hakları aktivisti Taha El Gazi okudu. Arkasından imzacı kurumların temsilcileri konuşmalar yaptı.
Toplantıda okunan, altında 71 kurum ve kuruluşun imzasının bulunduğu basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Son aylarda sığınmacılara yönelik saldırı ve cinayetler endişe verici bir nitelik taşıyor.
“Ankara’nın Altındağ ilçesi Battalgazi Mahallesi’nde bir grup, sığınmacıların işyerlerine ve evlerine saldırdı. Bursa’da pazarda saldırıya uğrayan Suriyeli 17 yaşındaki Hamza Acan dövülerek öldürüldü. Bu listeyi uzatmak mümkün.
“On yıldır Suriyeli sığınmacılara yönelik yoğun bir dezenformasyon sağanağı altında olmanın ürkütücü sonuçları, bugün yaşadığımız. Üretilen nefretin sonuçlarının ne olduğu düşünülmeden devam eden bir dezenformasyonla karşı karşıyayız. Nefretin masum insanlara yönelik şiddete döndüğü bu noktada, aşağıdaki talepler ışığında, haktan ve adaletten yana olan herkesi nefreti ve şiddeti durdurmak için sesini yükseltmeye davet ediyoruz.
“Sığınmacılar hak sahibi bireylerdir. Bu ülkede onların da insan onuruna yaraşır biçimde muamele edilmesini sağlamak, adaleti ve barışı önemseyen tüm bireyler bakımından insani ve ahlaki bir ödevi; devlet açısından ise hukuki bir gerekliliği ifade eder. Bu çerçevede tüm sığınmacıların insan olmak bakımından sahip oldukları haklar tanınmalı ve etkili biçimde korunmalı.
“Hükümet sığınmacıların can güvenliğini sağlamak için daha etkili önlemler almalı; sığınmacılarla ilgili dezenformasyonu gidermeye yönelik olarak toplumu bilgilendirme görevini yerine getirmeli; saldırıları ve ihlal iddialarını etkili biçimde soruşturmalı.
“Siyasiler ise seçimlerin yaklaşmasıyla artan ve sığınmacıları şiddetin hedefi haline getiren kirli propagandaya derhal son vermeli; ayrımcı, ırkçı ifade ve pratiklerden kaçınmalı; bunu yapanlara kendi içinde yer vermemeli.
“Sığınmacılara saldırılara dahil olanların, onları medyada ya da sosyal medyada kışkırtanların, ayrımcılık yapanların suç işledikleri unutulmamalı, bazı belediye başkanları örneğinde, kamu makamını temsil konumunda olup, anayasal ve yasal çerçevede geçerli olan ayrımcılık yasağını açıkça ihlal eden kişilere karşı hukukun gerekleri uygulanmalı, saldırılar cezasız kalmamalı, suçlular cezalandırılmalı ve caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmalı.
“Medya sığınmacılara yönelik ihlallere kayıtsız kalmamalı; doğrudan veya dolaylı olarak ırkçılığı, ayrımcılığı teşvik eden dilden, söylemden kendisini arındırmalı; onu hak temelli bir perspektif ve dille değiştirmeli.
“İnsanlığımızı, vicdanımızı derinden yaralayan söylem ve tutumları ve bunların beraberinde yükselen ayrımcı ve ırkçı saldırıları engellemek, o şiddeti üreten nefrete karşı çok daha kararlı biçimde ve birlikte mücadele etmek mümkün.
“Bunun için, birbirimizi düşmanlaştırmaya ve ortadan kaldırmaya çalışanlara karşı, hayatı çok daha kararlı biçimde savunmalı, ayrımcı ve ırkçı kötülüğü çok daha net biçimde mahkûm etmeliyiz.
“Bu talepler ışığında herkesi artık can alıcı noktaya ulaşan nefreti durdurmaya ve adalet ve barış temelinde ortak bir tutum almaya davet ediyoruz.”
Program sonunda göçmenler tarafından ‘Suriyeli sığınmacı halkı’ için verdikleri mücadelelerden dolayı Yıldız Önen, Taha El Gazi ve Bekir Berat Özipek’e teşekkür plaketleri verildi.